Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ''Enerji alanında Avrupa?nın kaynak ve güzergah çeşitliliği gerçekleştirilmek isteniyorsa, Türkiye?nin üstlendiği görev ve önem göz ardı edilmemelidir'' dedi.

Yıldız, 3. Karadeniz Enerji ve Ekonomik Forumu'da yaptığı konuşmada, Forumun Avrasya Bölgesi'nin önde gelen siyaset ve iş dünyası liderlerini bir araya getiren, ekonomi ve enerji konularında önemli tartışmalara olanak sağlayan çok özel bir inisiyatif olduğunu söyledi.

Enerjinin, her ülkenin refahı ve ekonomik gelişiminin zaruri ve önemi giderek artan bir parçası olduğunu ifade eden Yıldız, bununla birlikte dünyanın bugün benzeri görülmemiş bir belirsizlikle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Yakın zamanda yaşanan ekonomik krizin, enerji piyasalarını da etkilediğini anımsatan Yıldız, küresel ekonominin toparlanma hızının, gelecek yıllardaki enerji beklentilerinin anahtarını elinde tuttuğunu ifade etti.

Hükümetlerin, iklim değişikliği ve enerji güvenliği ikili sorununa verecekleri karşılığın, uzun dönemde enerjinin geleceğini şekillendireceğinin altını çizen Yıldız, ''Günümüz dünyasında enerji arz güvenliği konusu; dış politika, ulusal güvenlik ve küresel istikrar ile birlikte telaffuz edilen bir konu olmuştur. Enerjide karşılıklı bağımlılığın arttığı ve bu durumun ülkeler ve bölgeler arasındaki enerji ilişkilerinin önemini artırdığı bir gerçektir'' dedi.

Uluslararası Enerji Ajansı?nın geçen hafta yayınladığı 2011 Dünya Enerji Görünümü raporunda 2035 yılındaki enerji talebinin, bugüne kıyasla üçte bir oranında artacağını hatırlatan Yıldız, rapora göre, dünyada motorlu taşıtların sayısının da aynı dönemde iki kat yükseleceğini ve 1,7 milyara çıkacağını belirterek, dünyanın içinde bulunduğu ekonomik durum ve enerji talebinin artacak olması karşısında, tüm ülkelerin enerji güvenliğini artırmak üzere politikalarını yeniden değerlendirdiklerini anlattı.



-Karadeniz'in önemi...



Karadeniz'in günümüzde enerji alanında en önemli bölgelerden biri olduğunu ve önümüzdeki dönemde bu özelliğini koruyacağını belirten Yıldız, şunları kaydetti:

''Bu bölge, Avrupa gaz güvenliği açısından ve Avrasya gaz üreticilerinin transit güzergahı olarak hayati önem arz etmektedir. Bu bölgede büyük bir potansiyel bulunmaktadır ve bu potansiyel üretici, transit ve tüketici ülkelerin ilgisini çekmektedir. Geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız olaylar, enerji konularının bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerde önemli bir yer teşkil ettiğini - hatta belki ilişkileri tanımlayan bir unsur olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum gaz sektörü bakımından bilhassa doğrudur. Bu çerçevede, enerji ilişkilerinin herkese yarar sağlayabilecek şekilde yönetilmesi öncelik arz etmektedir.

Bu durum, sadece yatırım yapılmasını, iyi teknik işbirliğinin sağlanmasını ve ticari anlaşmaların düzgün işletilmesini değil, aynı zamanda, güven ve şeffaflık üzerine kurulmuş güçlü politik ilişkilerin geliştirilmesini gerektirmektedir. Bölgedeki enerji kaynaklarının keşif ve araştırmalarında sadece konvansiyonel hidrokarbonları değil, ayrıca geleneksel olmayan yöntemlerle üretilen gazları da içeren heyecan verici beklentilerimiz var.''



-Türkiye'nin çok yönlü enerji politikası...-



Taner Yıldız, jeopolitik açıdan çok önemli bir bölgede bulunan Türkiye'nin, dünya ispatlanmış petrol rezervlerinin yüzde 65'ine ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 71'ine sahip bölgelerle komşu olduğunu hatırlatarak, ''Bu nedenle de Hazar Bölgesi, Orta Asya ve Orta Doğu gibi enerji zengini ülkelerle, çoğunluğu Avrupa'da bulunan tüketici pazarlar arasında doğal bir köprü olma yolunda çok önemli enerji projeleri geliştirmektedir'' dedi.

Türkiye'nin, hem kendisinin hem de ortaklarının enerji arz güvenliğini sağlamaya yönelik olarak çok yönlü bir enerji politikasını aktif bir şekilde yürüttüğünün altını çizen Yıldız, Türkiye'nin doğu-batı ve kuzey-güney enerji koridorlarını hızla hayata geçirdiğini anlattı.

