Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun 4 Ağustos'ta gerçekleştirdiği ve önemli kararların alındığı ''ara toplantıya'' ilişkin yayımlanan toplantı özetinde, ''önlemlerin amacının, küresel ekonomiden kaynaklanabilecek olası bir finansal çalkantı durumunda piyasaya ihtiyacı olan likiditenin zamanında, kontrollü ve etkili bir şekilde sağlanabilmesi için gerekli altyapıyı hazırlamak'' olduğu belirtildi.
Toplantı özetine göre, Kurul, toplantıda son dönem gelişmelerini değerlendirerek, 21 Temmuz 2011 tarihli toplantıda ele alınan ve Enflasyon Raporunda özet olarak yer alan risk senaryolarını gözden geçirdi.
Kurul üyeleri, bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin giderek derinleştiğini ve Temmuz 2011 Kurul toplantısında dikkat çekilen risklerin belirginleştiğini tespit etti.
Özellikle, Avro bölgesi çevre ülkelerinde süregelen kamu borcu sorunlarının bazı merkez ülkelere de yansıması ve bunun sonucu olarak İspanya ve İtalya gibi ülkelerin kamu borçlanma maliyetlerinin yakın tarihin en yüksek düzeylerine erişmesi, küresel ekonomiye dair belirsizlikleri hızlı bir şekilde artırdı. Bunun yanı sıra, yakın dönemde küresel iktisadi faaliyete ilişkin verilerin giderek kötüleşmesi ve beklentilerin belirgin olarak altında kalması da risk iştahındaki bozulmayı hızlandırdı.

-''KARARIN ZAMANLAMASI ÖNEMLİ''-

Bu doğrultuda Kurul, Merkez Bankasının, küresel ekonomiye dair süregelen sorunların yurt içi piyasalar üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkileri sınırlamak amacıyla hazırlamakta olduğu kapsamlı tedbir paketini uygulamaya koymasının yerinde olacağına karar verdi. Para politikası kararlarının iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerinin belli bir dönem sonra gecikmeli olarak ortaya çıkacağını hatırlatan Kurul üyeleri, kararın zamanlamasının önemli olduğuna vurgu yaptı.

-PİYASALARA YÖNELİK ÖNLEMLER-

Toplantı özetinde, risk iştahının daha da bozulması halinde dengeleyici likidite tedbirlerinin etkili bir şekilde devreye sokulabilmesini teminen Türk lirası ve döviz piyasalarına yönelik bazı düzenlemeler yapıldığı belirtilerek, alınan önlemlere ilişkin şunlar kaydedildi:
''Piyasaya sağlanan Türk lirası likiditenin hızla artırılması ihtiyacının ortaya çıkması halinde kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak amacıyla gecelik borçlanma faizi 350 baz puan yükseltilerek faiz koridoru daraltılmıştır.
Türk lirası piyasalarındaki likidite yönetiminin etkinliğini artırmak ve Merkez Bankasınca sağlanan likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasına katkıda bulunmak amacıyla teknik bir düzenleme yapılması uygun görülmüştür. Bu doğrultuda, haftalık repo ihalelerine katılan her bir kuruluşun verebileceği toplam teklif tutarının, ilan edilen ihale tutarının en fazla yüzde 20'si ile sınırlandırılmasının uygun olacağı konusunda görüş birliğine varılmıştır.
Repo faiz oranlarındaki dalgalanmaların azaltılmasına katkıda bulunmak amacıyla zorunlu karşılıkların tesis koşullarında bir değişikliğe gidilmesi kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda, zorunlu karşılığa tabi olacak repo yükümlülüklerin, 14 günde bir cuma günleri yerine, iki yükümlülük dönemi arasındaki tüm günlerin ortalaması alınmak suretiyle hesaplanması uygun görülmüştür.''
Kurul, dış piyasalardaki gelişmelerin yakından izlenmesi ve gerek duyulması halinde uygun görülecek araç ve yöntemlerle piyasaya döviz likiditesi sağlanması konusunda da mutabık kaldı. Bu doğrultuda, 5 Ağustos 2011 tarihinden itibaren gerek görüldüğü günlerde döviz satım ihaleleri yoluyla piyasaya döviz likiditesi sağlanması uygun görüldü.
Aynı strateji çerçevesinde, gerekli görüldüğü takdirde yabancı para yükümlülükler üzerinden alınan zorunlu karşılık oranlarının azaltılması uygun bulundu.

