T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Türkiye’de yaşayan mülteci ve sığınmacılara temel haklar ve sorumluluklar,sosyal destek mekanizmaları ve hizmetlere erişim gibi alanlarda kapsamlı ve hukuki danışmanlık sağlayan ve  çok yönlü kalıcı projelere imza atan Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM)’ın işbirliğinde düzenlenen Medyada Göç ve Mülteciler kapanış konferansı  Conrad İstanbul Bosphorus  Otel’de  gerçekleşti.
Mültecilerin görünürlüğünün artmasıyla,günümüzde vatandaş-mülteci çatışması daha çok söz edilir hale geldiğinden önümüzdeki dönemde mültecilerin negatif içeriklerle haberlere konu olmalarının toplumsal karışıklıklara yol açma tehlikesine dikkat çekilen konferansta,Türkiye’de vatandaşların mülteci algısı üzerindeki en büyük etkiyi yazılı ve görsel basının oluşturduğu düşüncesinden hareketle,göç ve göçmen haklarına ilişkin yasal çerçeve hakkında yerel ve ulusal basında farkındalık yaratılması amaçlandı.


Ekim-Kasım 2017’de Antalya’da yerel basın mensuplarına yönelik gerçekleştirilen’’Basın Mensupları İçin Göç Ve Mültecilik Konularında Bilgi ve Farkındalık Seminerleri’nin kapanış etkinliği olan Medyada Göç ve Mülteciler Konferansı, T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) Genel Müdürü Mehmet Akarca ve SGDD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Gitmez ve SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak’ın açış konuşmalarıyla başladı.Konferansın Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği(BMMYK-UNHCR)Dış İlişkiler Sorumlusu ve Basın Sözcüsü Selin Ünal’ın moderatörlüğünde ‘’Göç konusunda Farkındalığın Oluşturulmasında Medyanın Rolü’’ başlığıyla başlayan ilk oturumda,Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel,gazeteci Mark Micallef ve Reuters’tan Murat Sezer söz aldılar.Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)’dan Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Bora Özbek’in moderatörlüğünde gerçekleşen ikinci oturumda  NTV’den Mete Çubukçu,Jiji Press’ten Vehbi Baş ve Al Araby TV’den Adnan Aldaher  tarafından’’Mültecilerin Toplumsal Kabulü Sürecine Medyanın Etkisi’’ konusu konuşuldu. EuroAcademic EASC Başkanı Mustafa Ulusoy,Yrd.Doç.Dr. Bora Bayraktar ve NEW-TR Haber’den Mohammad Abdi ‘nin konuşmacı olarak görüşlerini sundukları  ’’Göçmenlerin Toplumsal Uyum Sürecinde Medya Nasıl Rol Alabilir’’ başlıklı son oturumu da Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)’den Sema Hosta yönetti.  Gerçekleşen değerlendirmeler sonrasında SGDD’de yapılan çalışmalarda mülteci çocuklar tarafından hazırlanan ‘’Suya yazı yazmak mümkünse,hayatta her şey mümkün’’ mesajı içeren   ebru çalışmaları (BYEGM) Genel Müdürü Mehmet Akarca , (BYEGM) Enformasyon Daire Başkanı Mahmut Şevket Bayram, SGDD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Gitmez  ve SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak tarafından konuşmacılara takdim  edildi.


Bilgi eksikliği,topluma yanlış bilgi verilmesine neden olur vurgusu yapılan ve dünyanın kan ve ateşle muhatap olduğu bir süreçte haber dilinin nefret  değil,barışçıl olması gerektiği  temalı konferans  sonrasında  Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca,’’SGDD ile yaptığımız bu ortaklaşa çalışmanın gerçekten hedefine ulaştığını düşünüyorum.Çünkü basının mülteci sorununa yaklaşımı biraz fark etti.Konuyu tam bilmeden yapılan yorumlar yerini konuyu tam manasıyla bilen kişilerin yorumuna bıraktı.Bundan dolayı memnun oldum.İlk başladığımız zaman,ki başlama sebebimizde oydu;mültecinin,sığınmacının ne olduğu arada ne gibi farkların olduğunun bilinmesi anlamında bir eksikliği gördük.Onun  düzeltilmesi için özellikle bu toplantıları düzenledik.Sayılar hakkında ciddi bilgiler,bu konuların araştırılmadan yazılmasında toplumun ne gibi kayıplara uğrayacağı konusunda doğru bilinçlendirme toplantıları yapıldı.Basın mensuplarımızda buna  çok ciddi şekilde katkı verip,katıldılar.Bugün gerçekleşen  sonuç toplantısında  bu alanda uzman arkadaşlarımız fikirlerini paylaştılar.Sorulan sorulardan da görüyorum ki ilk başladığımız noktanın oldukça ilerisindeyiz.Artık çok detaylarına bile girebilecek konuma geldiler.Bu sevindirici,bu tür çalışmaları da sürdüreceğiz.’’