Doğu-batı enerji koridoru kavramı çerçevesinde Türkiye'nin, üstlenmiş olduğu büyük projeleri başarıyla tamamladığını, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Petrol Boru Hattı'nın, sözü edilen koridorun en önemli parçası olduğunu belirten Yıldız, günlük 1,2 milyon varil kapasitesi olan boru hattının, dünya petrol arzının yaklaşık yüzde 1,5'ini karşıladığını söyledi.

Doğu-batı enerji koridorunun ikinci unsuru olan Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı'nın, sadece Türkiye'nin talebinin değil, Avrupa Birliği?nin hızla artan doğal gaz ihtiyacının bir kısmının karşılanması açısından da önem taşıdığını ifade eden Yıldız, şöyle devam etti:

''Azerbaycan?ın Şahdeniz sahasının ikinci aşama üretiminin ülkemize ve ülkemiz üzerinden Avrupa'ya taşınması için son yaptığımız anlaşmalar da büyük önem arz etmektedir. Türkiye kendi doğal gaz talebini karşılamak için projeler geliştirirken, Avrupa?nın artan enerji talebini karşılamak için de Türkiye üzerinden Avrupa istikametli çeşitli projeleri uygulamaya koymaktadır. Bu amaçla, sonrasında İtalya'ya uzatılması planlanan Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattı tamamlanmış ve gaz iletimine başlanmıştır.

Avrupa'ya diğer gaz rotası ise Türkiye-Bulgaristan-Romanya-Macaristan-Avusturya Hattı veya bilinen adıyla Nabucco Projesi?dir. Projenin gerçekleştirilmesine yönelik geçiş ülkelerinin ilgili şirketleri arasındaki çalışmalar süratle devam etmektedir. Hükümetlerarası Anlaşması ve proje destek anlaşmaları imzalanan Nabucco Projesi?nin Avrupa'nın kaynak ve güzergah çeşitliliğine önemli katkı sağlayacağına inanmaktayız.''

Avrupa?nın gaz ihtiyacının, üzerinde çalışılan projelerin bir tanesiyle karşılanmasının mümkün olmadığının altını çizen Yıldız, ''Bir projenin hayata geçmesi bir başka projenin hiç başlamayacağı anlamına gelmez. Avrupa?ya gaz götürmenin tek bir yolu değil, onlarca seçeneği vardır ve olmalıdır'' değerlendirmesini yaptı.



-''Türkiye'nin üstlendiği görev ve önem gözardı edilmemeli''-



Taner Yıldız, Irak'ın yeniden yapılanması ve refahı için petrol ile birlikte doğal gazın Irak'ın sahip olduğu diğer en önemli doğal kaynak olduğuna inandıklarını söyledi.

''Bu sebeple, Irak hükümetinin şartlar elverdiğince, Avrupa'nın artan talebinin karşılanması için bir an önce doğal gazı ihraç ürünü olarak değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz'' diyen Yıldız, bu konuya da Irak-Türkiye arasında doğalgaz koridoru oluşturulmasına yönelik olarak imzalanan mutabakat zaptı çerçevesinde ayrı bir önem verdiklerini anlattı.

Avrupa'nın doğal gaz ihtiyacını karşılayacak projelere Türkiye tarafından gerekli desteğin verildiğini söyleyen Yıldız, ''Ancak şu gerçeğin her daim hatırlanmasında ve hafızalardan çıkarılmamasında büyük fayda vardır: Enerji alanında Avrupa'nın kaynak ve güzergah çeşitliliği gerçekleştirilmek isteniyorsa, Türkiye'nin üstlendiği görev ve önem göz ardı edilmemelidir'' dedi.

Taner Yıldız, Avrupa Birliği ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın nükleer güvenlikle ilgili tedbirlerini desteklediklerini belirterek, şunları söyledi:

''Fukuşima sonrası, bazı ülkelerin nükleerden vazgeçtiklerini açıklayarak, süresi dolan santrallerin kapatılacağı tarihleri vermesi, onların tam anlamıyla nükleeri bıraktıklarını göstermiyor. Süresi dolan santrallerin kapatılmasını biz de şiddetle istiyoruz. Karadeniz'e kıyısı olan 6 ülkenin Türkiye ve Gürcistan hariç 4'ünde nükleer santral bulunuyor. Dünyadaki toplam 442 reaktörden 51'i bu ülkelerde. Böyle bir fotoğrafta, Türkiye?nin de kendi enerji güvenliği için nükleeri istemesinden daha doğal bir şey olamaz.''