EYLÜL

Aylardan eylül. Yazın sonu, güzün ilk ayı. Sevinçten haykırmak mıdır yoksa üzüm mü anlamı? Güz mevsiminin kapısı, yazın sonu, hazan mevsiminin önsözü. Neden sevilir eylül, hüznünden mi yoksa sıcaktan bunalanlara serinlik verdiğinden mi? 

Gündüzler sıcak olsa da akşamlar daha serindir yazdan. Yazların özlenen akşamıdır eylül akşamı. Hafiften üşürsün, kapıyı pencereyi örtersin. Bir sessizlik çökmüştür adeta dışarı. Yaz sıcağının ardından dolan sokaklarda azalmıştır insan sayıları. Sıcak bir çay daha lezzetli, daha içimlidir eylülde. Günlerin kısaldığı daha belirgindir. Sanki güneş batarken daha kızıl rengidir. 
Serin esintilerin tozlara karıştığı, yolların yağmuru aradığı aydır eylül. Özlersin, beklersin yağmuru sende. Toprak kokusunu duymak istersin. Belki içinde bir bahar arayışıdır bu ama mevsim sarı mevsimdir. Ama seversin yine de eylülü etrafta ki tüm sararmalara rağmen. Tüm ölümcül çağrışımlara rağmen. Sadece hüzünlenirsin. Duygu yüklüdür yüreğin. Belki bir mısra dolanır diline. İçinden mırıldanırsın ama hiçbir zaman yazıya dökmezsin. Hiçbir ayı bu kadar sevmezsin belki de. Seni üzen hüzünlendiren bir ay sevilir mi hiç demeyin. Etrafınıza bir bakın. Birçok çoğuna isim olmuştur eylül. Sevmeseler verirler mi çocuklarına ismini.

Ayrılıkların ayıdır eylül. Zordur ayrılıklar. Hüzünlüdür, hüzün doludur. Ağlarsın için için belli etmezsin. İçinde fırtınalar kopar eylül rüzgarlarına karışır. Tozlu rüzgar senide savurur. Duyguların altüst olur. Karmakarışık olursun. Rüzgar hafif bir serinlikle saçlarını dağıtır. Hafifçe üşürsün. Yine de seversin eylülü. Tatlı bir serinliktir eylül.
Ağaçlar meyvelerinden, yapraklarından ayrılır. Göçmen kuşlar başka diyarlara yol alır. Yada gelir dağ yamaçlarına konar. Yapraklara hüzün düşer sararır bir bir. Düşmek için hazırlanır dallardan. Ayrılığın hüznü düşer, sararıp solar. Sonra bir yaprak düşer toprağa, bir yaprak daha… Sonu gelmez ayrılıkların. 

Eylül üzüm mevsimi, bağ bozumu zamanı. Şimdi daha bir lezzet dolu dallar, daha bir sararmış, daha bir kızarmış salkımlar. Kimisi siyahın en koyusunda, kimisi sarı yaprakların kuytusunda. Kıskanç asmanın meyvesinden vazgeçme zamanı, ayrılma ayı. Eylül hasat ayı meyvelerin, en güzel üzümler, elmalar, cevizler daha nice meyveler. 

Eylül akşamları sıcak yazdan sonra daha bir serin. Daha yorgun insanlar, daha tatlı uykular, tüm yorgunluklara rağmen. Sarıdan kızıla tüm yaprak tonları sarar ağaçları bir bir. Bir yorgunluk düşer üzerine. Bir hüzün çöker. Yapraklarını döker yerlere. Onları savurur rüzgar sokaklarda. Yağmuru mu arar yoksa insanlara sonlarını mı haber verir bilinmez, rüzgarın caddelerde savurduğu yapraklar. Çöpçüler süpürür sokakları ve yaprakları. Süpürülen yaprak değildir sadece mevsimler gider, çiçekler gider, yaşanmışlıklar gider. 

Düşen her yaprak acı bir ayrılığı haber verir. Rengi sarıdan kızıl alev rengine dönmüştür ayrılığın hüznünden. Güneş bile batarken kızıla bürünür tümden. Hüznün kokusu işlemiştir her yere. Yine de sevilir hüzünlendirse de eylül. Yine de bir başkadır eylül.