Avustralya’da uzun zamandır devam eden ve halen kontrol altına alınamayan ve 3 ay daha sürmesi tahmin edilen yangınlardan sonra Avustralya hükümeti tarafından verilen ve suyu çok tükettikleri iddiası ile öldürülmesine dair verdikleri karar tamamen felaket olmuştur.

 Hristiyan ülkelerin islama ve Müslümanlığa karşı aldıkları düşmanca tavırlar her defasında gösterilmeye çalışılırken yine aynı şekilde develerin de Araplar ve Müslümanlıkla bağdaştırılmasından dolayı öldürülmesine karar verildiğinin ispatıdır. Kendi ülkelerinde yaşadıkları doğal afetlerin sonucunu bile Müslümanlara ve onları bağdaştırdıkları hayvanlara faturalarını kesmeye çalışmalarıdır. Kendi bilinç altlarında canlı tuttukları Müslüman düşmanlığı her safhada kendisini göstermektedir. Develerin Afrika’daki yoksul ülkelere gönderilmesi gerekir.

Aynı zamanda Müslüman coğrafyalarda yaşanan kötü durumların sebepleri de tamamen Hristiyanlar dır. Son olarak Amerika ve İran arasında yaşanan gerginlik de bunun geldiği son noktadır. Burada İran’ın nasıl bir tavır alacağı çok önemlidir. bu güne kadar hiçbir şekilde İslama hizmet etmeyen İran kime hizmet ediyor anlamış değilim. Yıllardır İsrail’e karşı olduğunu ve söylemler le İsrail düşmanı olmasına rağmen halen israil’e bir füze dahi gönderememiş, onlarla en küçük bir savaş’ın eşiğine dahi gelememiştir. İran yüksek komutanlarından Süleymani’nin öldürülmesinden sonra Amerikan’ın boşalttığı üslere saldırı düzenleyen ve hiçbir kimsenin ölmediği saldırıyı kim planlamıştır. Buraların boş olduğu istihbaratını kim vermiştir. Ya da Amerika’ya buraları boşaltmaları gerektiği istihbaratını kim vermiştir. Buna göre bence İran’ın başındaki adamlar da Amerikancıdır. Yıllardır İran halkı Amerikan’ın koyduğu ambargolar ile mücadele ederken, İran’ın başındaki adamlar aynı lükste saltanatlarına devam etmektedir. Suriye olayında da Rusya ve Çin’in tarafını tutan İran, İsrail karşısında Amerikancı, Suriye olayında Rusya ve Çin, Irak konusunda kendi emelleri doğrultusunda hareket etmektedir. Bir molla ve 2000 yıllık bir devlet olan İran tarihte Müslüman ülkelerle çokca uğraşmış, savaşmış bir ülkedir. İslamiyet’e ne kadar fayda sağladığı tamamen tartışılır. Kerbela olaylarında peygamberimize yapılan küfürler kabul edilebilir değildir. İran kendine çeki düzen vermeli, Amerika ile yollarını tamemen ayırmalıdır. Bunu neden söylüyorum, çünkü İran yönetimi tamamen Amerikancıdır. Bunun bedelini ise ambargolarla halk ödemektedir. Türkiye’nin her yerinde mülteci olarak gelmiş bir çok İran’lı vardır. Bunu herkes görüyordur sanırım.

            Sıcak gündem olarak İran’ı hedefmiş gibi göstermek istemiyorum. Tabii ki bunun yanında Suudi Arabistan gibi Müslümanlığın kalbi olan ülkelerin de Amerikan politikalarından vazgeçmesi gerekmektedir. Her 5 yıl da bir Amerika’dan 500 milyar dolarlık silah almayı bırakmaları gerekmektedir. Ayrıca buradaki 1 trilyon dolarlık servetlerini de Müslüman ülkelere dağıtmaları gerekmektedir. Mekke ve Medine’yi belirli aralıklarla Müslüman ülkelerin yönetimine verilmelidir. Buradaki gelirler bu ülkelere eşit bir şekilde dağıtılmalıdır. Mekke ve Medine herhangi bir ülkenin değil bütün Müslümanların kalbidir. Onun için bu seçenek değerlendirilmelidir.  

            Her defasında Müslüman kanının dökülmesine seyirci kalan Arabistan Kral ve ailesi bu tahttan indirilmeli ve yerine halk tarafından seçilmiş bir lider getirilmelidir. Ya da tamamen Müslüman halklar tarafından seçilmiş bir lider getirilmelidir. Bunu söylemekteki amacım bu coğrafya da siyasi bir karışıklık olsun diye değil, tamamen birlikte üzerimize gelen hristiyanlara karşı alınacak bir tedbirdir.

            Bu yazdıklarımı zaten herkes biliyor ve kendi içinden bu cümleleri geçiriyor, Ancak benim amacım bunları kaleme alıp tarihe not düşmektir.

            Neyse hakkımızda hayırlısı olsun inşallah. Düşünen beyinlere örümcekler üşüşür, büyüklerimiz bizden daha iyi düşünür.