Neşe Akın ile çocuklara özel kitabı Kamera Obskura’yı konuştuk Sosyal mesafeden röportajlarımda bugünkü konuğum Neşe Akın. Neşe Hanım, sinema sektöründe çalışmayı bıraktıktan daha sonra kitap çevirmeye başlamış ve en çok çocuk kitaplarını çevirmeyi sevmiş. Hemen 3,5 yaşında bir oğlu olan anne. Çocuk kitaplarını sevmesinde onun da payı fazla… Neşe Hanım, çocuklarla görüntünün tarihinde hayret verici bir yolculuğa çıkıyor. Kitap, her ne dek çocuklar için yazılsa da, ebeveynlerin de ilgisini çekiyor. Görüntünün tarihi yetişkinlerin de ilgisini çekiyor. Şu Anda bizim de Neşe Bayan ile kısa, ama neşeli bir yolculuğumuz var. Şen okumalar… #evdeyimokuyorum Neşe Akın ile çocuklara özel kitabı Kamera Obskura’yı konuştuk
  - Neşe Hanım, merhaba! Bu hep ilk sorum: Neşe Akın kimdir? Kendi gözünden, kendini nasıl anlatır? Merhaba. Ben bir sinemacı, çevirmen ve yazarım; tek çocuklu bekar bir anneyim. Doğup büyüdüğüm İstanbul’da yaşıyorum. Gezmeyi, tüm sanat dallarını, mutfakta bir şeyler yapmayı, el işlerini severim. Kâğıda Dökmek, çizmek veya pişirmek; elime geçen her şeyle iyi kötü bir şeyler üretmeye uğraş harcarım. Ayrı bir şeyler üretebildiğimde mutlu olurum. yine de bir x kuşağı üyesi olarak arayışa devam ederim. Hayatım baştan başa beni en mutlu eden ve başkalarına dokunabileceğim bir uğraş bulma arayışım şayet hiç bitmeyecek. Şimdiye kadar yaptığım her şeyin (sinema, tercüme, yazın vs.) bugün yazdığım çocuk kitaplarının ortaya çıkmasını sağladığını ve bundan daha sonra da beni yeni maceralara sürükleyeceğini biliyorum. - Yazmaya nasıl başladınız? Ortaokuldaki kızlar grubumuzda birbirimize komik notlar, mektuplar yazardık. Tek amacımız dalga geçmekti ve gerçekte çok eğlenceli şeyler çıkıyordu. Daha ciddi anlamdaki birincil hikâye denemelerimi lise yıllarında ve derhal ardından güzel sanatlar sınavlarına hazırlanırken yaptım. Sinema okumak istiyordum ve o dönemde yazdıklarım filmini çekmeyi hayal ettiğim kısa hikâyelerdi. Sinema okumaya başladıktan sonradan senaryolar yazmaya devam ettim. - Yazma rutininiz nedir? İstikrarlı bir rutinim olduğunu söyleyemem. Lakin tercüme yaparken de yazarken de disiplinli çalışmayı seviyorum. Genellikle kendime bir bitirme tarihi belirleyip o zamana değin günde ne değin çalışmam gerektiğini hesaplarım ve mümkün olduğunca bu programa uymaya çalışırım. Tabii kurmaca bir şeyler yazarken bu defalarca muhtemel olmuyor. Hikâyenin seyrine tarafından tıkandığım zamanlar olabiliyor. Bunu aşmak için bir süredir “20 dakika” tekniğini uyguluyorum. Yazmaya oturduğumda, sonucun ne olacağına takılmadan 20 dakika sürekli yazma hedefi koyuyorum. Ara Sıra sahiden 20 dakika çalışıp bırakıyorum. Ara Sıra de 2 saat baştan başa benzer motivasyonla devam ediyorum. Bir proje üstünde çalıştığım dönemlerde bilgisayar başında oturduğum zamanlar dışarıda, öteki gündelik işlerimi hallederken de yazacağım şeyleri kafamda kurguluyorum. Neşe Akın ile çocuklara özel kitabı Kamera Obskura’yı konuştuk   - Son kitabınız