Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) Kasım Ayı Olağan Meclis toplantısında konuşan Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Varlık Fonu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, "Nusret küçücük bir işletme. Şuan da başarılı bir şekilde gidiyor. Bir adım sonrasında da borsaya gelmek isterse gelebilir. Çünkü yeterli kurumsallık ölçeğini yakalamış olacak. Biz klasik Nusret, orada küçük bir işletmeyken onu borsa şirketi yapsak, yeterinden fazla da fon sağlasak bu başarıyı sağlayamazdı" dedi.

ATSO’nun Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Meclis toplantısına Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Varlık Fonu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ konuşmacı olarak katıldı. Meclis toplantısının ardından 2017 Yılı Antalya’nın “Fark Yaratan Kadın Girişimcileri Ödüllü Yarışması’nda” dereceye giren kadınlara plaket sunumu gerçekleştirildi.

"Borsacılık, esasen ticaretin geldiği en sofistike metod"

Antalya’da borsaya şirket kazandırma anlamında konuşmak gerektiğini söyleyen Karadağ, "Maalesef Antalya’da borsada yeterince şirket yok. Bunun birçok problem var. Borsa olayı sanayi ve ticaret erbabımız tarafından gereği hak ettiği kadar algılanmayan bir konsept. Neden borsa sermayalerini kullanmalıyız, onu anlatayım. Borsacılık, esasen ticaretin geldiği en sofistike metod. Ticaret, neyden oluşuyor malların lokasyonunu değiştiriyoruz. Bundan kazanç sağlıyoruz. Borsada klasik ticaret döngüsünden katkısı ne, bir sistem olarak düşünmek lazım. Temelde borsada biz, mal ve hizmetlerin sahipliğini değiştiriyoruz. Lokasyon değişimiyle filan bunu yapıyoruz. Öyle değiştiriyoruz ki klasik metodlara göre çok çok sofistike, sorunsuz, zevkli ve konforlu" dedi.

"Maalesef çok iyi durumda değiliz"

Klasik ticarette oluşabilecek sorunları minimize ettiklerini dile getiren Karadağ, "Ticaretin ve kazanımın daha kolaylaşması için, klasik ticaret yöntemlerinden taşıyabildiğimiz maksimum oranda ticaretimizi, sanayimizi borsa sistemlerine ve ya benzeri sistemlere taşıyor olmamız lazım. Geldiğimiz noktada ne durumdayız. Maalesef çok iyi durumda değiliz. Biz 2000’li yıllara kadar bankacılık sisteminden de yoksunduk. Uluslararası kıyaslamalara göre hatırı sayılabilir bir revize edilmiş bir bankacılık sistemimiz yoktu. İşte patronların yan cepleri gibi kullanılan, mümkün oldukça da vatandaştan toplanan paraların batırıldığı sistemdi. Ne yaptık o kötü tecrübelerden sonra 2000’li yıllardan sonra bankacılığı Basel kriterlerine göre yeniledik. Şuanda bir bankacılık sistemimiz var ama sınırları da şuan ciddi anlamda yüzde 120 aktif bir büyüklük söz konusu" diye konuştu.

"Sermaye piyasası ürünlerinden faydalanmak gerekiyor"

Dünya Avrupa’sında da, ABD’sinde belli seviyeden sonra sonra sermaye piyasalarını ciddi anlamda kullandığını ifade eden Karadağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çok ciddi anlamda kısa vadedinin dışında, orta uzun vadenin fonlama ve finansman imkanlarını bize sağlıyor. Şunu anlamamız lazım ticaret gerçekten orta uzun vade fonlamayla mümkün. Fonlamanın tamamının da öz kaynak olması hiçbir yerde yok. Çünkü risk iştahı sınırsıza yakın girişimcilerimiz bizim çok hevesli istekli. Doğru finansman imkanlarına kavuşulduğunda Türkiye’nin kalkınması için çok daha güzel fikirlerinde hayat bulması mümkün olacak. Mevcut sistemlerde bankalarımız ne yapıyor, 30 günlük ortalama mevduat topluyorlar piyasadan. Birazda özsermaye ve kredileri koyup sanayiyi fonluyorlar. Ne kadar işte, 30-40 günlük fonla 30 aydan başlayan 10-30 yıla varan projeleri fonlamak zorundalar. Bu tabi çok ciddi anlamda vade ve fonlama yapısında kırılganlık oluşturuyor. Orta uzun vadede girişimlerin bankacılık sistemiyle fonlanması diye sağlıklı yapı dünyada da yok. Sermaye piyasası ürünlerinden faydalanmak gerekiyor."