SGDD Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Ali Gitmez,’’Basınla buluşmalar toplantısı bizim halkla ilişkiler alanında geliştirebildiğimiz en önemli adımlardan ilki.Çünkü temelde halkın mültecilere olan tavrı,mültecileri kabullenişi veya halkın mülteciyi anlayışının gelişmesinde temel olan haberlerdir.Yazılı görsel medyadır.Dolayısıyla yazılı görsel medyanın belli tekil olaylardan yola  çıkarak, mülteciler aleyhine olabilecek bazı yazılar yahut mültecilerin ayrışmasına ilişkin olarak belli nefret söyleminin geliştirilmesi bir ölçüde önlenmeye,bir ölçüde bunu daha sıcak ilişkilerle  biraz sosyal kaynaşmaya yönelik  olarak geliştirmeye çalışıyoruz..Dolayısıyla da temel sorun nefret söyleminin ortadan  kaldırılması.Ayrışmanın zaten çok kutuplu olmaya başlamışken bir de Suriyelilerle yerliler arasında böyle bir  ayrışmanın büyük bir kutuplaşmanın nefret  söyleminin Türkiye’ye yararının olmayacağı açık.Ayrıca  kabul etseniz de etmeseniz de zorunlu olarak ülkelerini terk etmiş olan  insanların bir ev olarak buldukları Türkiye’yi nefretle  anmalarını engelleyici  faktör olmalı.Çünkü bunların çok büyük bir kısmı,gözlemlerimize göre %40 gibi bir kısmı Türkiye’de kalıcı vatandaşlardır.Kaldı ki zaten şu sıralarda 270 bin çocuk Türkiye’de doğmuştur.

Bunlar Türk vatandaşıdır.Dolayısıyla hayata burada başladıkları gibi,hayatı burada sürdüreceklerdir.Bizim vatandaşımız olacaklardır.Aynı ırktan olmak gerekmiyor,Türk vatandaşı olarak birlikte yaşayacağız.Öyleyse bu çelişkinin,bu farklılığın ve bu nefret söylemlerinin ortadan kaldırılması gerekecek.Buna basın aracı olursa,ki çok da önemli rolleri olabilir aracı olabilirse,bizim misyonumuz yani bizim göçmenlere yardım etme,göçmenleri ülkeyle kaynaştırma,barıştırma misyonumuz da yerine getirilmiş olur.Yapılan toplantılar sonrasında nefret söylemlerinin azaldığı,gazetelerde mültecilere daha insani bakışın temel alınarak haberler yapıldığı anlaşılmakta.Biraz önce çok sevindiğim bir şey oldu.Belçika’dan gelen konuşmacı  bir Türk gazeteci,bize yurt dışındaki gözlemlerini hem de yurt dışında edindikleri kanaatleri kesin dille belirterek, Türkiye’de Kasım ayından bu yana yapılan yayınlarda olumlaşma,nefret söylemlerinden uzaklaşma ve biraz da kaynaşmaya,vatandaşlığa kabule yönelik yazıların görsel medyanın da yardımıyla ortaya çıktığı görülüyor dedi.Dolayısıyla bizim temel vurgumuz tekil olaylardan yola çıkarak,insanları genellemeye koyup Suriyeli veya mülteci diyerek,bir kişinin herhangi bir hatasını topluma ve mültecilere mal etmesi yerine,bunu sosyal bir olay olarak  etmeleri daha doğrusu nefret söylemine çevirmemeleri  olacak.Ülkesinden atılmış,anne ,baba ve çocuklarını gibi bir çok yakınını kaybetmiş,büyük bir travma geçirmiş insanların bir parçada keskin bir dil kullanmaları,geldikleri ülkede de  o keskin dilleri devam ettirmeleri çok doğaldır.Bunun ille de bir suç unsuru yahut nefret unsuru olmadığını,bunun sadece bireyin yaşadığı bu travmatik olaydan dolayı geliştirdiği bir tepki olduğunu düşünmek gerekiyor.’’





SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak,’’İstanbul’da yapılan kapanış semineri, aslında bundan önceki dört seminerin bir son özeti idi. Bu son buluşmayı diğer seminerlerden farklı planladık.Konuyla ilgili duayen  gazetecileri davet ettik,aynı zamanda  yurt dışından  gazeteci misafirlerimiz vardı.Onlar bu konunun yurt dışında nasıl ele alındığı ve basının rolünün nasıl olabileceğine ilişkin fikir  beyan ettiler.Kapanış semineri aslında basının göç konusunu ele alınmasındaki rolünün nasıl olduğunun en  ciddi en detaylı bir şekilde anlatıldığı bir seminer oldu.Burada Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün bu seminerlerin yapılmasına destek vermesi,ön ayak olması katılımın ciddiyeti,konunun hassasiyeti açısından daha da önem arz etti ve  bunun daha kapsamlı bir şekilde  ele alınmasının yolunu açtı.Duayen gazeteciler,akademisyenler,araştırmacılar tarafından konunun önemi en üst düzeyde ifade edildi.Bu aslında bundan sonraki çalışmaların da yapılması gerekliliğini bir defa daha gazeteciler tarafından hepimiz anlamış olduk.