Kamera Obskura ile tanıştık sizinle. Nedir bu Kamera Obskura? Kamera Obskura, Latince’de ‘karanlık oda’ demek. Bir kutunun yüzeylerinden birine açılan delikten giren ışınların kutunun dışındaki nesnenin görüntüsünü deliğin karşısındaki yüzeye yansıtmasıyla görüntünün aktarılmasını sağlayan bir buluş. Daha yaygın aşina adıyla, iğne deliği kamera. Resim ve sinema sanatlarının doğuşuna ilham veren kamera obskura için ilkel resim makinesi diyebiliriz. - Peki onu kâğıda dökmek nereden geldi aklınıza? Aslında çocuk ve sinema temalı diğer bir kitap projesi üstünde çalışıyordum. Kumdan Kale Yayınları ile birlikte planladığımız bir projeydi bu. O dönemde Kumdan Kale ekibi dağıtılmış etkinliklerde sanat atölyeleri yapmaya başlayacaktı. Benim de çocuklarla sinema atölyesi yapmamı öneri ettiler. Atölye fikri düşünürken birincil aklıma gelen, kartondan kamera obskura yerine getirmek ve çocuklara sinemanın doğuşunu anlatmaktı. Böylece atölyelere başladık. Çocukların fazla ilgisini çektiğini görür görmez atölye içeriğini genişleterek kamera obskuranın tarihteki yolculuğunu anlatan bir kitap üretme fikri çıktı ortaya. - Gerçekten bir bakıma çocuklar için bir tarih kitabı bu, değil mi? Evet, zaten kitabın daha alçak başlığı “Görüntünün tarihinde şaşılacak bir gezi”. Milattan önce 4. yüzyıldan itibaren insanoğlunun görüntü elde etme girişimleri başlıyor. Kitapta görüntüyü aktarma, kaydetme, yansıtma ve hareketli görünüm elde etme süreçleri ile görüntünün tarihini anlatmaya çalıştım. Bu süreçler resim makinesinin icadı, birincil fotoğrafın çekilmesi, sinema kamerasının icadı ve ilk film gösterimi gibi tarihteki pek çok ilki de içeriyor. Çocuklar kitabın sonundaki kronoloji bölümünde kamera obskuranın icadından sinemanın doğuşuna kadarki önemli gelişmeleri tarihsel sıralamayla görebilir. Neşe Akın ile çocuklara özel kitabı Kamera Obskura’yı konuştuk   - İlk fotoğraftan öncesini, ilk fotoğrafın çekiliş hikâyesini, sonrasını bir vakit tünelinde gibi anlatıyorsunuz… Şu Anda çocuklar resim sürüklemek için cep telefonlarını ya da dijital makineleri kullanıyor. Bizim çocukluğumuzda 35mm film ile çekim yapılan kompakt makineler vardı. Çektiğimiz fotoğrafları fotoğrafçıya götürüp bastırırdık. - Sizin ilk fotoğrafla tanışmanızın hikâyesi nedir? Teknik olarak fotoğrafı öğrendiğim ve karanlık odada kendi baskımı öncelikle yaptığım dönem, yeniden hoş sanatlara giriş sınavlarına hazırlandığım dönemdi. Kendime ikinci el bir Zenit resim makinesi almıştım. Onunla çekim yapmaya çıkıp saatlerce dolaşarak resim çektiğimi ve daha sonra da çektiğim filmleri banyo edip bastığımı hatırlıyorum. Fotoğraf kâğıdının üstünde görüntünün belirmesini izlemek fazla heyecanlı olurdu. - Siz birincil kamera obskuranızı ne zaman yapmıştınız? Bir gün bunu yazacağınızı düşündürmüş müydü? Hatırlayamadım açıkçası. İlk origami kamera obskuramı çocuklarla yapacağım atölye öncesinde hazırlık olarak yaptım. Atölyelerde çocuklarla birlikte yaptığımız kamera obskuralarımızla