Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 2012 yılı Ocak-Mart dönemine ilişkin Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketine göre, ''Ankete katılanlardan yüzde 83'ü 2012 yılında Gayri Safi Milli Hasılada artış olacağını, cari açık ve bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki paylarının sırasıyla azalış yönlü olacağı ya da değişmeyeceğini'' bekliyor.

BDDK, Ocak-Mart 2012 dönemine ait ''Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketi''ni açıkladı.

Buna göre, ankete verilen cevaplar incelendiğinde uluslararası piyasalardaki gelişmeler, özellikle Avro Bölgesi'nde derinleşen kamu borç krizi, döviz kurlarında meydana gelen değişimler ve bunlara yönelik Merkez Bankası müdahaleleri ile geçen yılın son çeyreğinde yıllık enflasyon oranının çift haneli rakamlara çıkması beklentiler üzerinde etkili oldu.

Katılımcılar, 2012 yılının ilk çeyreğinde hem bankacılık sektörünün hem de ekonominin büyüyeceği, cari açığın ve bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payının azalacağı yönünde olumlu beklentilere sahipken, katılımcıların büyük bölümü özellikle yurtiçi faiz oranlarının yükseleceği ve takipteki kredi hacminin artacağı beklentisini paylaştı.

Ayrıca, bir önceki çeyrekte kur ve likidite riski en önemli risk faktörleri olarak değerlendirilirken, 2012'nin ilk çeyreği için kredi riski en önemli risk faktörü haline geldi. Bunu faiz ve likidite riski izledi.

Anket katılımcılarından yüzde 83'ü GSMH'de artış beklerken, cari açık ve bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki paylarının sırasıyla azalış yönlü olacağı ya da değişmeyeceği biçiminde beklentiye sahip oldu.

Diğer yandan, önceki çeyrekte TÜFE'nin artacağına ilişkin beklentilerin, bu dönemde nispeten azalmış olsa da, devam ettiği görüldü. Buna karşılık, önceki çeyrekte iç borçlanma faiz oranının değişmeyeceği şeklindeki yaygın fikrin, önümüzdeki çeyrekte ''artacak'' biçiminde değiştiği ve bu beklentiyi katılımcıların yaklaşık yüzde 80'inin paylaştığı görüldü.

Dolar kurunun yönü konusunda önceki çeyrekte katılımcılar artacak, azalacak ya da değişmeyecek biçiminde neredeyse üç eşit guruba ayrılmışken, önümüzdeki çeyrek için dolar kurunun artacağı ya da değişmeyeceği fikrinin ağırlık kazandığı kaydedildi.

Reel sektörün finansman gereksiniminin seyrine ilişkin katılımcıların görüşleri incelendiğinde ise katılımcıların finansman gereksiniminin artacağı yönündeki beklentilerini önceki çeyreklere göre son iki çeyrek dönemde azalttıkları ve bu görüşü paylaşanların yüzde 70-80 düzeylerinden son iki çeyrekte yüzde 50-60 düzeylerine gerilediği görüldü.

Gelecek üç aylık dönemde 3 ay vadeli TL mevduat ve DTH faiz oranlarının artacağı yönünde bir beklentinin hakim olduğu anlaşıldı. Bir önceki üç aylık dönemde aynı faiz oranlarının dış piyasalardaki gelişmelerin ticari kredi hacminin belirlenmesinde önemli olacak bir diğer faktör olduğu değerlendirildi.

Önümüzdeki çeyrek dönemde finansman ihtiyacının karşılanmasında firmaların dış piyasalardaki olumsuzluklar nedeniyle daha fazla iç piyasalara yönelebileceği ve mevduat açısından da sektörde olası bir rekabetin yaşanacağı dikkate alındığında, bu durum bankacılık sektörünün hem kaynak hem de kullandırım kalemlerinin yurtiçi paylarının artacağına işaret ediyor.



-''Aktifler büyüyecek''-



Ankette, ekonomik büyüme gibi bankacılık sektörü aktiflerinin de büyüyeceği yönünde bir önceki dönemde yaygın olan beklentinin önümüzdeki üç aylık dönem için de korunduğu tespit edildi.

Diğer taraftan, sektörün karlılığına ilişkin bir önceki çeyrekte değişmeyeceği ya da azalacağı yöndeki beklentiler, önümüzdeki üç aylık dönem için daha çok azalacağı yönündeki beklentilere doğru kaydı.

Sektör karlılığının azalmasın altında yatan sebepler açısından katılımcıların yaklaşık yüzde 70-i faiz marjındaki değişimi işaret etti.

Katılımcıların yaklaşık yüzde 60'ı gelecek üç aylık dönemde en önemli kaynağın mevduatlar olacağını öngördü. Bunu, yaklaşık yüzde 30 ile para piyasaları takip etti.

Aynı dönemde bankacılık sektörünün makroekonomik gelişmelerden etkileneceği görüşü katılımcıların yaklaşık yüzde 70'i tarafından paylaşıldı. Diğer taraftan, bankacılık sektörüne olan güven konusunda hem makroekonomik gelişmeler hem de yabancı sermaye girişi önemli göstergeler olarak algılandı.