"Artık yurt dışına özlemle bakan durumda değiliz"

Çok zor şartlarda ve zoru başardıklarını dile getiren Karadağ, "Ben öğrencilik yıllarımdan hatırlıyorum biri bize deseydi ki Antalya ve Türkiye turizmde yatak kapasitesinde, kalitede, turizm gelirlerinde İspanya ile rakamlarımız at başı, bazen biz önde bazen onlar önde gidecek. Şu salondaki herkes bize hayal görüyorsunuz filan derdi. Bunun konuşulması bile 2007-2008’de bile imkansızdı. Çok hızlı bir şekilde, inanılmaz şekilde büyüdük. Artık yurt dışına özlemle bakan durumda değiliz. Her alanda aynı ligde görüşüyoruz, savaşıyoruz. Bazen yeniyoruz, bazende yeniliyoruz. Zayıf olduğumuz, kötü olduğumuz alanlar var" dedi.

"Girişimcilerimiz mümkün olduğunca ticaretlerini kolay gerçekleştirsinler"

Finansmanın bir sorun olmadığını dile getiren Karadağ, "Yerli veya uluslararası bir finansman çözümü bulunabileceği aklımızdan çıkmasın. Önümüzdeki süreçte biz bu konforlu ticaret metodolojisini mümkün olduğu kadar ticaretin en zor, en bürokratik çıkmazların olduğu alanlara hem borsa tarafından hem varlık fonu tarafında da bir kolaylaştırıcı olarak, kurgulamaya çalışacağız. En sıkıntılı olunan sahipliğin el değiştirdiği, gayrimenkul ve tapu sistemi dahil, mümkün olduğunca kolaylaştırıcı bir şekilde borsa sistemine entegre edeceğiz ki iş adamlarımız, girişimcilerimiz mümkün olduğunca ticaretlerini kolay gerçekleştirsinler" şeklinde konuştu.

"Sıkıntılı bir dönemi atlattık"

Geçen sene büyümede, enflasyonda, turizmde çok zor bir dönemin yaşandığını belirten Karadağ, "Gerçekten sıkıntılı bir dönemi atlattık. Hem siyasi eksende hem bölgemizdeki olaylara baktığımız zaman çok zor bir dönemdi. Bunun tamamı da göstergelerimize yansıdı. Bu yıl tüm makro göstergelerimizde çok ciddi pozitif bir düzelme var. Kısmen bazı alanlarda da geçtiğimiz yılın yansımaları var enflasyonda olduğu gibi. Bu etkileri hesaplayarak önlemler alınıyor. Devlet gerçekten eskiden şöyle bir algı vardı. 2000’in öncesinde kocaman kocaman işletmeler batardı. 5-10 bin doğrudan istihdam sağlayan işletme batardı. Bir tane bakan ya da bürokrattta ya kardeşim ne oluyor demezdi. Devletin gündemine bile gelmezdi böyle konular. Ama şuan anlık aksiyon alan ekonomi yöntemleri var. Faizde bir şey mi var. Mutlaka devletin en yetkili organlarında kurullarında konuşuluyor. Her zaman yüzde 100 çözümler üretiliyor mu hayır. Mükemmel hiç bir zaman olmaz. Mutlaka önlemlerle ilgili geçen yıl turizm merkezli Rusya krizi, terör olayları, bölgede yaşanan siyasi ve diğer Suriye-Irak merkezli olaylar, bizim belli ana sektörlerde çok derinden etkiledi. En fazla etkilenen illerimizden birisi Antalya. Birçok şirketimiz Antalya merkezli operasyonlarında çok ciddi zarar gördü. O sıkıntılı yıldan, biraz daha normalleşmeye doğru gelen bir yıla geldik. Geçen sene çok ciddi bir dayak yedik. Hala bir tedirginlikle yaklaşıyoruz. Öyle değil, geçen yıldan da daha kötü herhangi bir göstergemiz yok" ifadelerini kullandı.