Dünyada en fazla mülteci nüfusunu ağırlayan ülke olarak önümüzdeki süreçte de göç konusunun medya ile ilişkisi daha da etraflıca değerlendirilecek ve bu konuda çalışmalar artırılacaktır.Hem mültecilerin Türkiye algısı,hem de vatandaşların mülteci algısı en çok iletişim araçları yoluyla birbirini etkiliyor.Bu iletişim araçlarının en önemli kanalı da basın mensupları ,dolayısıyla da basın mensupları konuyla ilgili ne kadar çok bilgilenir,konuyla ilgili ne kadar çok ilgilenir ve konunun hassas boyutlarına özenle değinirse bu sosyal uyum süreci karşılıklı olarak çok daha kolay ve etkili olur.Bu nedenle basının önemi gittikçe artan bir hal aldı.Temel ihtiyaçların ve bir takım sosyal ihtiyaçların karşılanması ardından biraz da kamuoyu kısmı genel anlamda göç konusunun diğer önemli alanı haline geldi.Bu konuyla ilgili de çok fazla bir çalışma şu ana kadar yapılmıyordu.Bu çalışmada aslında önümüzdeki diğer çalışmalara örnek teşkil edecek bir çalışma oldu.Tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz. Bildiğiniz gibi 2015 yılında ciddi bir göç akını başladı. Bu göç akını esnasında hem Türkiye’den,hem Yunanistan’dan aslında gelen fotoğraflar.Bu düzensiz göç hareketlerine tanıklık yapmış,bir anlamda tarihe not düşmüş  fotoğraf kareleri.Burada ilk defa sergiledik.Aralarında Türkiye’den,Midilli adasından,Balkanlardan çekilmiş bir çok fotoğraf var.Tarihsel bir dönemi,fotoğraflarla kayıt altına almış olduk.Midilli ve Yunanistan’dan araştırmacı gazetecilere ait,bu vesile ile kendilerine teşekkür ediyoruz’’ şeklinde  yaptıkları açıklamalarıyla gazetemize  özel bir değerlendirmede bulundular.




Kendisini, mültecilerin ve sığınmacıların Türkiye'de karşılaştıkları sorunlara çözüm yolu bulmaya, birincil ihtiyaçlarını karşılamaya ve temel hak ve hizmetlerden yararlanmalarını sağlamak için destek vermeye adayan ve kuruluşundan bu yana çatışma bölgelerinden gelen sığınmacılara ve mültecilere psiko-sosyal destek sağlayan,UNHCR,UNICEF,UNFPA,UNWOMEN,WHO,Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine dayalı çalışmalar gerçekleştiren, 1995’te kurulan ve 20 yıllık deneyimle 46 farklı şehirde 72 saha ofisi ile faaliyetlerini sürdüren SGDD-ASAM ,2017 yılı sonunda dünya çapında zorla yerinden edilmiş  insan sayısının yaklaşık 67 milyona ulaştığını,verilere göre her dakikada ortalama 24 kişinin yerinden edildiği,yine elde edilebilen verilere göre 2015-2017 yılları arasında dünyadaki mülteci ve göçmenlerin yüzde 51’inin çocuk olduğu,daha da endişe verici olanın ebeveynlerinden ayrı düştüğü ve ailesinden ayrı düşmüş 98.400 çocuğun sığınma talebinde bulunduğu,şimdiye dek kaydedilmiş en büyük sayı olmakla birlikte,zorla  yerinden edilmiş yeni neslin ne kadar orantısız bir şekilde etkilendiğinin de kaygı verici bir dışavurum olduğu  bilgisiyle birlikte,2015-2017 yılları arasında geldikleri coğrafyaların olumsuz koşullarından kaçarak,yeni bir yaşam umuduyla Ege Denizi üzerinden,Yunan adalarına geçiş yapan göçmenlerin trajik yolculuğunu elimizden geldiğince anlatmayı,hiç unutulmaması için fotoğraflarımızla bu yaşanan anları insanlık tarihine not düşmeyi istedik,bu önemli tarihsel süreçlere tanıklık yapmış ve fotoğraflarıyla bizlere destek olan değerli gazeteci,fotoğraf sanatçısı ve hak savunucusu dostlarımıza teşekkür ediyoruz  diyerek,Halit Onur Sandal,Sinan Kılıç,Ozan Köse ve Banu Şen imzalı  ‘’Askıdaki  Yaşamlar’’ adlı fotoğraf sergisini konferans katılımcısı gazetecilerin ilgisine sundu. Elif AKGÜL