Yazıya, her yazımda ‘haklı da olsam haksız da olsam’ bana hakaret etmek için yazımı okuyanlara bir not düşerek başlayalım; ben Isparta’ya bir hastane yapılmasına asla karşı değilim. Tam aksine, eğer Bölge Hastanesi yapılırsa, kim yaparsa yapsın bu köşeden onları alkışlayacağım.

     İlk endişem; AKP tarafından kapatılan Sümer Halı Fabrikası arazisinin 120 bin metrekaresi ve İl Özel İdaresi’ne ait 80 bin metrekarelik alan üzerine, yani toplam 200 bin metrekarelik alana yapılması düşünülen Bölge Hastanesi’nin kapasitesi ile ilgili. Bölge Hastanesi şu anda 400 yatak olarak hesaplanıyor. Ancak, şu anda ilimizdeki mevcut hastanelerde toplam 835 yatağımız bulunuyor. (Bu rakam Sağlık İl Müdürlüğü’ne ait) Ispartalılar olarak biz neden 835 yataktan vazgeçip de 400 yatakla yetineceğiz?

     Bu konu ile ilgili Sağlık İl Müdürlüğü, ilimizde bulunan 835 yatağın yüzde 70’inin kullanıldığını söylüyor. Ancak, hastanelerde bulunan toplam yatak kapasitesinin yüzde 100 kullanılması zaten teknik olarak mümkün değil. Çünkü, 835 yatak kapasitesi tam olarak kullanılırsa 836.’ncı hastayı nasıl yatıracaksınız?

İKTİDAR İLE MUHALEFET

EL ELE VERMELİ

     Bölge Hastanesi ile ilgili imar düzenlemesi yapılması gerekiyor. Bunun için de, Isparta Belediyesi Meclisi’nin toplantısı bekleniyor. Bu toplantı Pazartesi günü gerçekleştirilecek. Isparta Belediyesi Meclisi üyeleri; iktidarı ve muhalefeti ile herkes Isparta adına hareket etmeli. Az önce belirttiğim gibi, şu anda elimizde 835 yatak varken, biz 400 yataklı bir hastane ile yetinmemeliyiz. Bunun için, Isparta Belediyesi Meclisi Sağlık Bakanlığı’na, “Bu hastane en az 800 yataklı olarak yapılırsa, imar düzenlemesini yaparız. Aksi taktirde bizim böyle bir hastaneye ihtiyacımız yok” mesajını vermelidir.

     Bu konuda siyaset güdülmemeli, Isparta’nın menfaatleri doğrultusunda hareket edilmeli. Aynı zamanda Belediye Meclis Üyesi de olan AKP İl Başkanı Uğur Gökgöz ile Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın bu işin öncülüğünü yapmalı.

HASTANE PROJESİ

PEŞKEŞ Mİ ÇEKİLECEK?

     Bölge Hastanesi yapımı gündeme geldiğinden bu yana, hastanenin nasıl yapılacağı tartışılıyor. İlk önce TOKİ’nin bu projeyi uygulayacağı konuşuldu. TOKİ’nin, hali hazırdaki Devlet Hastanesi, Doğumevi, Gülkent Devlet Hastanesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinin bulunduğu alanları alarak karşılığında hastane yapacağı dedikoduları ortalıkta dolaştı. Son olarak ise, kamu-özel sektör ortak yatırımı konuşuluyor. Bunun açıklaması ise şu; özel bir şirket hastane projesini yapacak, bunun karşılığında içindeki ticari alanları işletecek.

     Geçen haftalarda, Akdeniz Gazetesi’nde, proje içeriği ile ilgili çıkan haberde, özel şirkete verilecek alanın, toplam alanın yüzde 5’ini geçmeyeceği yazıyordu. Ancak, toplam alanın 200 bin metrekare olduğu göz önüne alınırsa bunun da yüzde 5’inin 10 bin metrekare olacağı ortada. Bu rakam da öyle küçümsenecek bir rakam değil.