"İnsanların gündeminde ya 15 Temmuz darbesi ya işte bir yerde patlayan bir bomba ya bir seçim ya Irak-Suriye’de gerçekleşen bir olay"

Terör hadiselerinin sonlandığı noktada ekonomik tarafa yansımaların olduğunu söyleyen Karadağ, "Biz normalde ekonomi kendi matematiğinde yürür, siyaset ve diğer politik olaylar kendi matematiğinde yürür. Biz bazı önemli olayları endekse veya ekonomik değerlere etkilerini analiz ederiz. Bir politik hadise benim endeksime ekonomik boyutu ne durumda etkiliyor. Bizim ekonomi tepesinde mücadele alanımız finansal operasyonda Gezi olayları ile birlikte başlıyor. 90 bin bandı ve 40 bin dolar çizgisiyle gidiyoruz. Gezi olaylarına, çıktığımızda halen bu süreç uzun referandum, yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi, çok ciddi belirli kırılma noktaları. Son Cumhurbaşkanlığı referandumuna kadar devam ediyor bu mücadele. Kısmen böyle hafif toparlanma diyebileceğimiz Cumhurbaşkanlığı referandumu. Referandum öncesi dönemde baktığımızda ekonomik olaylar hiçbir zaman Türkiye gündemini bir ve ya öncelikli sıralarında yer alamıyor. İnsanların gündeminde ya 15 Temmuz darbesi ya işte bir yerde patlayan bir bomba ya bir seçim ya Irak-Suriye’de gerçekleşen bir olay. Bunların hepsi ekonomiyi de etkiliyor ama hep politik ya da siyasi tarafları daha öncelikli oluyor. Türkiye ekonomisi bizim referandum çıkışından sonra 90 bin bandının üzerini yakalıyoruz. Devamında da nominal değerleri yukarıya doğru reel değerlendirmede de yukarı yönlü devam edecektir" dedi.

"Nusret son dönemlerde çok popüler"

Nusret’in son dönemlerde çok popüler olduğunu söyleyen Karadağ, "Tayland’a gittik, Dünya Borsalar Federasyonu’na, Bangkok’ta bile ’Nusret istiyoruz biz başkanım. Nusret açsın buraya’ filan diyorlar. Şimdi Nusret küçücük bir işletme., Doğuş Grubu Ferit Bey ona bir risk sermayesi mantığıyla fon ve kurumsallık sağlıyor. Şuan da başarılı bir şekilde gidiyor. Bir adım sonrasında da borsaya gelmek isterse gelebilir. Çünkü yeterli kurumsallık ölçeğini yakalamış olacak. Biz klasik Nusret, orada küçük bir işletmeyken onu borsa şirketi yapsak, yeterinden fazla da fon sağlasak bu başarıyı sağlayamazdı. Biz böyle fazla fonlamanın şımarttığı, başarısız kıldığı değersiz yatırımlara, lüks tüketime dönüştüğü ve bu sebeple kısa ve orta vadede batan aile şirketlerini de görüyoruz. Fonlama onun için ayarında olmak zorunda, fazlası narkoz etkisi yapıyor. Bozuyor işletmeleri. Doğru vadede, doğru maliyette yeterli kurumsallık ve denetim birlikte verildiğinde anlamlı hale geliyor fonlama. Yoksa işletmelere başarı getirmiyor" diye konuştu.

"Hormonlu büyüme ile sürdürülemiyor"

Büyümede ayarın kaçılmamasının gerektiğini dile getiren Karadağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Geçtiğimiz yıllarda turizm sektörü bizim bakanlığımıza gelmişti. Bu KDV indirimi ve teşvikler. Turizmin yeterinden fazla teşvik edilmemesi gerektiğini, bu hızlı büyümeye sebep olduğunu, hızlı büyüme hormonlu büyüme sonucunu doğuruyor. Bir tarafta büyüdüğünüzü kent tarafında turizm kültür ve diğer alanlarda yaygınlaştıramadığınızda bu hormonlu büyüme sürdürülemiyor. Bir sene iyi gidiyorsunuz, öteki sene tökezliyorsunuz. Neden, bunun insani kaynağı, yerelleşmesi, yaygınlaştırılması, ürün çeşitliliği alanlarında birçok etmeni var. Bu alanlarda zayıfız, geliştirmemiz gereken taraflar var. sürdürülebilir ve geliştirilebilir turizm sektörüne kavuşalım. Bazen o anlamda da olması gerektiğinden çok hızlı ilerlememek gerekiyor."

