Devlet, 28 Şubat’a kadar devam edegelen süreçte CHP’nin İslam’dan kopuk politikalarının bir sonucu olarak neredeyse dağılmanın eşiğine gelmişti.

15 Temmuz’da CHP’nin baskı ortamında köprü altına çekilmek zorunda kalan Fetullahçı yapı başarılı olsa idi ülkenin işgal edilmesi an meselesi idi.

Ardında çıkarılan OHAL ile görevinden atılan, açığa alınan memurlar ile kapatılan yayın ve sivil toplum kuruluşlarına bakıldığında CHP zihniyetinin milli varlığa düşman örgütleri güçlendirmekten başka bir işe yaramadığı görülüyor.

28 Şubat’ta hatasını anlayan devlet, Ak Parti iktidarı ile birlikte İmam Hatiplerin güçlendirilmesi ve diğer okullarda da din eğitimine ağırlık verilmesi gerektiğinin ehemmiyetini anladı.

Bu plan kapsamında İmam Hatipler yurt sathında hızla yayılmaya başladı.

Kim ne derse desin İmam Hatiplerin varlığı ve bir öğrencinin bu okulların içine girip çıkması bile milletin geleceği adına büyük bir kazanç.

Ama bu kazancın farkında olmayan okul müdürleri ile meslek dersi öğretmenleri de haliyle eksik olmuyor.

İmam Hatipleri cazibe alanı haline getirmesi gerekenler, İmam Hatip idarecileri ile meslek dersi öğretmenleri…

Karnelerin verileceği bu günlerde sözlü notlarını silah olarak kullanan, öğrenciyi sınıfta azarlayan, dalga geçen meslek dersi öğretmenlerinin kime hizmetle bu tavırlar içinde olduğunu kendilerine sormaları yada birilerinin kendilerine hatırlatmaları gerekiyor.

28 Şubat öncesinde İmam Hatip mezunları üzerinde araştırma yapılacak olsa ‘yüzde 90 meslek dersi öğretmenlerinin öğretmenlik vasfıyla bağdaşmayacak tavır ve davranışlar içinde olmasına bağlı yaşı itibariyle birçok mezunun İmam Hatiplerden nefret ettiği’ sonucu çıkacaktır.

O günlerde İmam Hatipler, devletin üvey evlatları olmanın yanısıra meslek dersi öğretmenlerinin pedagojik formasyona uygun olmayan tutum ve İslam ahlakı ile bağdaşmayacak davranışları ile bir öğrenci açısından nefretin odağı olmuştu.

Kıymeti bilinmeyen İmam Hatipler, ilahi hikmet gereği 28 Şubat sürecinde darbeciler eliyle neredeyse kapanmanın eşiğine geldi.

Bu günde aynı idareci ve meslek dersi öğretmenlerinin devrede olduğu gelen şikayetlerden anlaşılıyor.

Samimi olarak belirtiyorum ki bir çok İmam Hatip idarecisi ile meslek dersi öğretmeninin aynı tavır ve davranışları liselerde sergilemesi durumunda dayak yemeden eve gitmesinin imkansız olduğu bir vakıa.

Ama söz konusu İmam Hatip olunca bu zevat kendilerine emanet edilen çocukları, her nedense ayaklarına bağ olan ezilmesi gereken böcekler gibi algılıyor.

Bu idareci ve meslek dersi öğretmenleri İlahiyat Fakültesi mezunu da olunca öğrenci ile velinin gözünde haliyle İslam’ın birer temsilcileri olarak algılanıyor.

Bir noktada İlahiyat Fakültesi mezunları, Peygamber varisleri…

Bu güzelim okullardan mezun olup hakkını vermeyen bazı kimselerin yaptığı kabalık, hoşgörüsüzlük, nezaketten uzak kibirli tutum, notta cimrilik, arkadaşlar içinde öğrencinin incitilmesi, velinin öğrencinin yanında küçük düşülmesinin faturası elbette kendilerinden ziyade İmam Hatiplere ve İslam’a nefretle karşılık buluyor.

Kendilerini bulunmaz hint kumaşı sanan bu zevata birileri ‘dur’ demeli.

Milli Eğitim Bakanlığı ile İl Milli Eğitim Müdürleri İmam Hatip idarecileri ve meslek dersi öğretmenlerine yönelik çalışmalar yaparak bu soruna bir an önce el atmalıdır.

Değilse özbenliği yok edilmiş milyonlarca mezunumuz olacak ama görev aldığı alanlarda pısırık, gölgesinden korkan, karar verme yeteneğinden mahrum, hakkını dahi aramaktan imtina eden mıymıntı tipleri görmeye devam edeceğiz.

İmam Hatiplilere özgüven verilmez, şahsiyet celladı bu idareci ve öğretmenlere karşı tedbir alınmazsa baskı altında kendine güvensiz yetişen bin İmam Hatipli bir CHP ve HDP’linin öz güvenine dahi sahip olamayıp ümmetin başına bela olmaktan başka bir işe yaramayacak.

KAYNAK:Seyit Mehmet Deniz / Milat Gazetesi