Bir ülke para biriminin değerlenmesini sağlayan olan 3 faktör var; ilki yabancı yatırım ikincisi enflasyon oranındaki optimal seviye üçüncüsü katma değeri yüksek ürün üretip ihraç edebiliyor olmak. Türkiye'de şu an üçü de mevcut değil.

Uzun bir süredir üzerine çokça yorumun yapıldığı TL'nin zayıflaması konusuyla alakalı birçok sebep gösterilebilir. Ülkede siyasi hareketliliğin bolluğundan tutun da turizm,üretim,ihracat miktarına kadar birçok alanda tıkanma noktasına gelen reel sektörlerin sebep olduğu bir zayıf TL karşımızdadır. Sadece yurt içi değil yurtdışındaki faal ülke politikalarının etkisiyle de tetiklenen bu zayıf görünümün tek kurtarıcısı gelişmekte olan ülke piyasalarına akan yabancı yatırımın Türkiye'den hızlıca çıkmamış olması olarak belirtilebilir.

Reel sektörü ifade eden hisse piyasasındaki yükseliş trendi uzunca bir süredir devam ediyor ve bir süre daha yükselmeyi sürdürecek gibi görünüyor. Olumlu seyreden diğer önemli detay ise Türkiye'de hane halkının sürekli olarak tüketim eğilimini sürdürmesinden kaynaklı reel sektörü canlı tutmasıdır. Bu iki önemli detay vesilesiyle öldürmeyip bir şekilde devam ettiren görünümün daima var olacağı bekleniyor.

Peki TL'nin uluslararası arenada baz para olarak kullanılan dolar karşısındaki zayıf görünümü ne zaman toparlanır veya tüm çevrelerde 3.50 sınırının yakında aşağı yönlü kıralacak olması şu anki ekonomi konjonktüründe mümkün mü? Bu soruya kısavade kastedilerek verilecek doğru cevap hayır olmalıdır. Zira Bir ülke para biriminin değerlenmesine sebep olan 3 faktör vardır; ilki yabancı yatırım ikincisi enflasyon oranındaki optimal seviye üçüncüsü katma değeri yüksek ürün üretip ihraç edebiliyor olmak. Türkiye'de şu an üçü de mevcut değil. Ne zaman bu üç etkenden en az ikisi olumlu yönde gelişme gösterir o zaman TL nin de dolar karşısında değerlendiğine şahit olunur. Aksi taktirde bu beklentinin gerçekleşmesi mümkün görünmüyor.

KAYNAK:Ensonhaber.com