Fikirci Bey yazdı: ÖĞRENEMEYEN KURUM Yönetim bilimi alanında 90'lı yıllarda moda olan iki kavramdan biri toplam kalite, diğeri de öğrenen kurum/örgüttü. Her kurum bir toplam kalite ödülü alma peşindeydi. Az Kalsın herkes de aldı. Lakin bence öğrenen kurum almak fazla daha önemliydi. Öğrenen kurum kavramının peşinde, kurumların en büyük probleminin değişime vaktinde şaşırmak ve düzen sağlayamamak olduğu varsayımı bulunur. Yeniliğe but uyduramayan ve kendini geliştiremeyen kurumların başarısız olacakları, örgütlerin eriyip yok olacağı söylenir. Bu öğrenme sürecinin, örgütün hem iç hem dış çevresini iyi tanıyıp anlamasıyla gerçekleşeceği öne sürülür. Muhakkak ki bilinçli bir uğraş olsa da olmasa da her kurum, her örgüt işlem içinde bir şeyler öğrenir, en azından tecrübe kazanır. Son 25 yılda bu ülkede millet da kurumlar da böylece çok şey öğrendi, çok değişti. Mütedeyyin/dindar insanlar 28 Şubat darbesinden sonra akıllandılar. Batı karşıtı, AB karşıtı söylemi desteklemenin anlamsızlığını gördüler, AK Parti'yi kurdular, iktidar olmayı öğrendiler. MHP’liler de çok şey öğrendi, bir ara iktidar ortağı oldular, iktidarı öğrendiler, sokaklardan çekildiler. Daha Sonra aralarında tartışmalar çıktı, ayrıldılar, bir kısmı İyi Parti'yi kurdu. Şimdilerde kafaları girift ama öğreniyorlar, değişiyorlar. Eski liberaller, ANAP ve DYP’liler vesayetle meslek tutmanın halkta karşılığı olmadığını 365 garabeti ile öğrendiler, Meclis'ten toptan atıldılar. Şapkalarını önlerine koydular ve hâlâ sadece düşünebiliyorlar. Bir kısmı ola ki Ali Babacan’a katılır. Yani onlar da fazla şey öğrendiler. Lakin bu ülkede, değil son 25 yılda, yaklaşık olarak bir asırda hiçbir şey öğrenmeyen tek bir kurum var, CHP. Hiçbir vakit hiçbir şey öğrenmemeye ve değişmemeye kararlılar. Hâlâ bizi vesayet altına sokup 1930’ların Türkiye’sine götürmek, etrafımızı çitle kapatmak, bizi köy enstitülerine tıkmak derdindeler. 90 senedir hala aynı kafadalar fakat kendilerine sorsan en ilerici, en eğitimli, en çağdaş da onlardır. 6 okla, 10 cümle ile kendilerini dünya görüşü sahibi sanırlar. İçki içip, başını açınca ilerici olurlar. pek darbe, öyle badire, hatta bir keresinde seçim barajı aşağı kalmak bile onları hiç etkilemez. Darbelerde onların partileri de kapatılmıştır fakat parti kapatmayı zorlaştıran yasaya hayır derler. Seçimin her şey olmadığını dokundurma ederek sandık dışı yollar peşine düşerler. 2020 yılında hâlâ “erken tercih ya da diğer yollardan” söz ederler. Sanki 80 öncesi Kahraman Maraş, Çorum olaylarını hiç yaşamamışız gibi hâlâ çocuklara Aleviliği İslam’dan ayrı bir dinmiş gibi göstermeye çalışırlar. Siz zannediyor musunuz ki bunlar Ekrem İmamoğlu’nun akıllarıdır? Bunlar, CHP’lilerin son lokal seçimde borçlandıkları oyların karşılığında yerine getirmek zorunda oldukları yeni paralel çabalardır. Siz bakmayın derhal İmamoğlu’nu yerlere göklere sığdıramadıklarını, seçimden önce medyalarında yer bile vermemişlerdi. Oyun kokusunu alınca anında omuzlarına aldılar. Ve böyle giderse kendileri ile birlikte onu da yüzde 25-30 döngüsünün içine çekecekler. Daha genel seçimlere 3 sene var fakat bir yüzyıl hiçbir şey öğrenemeyen CHP’nin 3 yılda akıllanacağını sanmak, artı gerçekçi olmasa gerek. Öğrenen örgüt edinmek en çok da rekabet içindeki örgütler için önemlidir. Tez değişen dünyada insanların ihtiyaçları hem artar hem de değişir ve bu taleplerini siyasi partilere ifade ederler. bu nedenle rekabet avantajını kaybetmek istemeyen örgütler kesintisiz gelişim içinde olmak, amaçlarını ve yöntemlerini aralıksız gözden geçirme becerilerini zorundadır. Yani kendilerini ilerletmek zorundadırlar; çünkü metamorfoz insandan, örgütün üyelerinden başlar. Hâlâ merak eden var mı CHP’nin neden hiçbir seçim kazanamadığını? CHP bu ülkenin tek “öğrenemeyen kurumudur”. Bu haber sizlere www.haber32.com.tr farkıyla sunulmuştur