görüş elde etmeye çalışmak ve çocukların ilgisini bakmak eğlenceli oluyor. Kartondan kamera obskura yaparken ortaya böyle bir kitap çıkacağını hiç düşünmemiştim. Benim için umulmadık ve güzel bir netice oldu. Heyecanla ve şevkle yapılan her meslek güzel sonuçlar getiriyor. Kitabın sonunda çocukların kolay malzemelerle kamera obskura yapabilecekleri bir “kendin yap” bölümü var. Umarım çocuklar da kendi kamera obskuralarıyla hayal dünyalarında hoş yolculuklara çıkabilirler. Neşe Akın ile çocuklara özel kitabı Kamera Obskura’yı konuştuk   - Karantina günlerimizde teknolojinin nimetlerinden oldukça çok faydalanıyoruz hepimiz. Gösterme teknolojilerinin bundan sonraki geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Bakış teknolojileri pek fazla anlamda hayatımızı kolaylaştırıyor, renklendiriyor. Karantina günlerinde görüntülü telefon görüşmeleri doğruca sevdiklerimizle hasret giderebiliyoruz, cep telefonlarımız tamamen dünyada olup bitenleri takip edebiliyoruz. Görüş teknolojilerinin geleceğiyle ilgili düşüncelerimi kitaptan alıntılayarak paylaşmak istiyorum: “Olur Ya de yakın bir zamanda sürücüsüz otomobillerimizde yolculuk ediyor olacağız. O sırada akıllı gözlüğümüzü takıp film seyredebilir veya geçtiğimiz yerler hakkında derhal sesli ve görüntülü veri alabiliriz. Benzer anda arkadaşımıza telefon açılmak için olur ya de sadece parmaklarımızı kıpırdatmamız tatmin edici olacak.” - Peki gelelim şu şehvetli soruya: Niçin çocuk kitapları? Benim için kendiliğinden gelişen bir işlem oldu bu. Sinema sektöründe çalışmayı bıraktıktan sonra kitap çevirileri yapmaya başladım. Ağırlıklı olarak çocuk serileri elde etmek üzere 80’in üstünde kitap çevirdim. Çocuk kitapları çevirmek çocuk edebiyatını daha yakından tanımamı sağladı. Bilhassa çocuk kitapları yazmak gibi bir hedefim yoktu fiilen. Lakin yazmayı seviyordum ve çeviri yaptığım yayınevlerinde birlikte çalıştığım editör ve yayıncılar yazmam için beni teşvik ediyordu. Bu yeteneğimi sinema alanındaki veri ve deneyimlerimle birleştirme ve çocuklar için öbür içerikler üretmek beni motive etti. Kumdan Kale Yayınları’nın çeviri içerik üretmek yerine kaliteli lokal içerik üretme çabasıyla beni bu alanda teşvik etmesinin de çok kayda değer bir katkısı oldu. Bu anlamda birlikte çalışmaya ve yeni projeler üretmeye devam ediyoruz. Natürel bu konuda oğlumun katkısını da eklemeliyim. Onun doğruca son üç yıldır en sık okuduğum tür çocuk kitapları oldu. Kitapların çocuklar için önemini ve değerini daha iyi anlamamı sağladı. Bu Nedenle çocuk edebiyatına daha empatik, daha bilinçli bir gözle bakmaya başladım. Çocuk görünüm açısını daha derinden bilmek ve inanılmaz hayal güçlerine tanık olmak benim için fazla geliştirici ve ilham verici. - Biyografinizde en fazla çocuk kitaplarını çevirmeyi sevdiğiniz de yazıyor… Evet, bu sorunun cevabını bir önceki soruda kısmen vermiş oldum. Otomotivden medikale, belgesel çevirilerinden edebi metinlere kadar çok farklı alanlarda çeviriler