Isparta’da eğitimdeki başarısızlıkların kabul edilmesinin ardından sorunların tespiti ve “neden başarısız olunduğuna dair” bir çalıştay düzenlendi.
 
Her şeye rağmen olumlu bir gelişme. Ancak böyle bir çalıştaydan çok daha somut, çok daha gerçekçi, özellikle Isparta’daki eğitimin sorunlarını gündeme getiren sonuçlar beklerdim. Zaten bugün bazı bölümlerini yazımızda bulacağınız maddeler bizim yazılarımızda ve haberlerimizde belirttiğimiz sorunların teyidi olmuş. Bu sorunları görmek ve ortaya çıkarmak için çalıştay düzenlenmesine gerek var mı?
 
Bana göre en önemlisi de şu: Isparta’da sorunun temelinde liseler, yani ortaöğretim kurumları var. Sonuç bildirgesinde okul öncesi üzerinde durulmuş, ilköğretim okulları üzerinde ve yönlendirme üzerinde durulmuş ama Isparta için ortaöğretim es geçilmiş. Bu çalıştayın en önemli gündem maddesi “Isparta’nın ortaöğretim kurumları” olması gerekmez miydi? 
 
İnşiallah “havanda su dövülmemiştir.” Benim bu konuda endişem var. Yanılırsam özür dileyeceğim.
 
Ayrıca adı üzerinde “çalıştay.” Sonuç bildirgesinde de sürekli “veli” üzerinde durulmuş. Peki neden çalıştaya katılanlar arasında veliler yok. En azından okul aile birliklerinden temsilciler çağrılmalıydı. Velilerin beklentileri, gördükleri sorunlar, eksiklikler, istekleri alınmalıydı. Okul müdürleri ve öğretmenlerle toplantılar zaten her yıl rutin yapılmıyor mu? Önemli bir ayağı eksik olan çalıştay ne  kadar verimli olur?
 
Bu bir sorun tespit toplantısı iken, neden “icraatın içinden” toplantısı haline getirildi. Okullarımızda yapılan çalışmaları zaten idareciler biliyor.
 
Biz yazdık, müdür bey mahkemeye verdi. Ama bizim yazdıklarımız eksikte olsa gündeme geldi. Çalışkayın sonuç bildirgesinde bulunan ve bizim gündeme getirdiğimiz konularla ilgili maddeleri hafızalarınız tazelensin diye yeniden bu köşeye taşıyorum:
 
•Eğitim-Öğretimin açıldığı hafta itibariyle öğretmen atamalarının ve görevlendirmelerinin tam vaktinde yapılması eğitim öğretimin aksamaması ve velilerin tedirgin olmaması açısından önemlidir.
•İlimiz merkezindeki Okul öncesi okulların fiziki kapasitesinin yetersiz olması nedenleriyle okullarımız,  öğrenci talebini karşılayamamaktadır.
•Öğretmenlere belirli aralıklarla kendilerini geliştirmeleri için hizmet içi eğitim seminerleri yaygınlaştırılmalıdır. 
•Hizmet içi eğitim eğitim seminerlerine başvuru yapan öğretmenlerimizin başvuruları daha çok dikkate alınmalıdır.
•Merkezde bulunan anaokullarımız kapasitesinin üzerinde öğrenci ile eğitim-öğretime devam etmektedir.
Yarının teminatı olan çocuklarımıza yarının gözüyle bakalım ki yarınlarımız aydınlık olsun...
 
