Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin, küresel ekonomik krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu belirtti.

Babacan, Vistula Özel Üniversitesinde yaptığı konuşmada, son iki yıla bakıldığında Türkiye'de çok iyi bir ekonomik gelişimin yaşandığını dikkat çekerek, Türk ekonomisinin 2010'da yüzde 9, 2011'de ise yüzde 8 büyüdüğünü kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'nin ekonomik krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu da bildirdi.

Ekonomik krizin nedenleri arasında yüksek kamu maliyesi açıkları ve bankacılık sisteminde yaşanan problemler olduğunu kaydeden Babacan, Türkiye'nin yapılan reformlar sayesinde, devam eden ekonomik krizden en az hasarla çıkabildiğini anlattı.



-''Kemer sıkmak değil, güven önemli''-



Babacan, ekonomik krizden çıkmak için kemer sıkma politikalarının değil, güven ortamının olması gerektiğine işaret ederek, ''Bir ülke faaliyetlerine ivme kazandırmaya çalışıyorsa, bütçe harcamalarına yüklenme söz konusuysa, ülkenin yüksek kamu borcu söz konusuysa kemer sıkma politikalarının hiç bir işe yaramaz'' dedi.

Babacan, AB'nin güçlü oluşunun dünya ülkeleri ve barış için önemli olduğunu da söyledi.



-''Arap Baharı''-



Arap Baharına da değinen Babacan, söz konusu ülkelerdeki vatandaşların demokrasi istediğini kaydederek, yaşanan gelişmelerin ardından, artık bu ülkelerde yüzlerce televizyon kanalının yayın yaptığını, internetin neredeyse her evde mevcut olduğunu ve bütün vatandaşların facebook, twitter yoluyla olup biteni anlattığını neredeyse birer yayın organı haline geldiğini anlattı. Babacan, artık değişimin kaçınılmaz olduğunu da belirtti.



-AB üyelik süreci-



Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin bir soru üzerine de Babacan, AB'nin temsil ettiği değerlerin evrensel değerler olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Bir ülke bütün fasılları kapattığında AB, üyeliğe dair hala sorun çıkarıyorsa, bu AB'nin ciddiyetini ortaya koyar. Belki bu kadar açık beyan etmemem gerekiyor ama gözlemlerimiz, AB üyesi ülkelerin tutumunun bu birliğin belirli bir kültüre mahsus bir birlik olduğunu gösteriyor.

AB bazı ülkelerin üyeliğini engelleyerek, temsil etmekte olduğu evrensel değerlere sadık kalmadığını ortaya koymuş olacak, bu nedenle Asya ülkeleri ve müslüman ülkeler AB'den uzaklaşacak.''

Türkiye'nin AB konusunda istikrarlı ve üyelik sürecinin önüne getirdiği hedefleri teker teker yerine getirme gayreti içerisinde olduğunu belirten Babacan, ''Biz Türkiye olarak yükümlülüklerimizi yerine getirdikten sonra doğru zamanın elbet geleceğine inanıyoruz. AB içerisinde üyeliğimizi istemeyen birtakım grupların çalışmalarına rağmen elbet bir gün çabalarımız sonuç verecektir'' dedi.

Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin birliğe farklı boyutlar kazandıracağını da ifade eden Babacan, Türkiye'nin güçlü ekonomisiyle etkin rol oynayacağını söyledi.



-Türkiye-Polonya-



Babacan, Türkiye ve Polonya'nın iki kardeş ülke olduğunu kaydederek, Türkiye'nin Polonya'ya NATO üyeliği sürecinde Polonya'ya destek verdiğini, şu anda da Polonya'nın AB'ye üyelik sürecinde Türkiye'yi desteklediğini kaydetti.

Polonya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin 2009 itibariyle stratejik ortaklık seviyesine getirildiğini hatırlatan Babacan, 2013 yılı için iki ülke arasındaki ticaret hacminin 5 milyar dolar olmasının hedeflendiğini ve bu hedefin 2011 itibariyle yakalandığını söyledi. Babacan, bir çok Polonyalı şirketin Türkiye'de, bir çok Türk şirketinin de Polonya'da yatırımlarının bulunduğunu kaydederek, iki ülke arasındaki ilişkilerin bir başka boyutunun da turizm olduğunu belirtti.

Polonya ekonomisine bakıldığında memnuniyetle başarılı bir seyir gözlemlendiğini ifade eden Babacan, Avrupa genelinde yaşanan krize rağmen Polonya'nın ekonomisinin düzenli büyüyen bir ekonomi olduğunu da söyledi.