yaptım. Bunlar aralarında en keyif alarak yaptığım işler çocuk kitapları oldu. Mesela Caretta Çocuk Yayınları’ndan çıkan Zac Power ve Gölgekapan serilerinin çevirilerini yaparken bir sonraki kitabın gelmesini heyecanla beklerdim. Bir seriyi sayesinde çevirmeyi ve yazarın tarzına vefalı kalabilmek için kafa yormayı seviyorum. - Kitap çocuklar için olsa da, yetişkinlerin de ilgisini çekiyordur diye düşünüyorum. Yazarken bunu kurgulamış mıydınız? Bu yorumu böylece fazla kişiden duydum. Kitabı, çocukları için bölge ebeveynlerden bazıları kendilerinin de merakla okuduklarını paylaştı. Yazma sürecinde bunu hedeflememiştim fiilen; fakat imlâ ve görsel tasarım süreci tamamlandıktan daha sonra yetişkinlerin de zevkle okuyabileceğini düşündüm. Kamera obskurayı tarihsel süreç içinde her detayıyla ele alınca epeyce yoğun bir data kitabı çıktı ortaya. Yetişkinlerin ilgisini çekmesini sağlayan şey de bu sanırım. Neşe Akın ile çocuklara özel kitabı Kamera Obskura’yı konuştuk   - aynı zamanda sinema atölyeleri yapıp, kitap atölyelerinizde de kamera obskurayı konuşuyorsunuz. Bu süreci saymazsak atölyeleriniz devam ediyor muydu? 2020 başında kitabevlerinde yaptığımız atölyelerimize ara verdik. Atölyelere okullarda sürdürmek üzere çalışmalarımız devam ediyordu. giderken 9 yaş için yeniden sinema temalı bir hikâye kitabı yazdım. Kitabın çizimleri yapılmak üzereydi ve Nisan ayında baskıya girmesi planlanıyordu. Maalesef salgın başlayınca atölyeleri ve yeni kitabı bir süreliğine askıya olmak zorunda kaldık. - Karantina sürecini nasıl geçiriyorsunuz? Üretkenliğiniz açısından özellikle nasıl geçiyor? Kitap yazıyor musunuz? 3,5 yaşında bir oğlum var. Okullar tatil olunca Adapazarı’ndaki köy evimize geldik. Burası babamın çocukluğunun geçtiği ve benim de çocukluğumda bütün yazlarımı geçirdiğim konut. Şu Anda karantina günlerini oğlumla birlikte burada geçiriyoruz. Bu şiddet dönemi doğanın içinde geçmek bizim için büyük talih. yine de hayatımızdaki bu ani değişikliğin yarattığı kaygıyı biz de herkes gibi hissediyoruz. Günlerimiz çoğunlukla yemek yemek, temizlik, oyun ve konut işleri ile geçiyor. Temel ihtiyaçları yerine getirmek için birlikte mücadele harcıyoruz. Bu yoğun tempoda yazmaya o kadar fırsat kalmıyor; lakin bu ortamda edinmek, köy hayatını tecrübe etmek çok besleyici ve ilham verici. Şehrin kaosundan uzakta almak insanın özüne dönmesini sağlıyor. Salgın sebebiyle hayatlarımızın değiştiği, alışkanlıklarımızı, hırslarımızı sorguladığımız bu dönemde dünyamızda dengeler değişecek gibi görünüyor. Bu süreçten ders alıp ihtiyatlı olabilmeyi ve defalarca birlikte bu şiddet günleri sağlıkla atlatabilmeyi diliyorum… Damla Karakuş: Teşekkürler. Neşe Akın: Teşekkürler. Neşe Akın ile çocuklara özel kitabı Kamera Obskura’yı konuştuk Kamera Obskura Neşe Akın Kumdan Kale S.: 32 Kitabı satın almak için tıklayınız: kitapyurdu * Damla Karakuş email protected Instagram: biyografivekitap Bu haber sizlere www.haber32.com.tr farkıyla sunulmuştur