•İlimiz tüm yöneticilerinin, paydaşlarıyla birlik ve beraberlik ruhunu öne çıkaran geniş vizyona sahip adaletli birer lider olmaları beklentisi kaçınılmazdır.
•Eğitim Öğretimde başarılı idareci, öğretmen, memur ve hizmetlilerin motivasyonlarının arttırılması ve teşvik edilmesi amacıyla ödüllendirmelerin daha fazla olması başarıyı arttıracaktır.
•İl Milli Eğitim Müdürlüğü yöneticilerimizin periyodik dönemler halinde okulları ziyaret etmeleri, İl M.E.M. Yöneticileri ile okul çalışanları arasındaki iletişimi güçlendirecektir.
•Yönetimde sorumluluklar paylaşılmalıdır. Yönetim alanında, en küçük birime kadar herkesin fikri alınmalı ve göz ardı edilmemelidir.
•Tüm eğitim çalışanları arasında karşılıklı güven sağlanmalıdır.
•Yöneticilere performans değerlendirmesi getirilmelidir.
•Okul yöneticileri tarafından iletilen problemlerin önemsenmesi ve müspet adımların atılarak problemlerin çözülmesi gerekir.
•Merkezi yönetimler okulların ihtiyaçlarının karşılanması konusunda eşit davranmalıdır.
•Okul binası bakım onarım işleri için bakanlık tarafından gönderilen ödeneklerin bütün okullarımıza eşit bir şekilde dağılımının yapılması sağlanmalıdır.
•Eğitim öğretimle ve öğrencilerle ilgili kararlar alınırken paydaşların görüşlerine daha fazla yer verilmelidir.
•Milli Eğitim Müdürlüğünde çalışan teknik personel, okulların onarım ve tadilatlarını, en kısa sürede tamamlayarak eğitim öğretimi aksatmadan planlama yapmalıdır.
•Sınıf mevcutları dersliklerin fiziki kapasitesine uygun olmalıdır.
•Okulların ihtiyaçlarının tamamına yakını Okul Aile Birliklerinin bütçesinden karşılanmaktadır. Okul Aile Birlikleri bütçesi de okul kantin kiraları ve bağışlardan oluşmaktadır. Okul Aile Birliği ve okul yöneticileri bağış toplama konusunda velilerle karşı karşıya kalmaktadır. Okul yöneticilerini de bu durumdan kurtararak;
•a)Kırtasiye, temizlik, fotokopi, eğitim araç gereçleri temini vb. genel giderler için M.E.B tarafından okulların öğrenci sayıları ve fiziki kapasitesine göre ödenek gönderilmelidir.
• b) Her okula merkezi bütçeden okulun onarım-tadilat, fiziki yapının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, eğitim araç ve gereçlerin temini ve donanım için ödenek gönderilmeli veya İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından karşılanmalıdır.
•Yürürlükte olan Okul Aile Birliği Yönetmeliğine göre, birlikte bulunan yönetici ve öğretmenler birlikten çıkartılmalıdır. 
•Okullarda Mali İdareyle ilgili ayrı bir birim oluşturulmalı, okulun tüm onarım, tamirat ve ihtiyaçları bu birim tarafından karşılanmalıdır. 
•Bu oluşturulan birim sayesinde Okul Yöneticileri hiçbir şekilde maddi kaynak arayışı içinde olan yönetici değil, zamanını eğitim öğretim faaliyetlerine ayıran yönetici olacaktır.
•Yönlendirme konusunda Yöneltme Öneri Kurullarının kararları kesin olmalı ve uygulanmalıdır.
•Yönlendirme konusunda velilere de eğitim ve seminerler verilmelidir.
•Yönlendirme sadece akademik başarıya göre değil, ilgi ve yeteneklere göre yapılmalıdır.
•Okul Rehberlik Servisi ve öğretmenler kurulunca öğrenci hakkında alınan kararların yaptırım gücü olmalıdır.
•Öğrenciler yöneltme kurulunun kararı ile üst öğrenimine devam etmelidir.
•Özel Dershanelerin okullardaki program ile paralel ders işlemeleri ve il zümre toplantılarına, dershanelerin zümre başkanlarının da katılımı sağlanarak ortak hareket edilmelidir.
•Özel dershanelerin çalışma saatlerinin okul ders saati ile çakışmaması gerekir.
•Yine Dershanelerce Mayıs ayından itibaren yapılan etüt, sıkıştırılmış program gibi sınava yönelik çalışmalar kesinlikle ders saatleri dışında olmalıdır.
•Sınıflardaki teknolojik materyal eksiklikleri giderilmelidir.
 
•Sınıf mevcutlarının kalabalık olması öğretim yöntemlerinin uygulanmasında sıkıntılara neden olmaktadır.
•Özellikle sınıflarda, denetimden ziyade rehberlik ön planda tutulmalıdır.
•Uygulamalı eğitim için okullarımız araç ve gereç yönünden desteklenmelidir.
•Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde bulunan araç-gereç ve donanım, ders yılı başlamadan ihtiyaçlar tespit edilerek objektif ölçütler çerçevesinde okullara dağıtılmalıdır.
 