"İstanbul ticaret ve finansın başkenti"

İstanbul’un ticaret ve finansın başkenti olduğunu dile getiren Himmet Karadağ, "Sadece geçtiğimiz yıl, 50 yıl içerisinde kötü süreç yaşadı maalesef. Onun öncesine de Roma İmparatorluğu döneminden, daha önce Osmanlı Döneminde de İstanbul ticaret ve finansın merkezi. Kısa süreli bir duraklama döneminde. İsviçre’deki bazı arkadaşlarla konuşuyorum. Orada finansı yürüten arkadaşların dedeleri hala İstanbul’dalar. Uygun bir ortam olduğunda tekrar İstanbul’a dönme istekleri de var" diye konuştu.

"Dilediğiniz an giriş çıkış yapmanız çok önemli"

Şirket büyüklüğü konusunda istedikleri büyüklükte olmadıklarına dikkat çeken Karadağ, "Geçtiğimiz 3 ay içerisinde ortalama 8-10 milyar sadece hisse tarafından günlük volumeleri yakaladık. Belki de geçtiğimiz çeyrekte dünyanın en yetik borsası haline geldik. İşlem hacminde likitidasyon en sevdiği şeylerden, o anlamda da benzerimiz borsalardan da çok daha fazla popüleriz. Dilediğiniz an giriş çıkış yapmanız çok önemli. Bunu en kolay ve hızlı sağlayan borsalardan biriyiz. Bu konuda rekabetçiyiz" dedi.

"Oturduğunuz yerden beğendiğiniz projenin yeterli sertifikasını da aldığınızda tapu size postayla yollanacak"

Gelecek yıllarda tanıtımlarla gayrimenkul finansmanlarında ana lokasyon olmayı hedeflediklerini söyleyen Karadağ, bunun dünyada bir ilk olduğunu ifade etti. Karadağ, "Bu yaygınlaştığında borsa şu imkanı sağlıyor. Oturduğunuz yerden Dubai’den, New York’tan beğendiğiniz projenin yeterli sertifikasını da aldığınızda tapuyu size postayla yollayacak duruma geliyorum. Çünkü karnemden hangi yatırımcı ne kadar, hangi projeden sertifika almış biliyorum. Dilerseniz o sizde kalıyor, istediğiniz zaman satıyorsunuz, dilerseniz dilediğiniz daireye sabitliyorsunuz. Kaç sertifikaysa o daire onu blokeliyorum, o daireyi sizin adınıza tapuluyorum. Teslim zamanında da sizin oluyor. Bu gerçekten ticareti ve işi kolaylaştıran, inşaat sektöründeki firmalarımıza da finanse eden bir model. İlerleyen dönemlerde yaygınlaşıyor olacak" diye konuştu.

"Varlık Fonu konsept ve algı olarak en şanssız kurumlardan biri"

Varlık Fonu’nun konsept ve algı olarak en şanssız kurumlardan biri olduğunu dile getiren Karadağ, "Olmadığı şeylerle suçlandı ve eleştirildi. İlk önce Turgut Özal zamanında bütçeden ayrılan fonlarla karıştırıldı. Bunlarla alakası yok. Varlık Fonu’na devredilen fonlarla gelir ve gider ayağıyla doğrudan bir ilişkileri yok. Dış ticaret fazlasıyla karıştırıldı. Bazı Körfez ülkelerinde olduğu gibi dış ticaret fazlalarını değerlendirmek için varlık fonları kuruldu. Böyle fonlar da var" ifadelerine yer verdi.

"Fon sağlayıcı ve değer katıcı alanlarda yoğunlaşacağız"

Dünya Varlık Fonları Birliği’ne bu yıl içerisinde üye olduklarını dile getiren Karadağ, "Onların çalışmalarına aktif olarak katılıyoruz. Stratejik ortak olacaklarımızla da yakından çalışıyoruz. Bizim yapımıza Körfez fonları çok uymuyor. Onlar hazır artık değeri değerleme üzerine kuruluyor. Bizim onlardan biraz daha farklı Singapur Varlık Fonu temasif biraz da böyle Malezya kurgumuz var. Biraz daha kamu özel sektör tarafında belli yatırım ve girişimleri kolaylaştırıcı fon sağlayıcı ve değer katıcı alanlarda yoğunlaşacağız. En temel stratejik hedeflerimiz Bakanlar Kurulu tarafından belirleniyor olacak" dedi.