     Özel şirket, 10 bin metrekarelik alan içerisinde, işyerlerinden tutun da otele kadar bir çok ticari rant elde edebileceği yerler yapacak. Peki, bu işyerleri hangi eczacılara, hangi gözlükçülere, hangi medikalcılara, hangi lokantacılara, hangi marketlere vs. vs. verilecek? Bu noktada, AKP’nin devletteki kadrolaşmaları, devlet ihalelerinin AKP’ye yakın isimlere verilmesi gibi kıstaslar göz önüne alınırsa doğru cevap ortaya çıkacaktır.

HASTANE CADDESİ

TAMAMEN ÖLECEK!

     Bölge Hastanesi’nin yapılması, şu anda eczacılar, medikalcılar, gözlükçüler, muayenehaneler ve çeşitli işyerlerinin bulunduğu, yıllık en az 100 milyon TL’lik paranın döndüğü Hastane Caddesi’ni öldürecek. Burada bulunan daire ve dükkan fiyatları düşecek. Hastane Caddesi’nden geçen yıl 150 bin TL’ye daire alan bir vatandaşımız, Bölge Hastanesi yapıldıktan sonra bu dairesini yarı fiyatına bile satamayacak. Yani şehrin merkezinde ölü bir alan oluşturulacak.

     Hastane Caddesi’nin öldürülmesinden ziyade, Bölge Hastanesi’nin şehir ekonomisine hiçbir katkısı da olmayacak. Misal, Burdur’dan gelen bir hasta, 200 bin metrekarelik Sağlık Kompleksi içine girdiğinde, dışarıya hiç çıkmadan bütün işlerini o komplekste halledip sonra Burdur’a geri dönebilir. Örneklemek gerekirse, tam manasıyla ‘her şey dahil’ sistemli bir otel.

     Bu konuya Pazartesi günü devam edeceğiz.

 

Bakalım Isparta’da ne olacak?

     Geçen Pazar günü Pamukkale Turizm’in otobüsü ile Antalya’ya giderken yolda Habertürk Gazetesi’ni okurken bir şey dikkatimi çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül’de yapılacak referandum için ilk mitingini Bingöl’de gerçekleştirmiş. Bu mitingde olan bir detayı da Fatih Altaylı ve Yiğit Bulut köşelerinde yazmışlar.

     Altaylı ve Bulut’un yazdığına göre, mitingi izlemek için toplanan halk Başbakan Erdoğan ve beraberindeki bakanları büyük bir coşkuyla alkışlarlarken, il milletvekilleri ve İl Başkanı anons edildiklerinde ise onları yuhalamışlar.

     Fatih Altaylı bu tablonun sebebini ise 3 ana başlıkta yorumluyor:

     BİR: Milletvekillerinin tepeden inme gönderilmesi

     İKİ: Tepeden inme gelen milletvekillerinin gözünün seçmeni görmemesi.

     ÜÇ: Yandaş zenginleşmesi, vekilin ille değil ildeki ‘bazıları’ ile ilgilenmesi.

     Bu tespitlerin hepsi de doğru. Bingöl’de yaşanan bu tablo Isparta’da yaşanmıyor mu?

     Bugün AKP’den milletvekili olan Süreyya Sadi Bilgiç, Sait Dilek ve Haydar Kemal Kurt bırakın tepeden gönderilmeyi Isparta’da yaşamıyorlardı bile.

     AKP milletvekillerinin hiç birisinin de ne şehirle ne de seçmenle diyalogları var. Bence onlar da haklı; Türkiye’de siyasi partiler kanunu değişip de, adayları Genel Başkan değil halk belirlediğinde bu tablo değişir. Şimdi milletvekillerinin şehre veya seçmene ihtiyaçları yok. Şimdi onlara ihtiyaç olan Genel Merkez ve Genel Başkan. Dolayısıyla onlar doğrusunu yapıyorlar.

     Başbakan 7 Ağustos’ta Isparta’ya gelecek. Miting yapacak. Orada milletvekilleri nasıl bir tablo ile karşılaşacaklar, göreceğiz. Ben, “o mitingde milletvekilleri yuhalanır” demiyorum, şehrimin milletvekillerinin yuhalanmasını da istemem. Ancak, siz parti tabanını dinlemez, ön seçim yapmaz, yapsanız da uymazsanız onların da başka çareleri kalmıyor.

     7 Ağustos’u bekleyip, göreceğiz.