•Okullarımızda bulunan donanım malzemeleri, özellikle Bilişim Teknolojileri malzemeleri
 
•Teknolojinin gelişmesine paralel olarak (okul araç ve gereçleri) yenilenmeli, yeni ve değişen eğitim araç gereçlerinin kullanımı ile ilgili öğretmenlere eğitim verilmelidir.
 
•   Yönetim kademelerinde  sınav puanı ile atamanın yanında,objektif performans kriterleri oluşturulup birlikte değerlendirme yapılmalıdır.
 
•Eğitim kurumları denetime açık, objektif, tarafsız, açıklık, şeffaf ve saydamlık üzerine işlerini yürütmeliler. Her kurumda olduğu gibi disiplin anlayışı olmalıdır.  Disiplinin olmadığı yerde eğitim öğretim olmaz. Disiplin kuralları öğrencilere anlatılmalı,mantığı kavratılmalıdır. Disiplin kuralları cezayı çağrıştıran değil, karşılıklı sevgi saygı ortamını sağlayan, kişilere göre değişmeyen kurallar olduğu belirtilmelidir.
•Adil yaklaşım temel ilke olmalıdır.
•Problemler ortaya çıkmadan önce tedbir alınmalı.
•Liselerdeki teftiş sayısı arttırılmalı
•Bilindiği üzere özel okullarda da milli eğitimin ders içerikleri uygulanmaktadır. Haftalık ders saati ve programı üzerine özel okullar, etüt ve seçmeli derslerini arttırarak öğrencilerin ve velilerin isteklerine cevap vermeye çalışmaktadır. Türkiye şartlarında SBS ve YGS/ LYS gibi bir sınav ortamı olduğu sürece öğrencileri yoğun bir ders çalışma müfredatıyla karşı karşıya bırakmak zorunda kalıyor.
•Belirli periyotlarla öğretmen yeterlilikleri denetlenmelidir.
•Okul teftişlerinde hukukçu kimlikten daha çok eğitimci kimlik, rehberlikçi kimlik ön planda tutulmalıdır. Güzel örnekler okullar arasında taşınmalıdır. Kağıt üzerinde teftiş yerine öğretmenin ve okulun işlerliliği, uygulamadaki tutumları, derse ve öğrenciye hakimiyeti ve rehberliği denetlenmelidir.Okulun il ve Türkiye çapında aldığı başarıları da denetlenmelidir.
 
•Konu eksiği olan sınıf ve öğrenciler tespit edilmeli, etütler ayarlanmalıdır.
 
•Eğitim camiasının, özel okullara önyargılı bakmaması. Özel okullar alternatif bir kurulun değil, aksine aynı kulvarda birbirinin destekçisidir.
•Özel okullar “ Devlet okullarından iyi öğrenciyi devşiriyorlar” mantığının kalkması çok önemli. Hep beraber bu vatanın evlatlarına hizmet veriliyor. Eğer iyi, başarılı bir öğrenci daha iyi şartlarda okuyup, başarısını arttıracaksa burada daha samimi olunmalı ve isteyen veli ve öğrencinin özel okula geçmesine gerekirse destek bile verilmelidir.
 
•Bakanlığımıza bağlı okullarımızda uygulanan öğretim programları ile özel dershanelerin programları “ortak program” çatısı altına alınmalıdır.”
Son olarak Süleyman Demirel Fen Lisesi ile ilgili yazımdaki bazı cümlelerimle ilgili olarak eğitim camiasının bir bölümünden telefon aldım. Başarılı olan ve sevip – saygı duyduğum arkadaşlar üzülmüşler. Ben eğitimdeki idarecilerin tamamını kastetmedim. Cümlemi dikkatli kurdum ve “bazıları” dedim. Benimle ilgili “eğitimci değil” diyerek eleştiride bulunanları kastettim.
Yoksa bütün idarecileri, eğitim camiasını aynı yere koymamız imkansız. Bütün bunlara rağmen, yanlış bir anlaşılma varsa özür dilerim.