-HAFTALIK DÖVİZ DEPOLARI FAİZ ORANLARINDA ÖLÇÜLÜ BİR İNDİRİME GİDİLEBİLİR

Bankaların kendilerine tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde Merkez Bankası, Döviz ve Efektif Piyasaları Döviz Depo Piyasasından alabilecekleri bir haftalık döviz depolarında halen ABD doları için yüzde 5,5, avro için yüzde 6,5 düzeyinde bulunan faiz oranlarında ölçülü bir indirime gidilebileceği konusunda mutabık kalındı.
Toplantı özetinde, ''Bütün bu önlemlerin amacı, küresel ekonomiden kaynaklanabilecek olası bir finansal çalkantı durumunda, piyasaya ihtiyacı olan likiditenin zamanında, kontrollü ve etkili bir şekilde sağlanabilmesi için gerekli altyapıyı hazırlamaktır'' ifadesine yer verildi.

-''CARİ DENGEDE, AYLIK BAZDA İSTİKRARLI İYİLEŞME EĞİLİMİ BEKLENİYOR''-

Bir önceki Kurul toplantısında, mevcut durumun bir risk senaryosu olarak enflasyon ve cari açık üzerindeki etkilerinin detaylı bir şekilde ele alındığı ve planlanan politika tedbirleri ile hem fiyat istikrarına hem finansal istikrara yönelik risklerin en aza indirileceği konusunda mutabık kalındığı hatırlatılan toplantı özetinde, Kurul'un, alınan tedbirler sonucunda hem kredilerin hem de iç talebin büyüme hızlarında amaçlanan düzeyde bir yavaşlama olduğunu ifade ettiği aktarıldı. Özette, ''Bu çerçevede, cari dengenin aylık bazda istikrarlı bir iyileşme eğilimine girmesi beklenmektedir'' değerlendirmesi yer aldı.
Son günlerde gerek küresel iktisadi faaliyete dair açıklanan verilerin giderek zayıflayan bir görünüme işaret etmesi gerekse Avrupa'da kamu borcunun sürdürülebilirliğine ilişkin kaygıların hızla artmasının, küresel ekonomide yeni bir yavaşlama riskini artırdığı belirtilen toplantı özetinde, şunlar kaydedildi:
''Kurul üyeleri, önümüzdeki dönemde özellikle İtalya ve İspanya gibi ana ticaret ortaklarımızın büyüme görünümündeki bozulmanın dış talebi olumsuz etkileyebileceğini, iç talepte ise artan küresel belirsizlik nedeniyle yavaşlamanın devam edebileceğini düşünmektedir. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin hızında bir süredir gözlenen yavaşlamanın devam edeceği tahmin edilmektedir.
Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, Enflasyon Raporunda yer alan küresel ekonomiye dair aşağı yönlü risk senaryosunun gerçekleşme olasılığının arttığını belirtmiş, bu nedenle politika faizinde bir miktar indirim yapılması ve bankacılık sistemimize gereken likidite desteğinin sağlanması gerektiği konusunda mutabık kalmıştır.
Kurul, alınan bu önlemlerle ekonomimiz üzerindeki aşağı yönlü risklerin önemli ölçüde dengelenmiş olduğunu, bununla birlikte küresel ekonominin içinde bulunduğu şartlar dikkate alındığında her türlü gelişmenin yakından izlenmesinin ve gerekli politika tepkilerinin gecikmeksizin verilmesinin önemli olduğunu vurgulamıştır.''