Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bankaların karşılıksız para basması halinde ekonomik kriz olduğunu belirterek, ''O yüzden de çok büyük kitlelerin paraları bankalarda kaybolmasın diye devletler devreye girip bankaları kurtarıyorlar. 'Ben kurtarmayacağım' dese bile kurtarıyorlar, kurtarmak zorundalar'' dedi.

Başçı, Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) kuruluşunun 30. yıl dönümü dolayısıyla İstanbul Ceylan Intercontinental Otel'de düzenlediği ''Mali Piyasalarda Reform ve Düzenleme'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, finans sektöründe faydalı ve zararlı inovasyon kavramlarının en çok konuşulacak ayrım olduğunu söyledi.

Finans sektöründe kontratların ikiye ayrıldığını, sabit getirili enstrümanlar, (borç kontratları), bir de alınan neticeye göre değişken getirili kontratlar (hisse senetleri, ortaklıklar) olduğunu ifade eden Başçı, bunlardan birincisinin biraz daha kırılgan, olumsuz dışsallığının biraz daha fazla olduğunu ve çok fazla teşvik edilmemesi gereken kontratlar olduğunu, ikincisinin ise hem daha dayanıklı, risklere karşı daha az kırılgan, hem de daha adil kontratlar olduğunu ve bu tip kontratların daha teşvik edilmesi gereken kontratlar olduğunu anlattı.

Başçı, herhangi bir finansal inovasyonun birinciyi teşvik ediyorsa o zaman sisteme bilmeden istemeden zarar veriyor olabileceğini, eğer ikinciyi teşvik ediyorsa o zaman sisteme fayda sağlayıp değer kattığının düşünülebileceğini söyledi. Teminatsız borç vermenin kolay olmadığını, buradaki problemlerin ahlaki riziko ve tersine seçim problemleri olduğunu dile getiren Başçı, bu problemleri çözmenin kolay olmadığını, birinci türden problemin kötü niyet problemi olduğunu, ikincisinin ise borç verilmemesi gereken kişiye sistemin borç vermesinden kaynaklandığını kaydetti.



-Teknolojik gelişmeler-



Başçı, bu problemin piyasada ''limon problemi'' olarak adlandırıldığını, limon olanlarla olmayanların ayırt edilebilmesi için teknolojik gelişmelerin olduğunu, ahlaki riziko ve tersine seçim problemini azaltacak, hafifletecek birtakım gelişmeler olduğunu dile getirdi.

Kişilerin daha iyi izlenmesi, bilançoların şeffaflaşması, standartlaşması ama aynı zamanda da onların iş yapış tarzının izlenmesine yönelik teknolojilerin geliştiğini anlatan Başçı, kime kredi verilip verilmeyeceğine yönelik teknolojilerin geliştiğini, ülkelerin de kredi tarihinin doğru tutulup tutulmamasının, kredi bürosunun doğru çalışıp çalışmadığının çok önemli olduğunu söyledi.

Başçı, bunların bir kısmının kamu hizmeti olduğunu ve kamu tarafından verilmesinin faydalı olacağını bir kısmının da özel olarak da sağlanabileceğini kaydetti.



-''Bankalar karşılıksız para basarsa ne olur-''-



Erdem Başçı, 2008-2009 yıllarındaki ağır finansal krizde karşı karşıya olunan problemin aşırı borçlanma problemi olduğunu, son 7-8 yılda borç kontratlarında inanılmaz hızlı artış gözlendiğini ve bunun bir kısmının konut piyasasıyla ilgili olduğunu belirterek, şunları söyledi:

''Merkez Bankaları karşılıksız para basarsa ne olur- Bu sorunun cevabını herkes iyi biliyor; enflasyon olur. Olmayan mallar karşısında bir alım gücü ortaya çıkarıyorsunuz, enflasyon olur.

Bankalar karşılıksız para basarsa ne olur- Bu soruyu biraz düşünmek lazım. Bankaların karşılıksız para basması şu anlama gelir; Siz bankaya güvenip paranızı emanet ediyorsunuz. Sabit getirili kontrat imzalamış oluyorsunuz banka ile. Banka da sizden aldığı kaynağı kasasında tutmuyor, kredi olarak aktarıyor. Eğer krediyi olmayacak bir yere verirse, kalitesiz bir kredi şeklinde verirse ve daha sonra bunu geriye alamazsa sizin yatırdığınız mevduatın karşılığı yok demektir. Böyle durumlarda ekonomik kriz olur. Banka karşılıksız para basarsa ekonomik kriz olur. O yüzden de çok büyük kitlelerin paraları bankalarda kaybolmasın diye devletler devreye girip bankaları kurtarıyorlar. 'Ben kurtarmayacağım' dese bile kurtarıyorlar, kurtarmak zorundalar. Mutlaka siyasi irade devreye giriyor ve vergi ödeyenlerin sırtından bankalar kurtarılıyor.

Bankalar karşılıksız para basarsa ekonomik kriz olur. Ekonomik kriz olduktan sonra Merkez Bankası para basarsa ne olur- Bugünlerde Merkez Bankalarının bilançolarının iki üç katına çıktığını görüyoruz. Böyle bir durumda enflasyon olmuyor. Bir ekonomik krizden sonra çöküşü önlemek için Merkez Bankası devreye girdiği zaman, bilançosunu büyüttüğü zaman, para bastığı zaman, enflasyon olmuyor. Çünkü orada bir ihtiyaca merkez bankası geçici olarak cevap veriyor.''