Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Yolcu’yu anlatıyor Sosyal uzaklık röportajlarımda bugünkü konuğum, Rıdvan Aklan! Rıdvan Bey, gördüğü bir rüyanın etkisiyle yazmış ‘Fransız Kadın Yolcu’yu. Kitabın kapağına baktığınızda anlıyorsunuz, bu roman sizi fazla ağlatacak, çok şey düşündürüp hissettirecek… Rıdvan Bey, yazarlık konusunda oldukça özenli düşüncelere sahip. Yazmaya nasıl karar verdi, nelere uyarı ediyor, hepsini konuştuk. Röportajın sonunda ‘Fransız Kadın Yolcu’ okurunu üzecek bir haberimiz de var. Sanırım ben de onlardan biriyim… A bir de bu neşeli, dostça röportajın fonu sözde soft müzikler istiyor. Şen okumalar… #evdeyimokuyorum Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Yolcu’yu anlatıyor   - Rıdvan Bey, bu defalarca birincil sorum: Kendi gözünden Rıdvan Aklan kimdir? Ulaşılanın dışarıda kalemi ve duygularıyla kendini nasıl anlatır? Dağıtılmış yaşam tecrübelerini çocukluğundan itibaren yaşamış ve yaşadıkları üzerine kendine minik molalarda düşünme alanları yaratıcı, hayatı ve insanları gözlemlemek zorunda kaldığı için          (küçük yaşlardan itibaren ticari hayatın içinde ve bu sebeple insanlarla fazlasıyla iç içe bulunmak)  bunu duygu ve düşüncelerinde içeriye doğru yaşamaya aralıksız bir beşerdir. - Yazmaya nasıl başlamıştınız? Bir hikâyesi var mı? Her şey ilkokulu terk edememekle başladı diyebilirim : ) İlkokulda öğretmenim her karne döneminde kendi elleriyle karnemin ortasına büyükçe bir yıldız koyar ve onu boyardı. Bunun anlamı sınıfın en gayretli çocuklarından biri olduğumu bana hissettirmekti. Ancak fazla disiplinli olması ve benim özgür ruhumun hiçbir vakit süreli ve sınırlı dört duvar aralarında olmayı kabullenememesi nedeniyle hem öğretmenimle yıldızım barışmaz keza de okula gitmeyi hiç istemezdim. Bu sebeple kendi vereceğim bir karar olsa, kuşkusuz okulu bırakırdım. Maalesef bu da sonraki yıllarda ders çalışmama gibi ilgisizliği yanına getirdi. Ortaokulda birincil edebiyat yazılısında kompozisyon yazmanın yazılıya puan katkısı yüksek olmasından nedeniyle tembelliğimin açığını kapatmak için özenerek yazdığım kompozisyonun başarıya ulaşmasıyla yazma kabiliyetimi keşfetmiş oldum ve sonrasındaki kompozisyonlarda bir gün kitap kâğıda dökmek üzere kendimle sözleştim. - Yazma rutininiz nedir? Her an yeniden, içerisinde bulunduğum bir şart veya gördüğüm bir olaydan esinlenerek notlar alabiliyorum. Yazmış olmak için değil de, yazmam gerektiği için yazmam gerektiğini hissedince kitabıma başlıyorum. Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Yolcu’yu anlatıyor   - ‘Fransız Kadın Yolcu’ romanınızla yollarımız kesişti. Romanı konuşacağız; lakin öncesinde pandemi sürecinin sizin için nasıl geçtiğini sormak istiyorum… Pandemi sürecini eğitimci kişiliğimin yüklediği sorumluluklar sebebiyle sözde inziva güya koşturmaca içerisinde geçiriyorum. Fırsat buldukça da üçüncü kitabımla ilgili notlar almaya devam ediyorum. - Bu süreç yazarlığınızı nasıl etkiledi? Besledi mi? Doğrusu bu konuda her lahza bir acayiplikle karşılaşmaya devam ediyorum. Artık bu saatten daha sonra eskisi gibi olmaz diye düşündüğümüz birçok şey eskisinden de daha fazlası olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor. Bu da manzara açımı daha da çeşitlendiriyor. Umuyorum yeni kitabıma katkısı olacaktır. Yeni kitaba uzun vakit önce notlar alarak başlamıştım, bu pandemi sürecinde birkaç defa son vermek için yazmayı düşünsem de sürecin de etkisiyle notlarımı zenginleştirme kararı alarak bitirme kısmını ileri bir tarihe bıraktım. - Gelelim romana… Size bu romanı yazdıran neydi? Bir rüyaydı bana romanı yazdıran : ) - Ne güzel… Peki karakterlerinizle nasıl buluştunuz? Onları nasıl seçtiniz? İnsan bazen fazla kompleks bir inşa gibi görünse de anlaşılması en kolay canlı olabiliyor. Karakterlerimi mutlaka böyle birini tanıyorum diyebileceğimiz kişilerden seçmeye çalıştım. Bilhassa Sabri Bey Amcayı tanıdığını söyleyen çoğu okur ile yüz yüze gelmek benim için sürpriz olmadı. Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Yolcu’yu anlatıyor (Oyuncu Şemsi İnkaya ile)   - Aziz ve Sabri Bey arasında geçen sohbetler üzerinden yaşanıyor roman. Peki Aziz ve Sabri Bey, nasıl karakterler? Anlatır mısınız? Aziz, sorguladıklarıyla kendi doğrularını kendine yol yapan bir şahsiyet iken, Sabri, eksikliklerini tamamlamaya çalışan sözde yaşamı boyunca gereksinim sahibi olmuş bir kişilik. Sabri, yılların tecrübesiyle ve aslında kendisine çizilen yollarda harmanlamış kendisi. Aziz ise, henüz ömrünün baharında, yaşadıkları ve gözlemleriyle harmanlamış kendisini. Kısacası biri kendisine yol çizmiş, diğeri birilerinin kendisine yol çizmesini beklemiş iki kişilik. Nihayetinde de birbirini tamamlamış iki yarım hayat. - Ihtiyar bir adam ve bir genç hırsız, ilginç bir randevulaşma. Peki onları arkadaş kılan o şey neydi? Yazarken size neler hissettirdi, düşündürdü? Onları arkadaş kılan şey, ikisinin de özündeki iyiliğin yanı sıra, ikisinin derinliklerinde hissettikleri kimsesizlik hissiydi. Yazarken hayatımda olan hakiki yetim ve öksüz insanların şayet de kendilerinin bile farkında olmadıkları kişilikleri Aziz ve Sabri aracılığıyla dışa vurmuş olduğumu düşünüyorum. Bu da fiilen kalbi olan herkesin empati yapabildiği dolayısıyla aynı acılara ortak olduğunu hissettirdi bana. - bu arada roman iyice kurgu diyebilir miyiz? veya hakiki bir hikâye mi? Şöyle ki; Sabri karakterinin yetim kaldığı bölüm gerçekten birebir tanıdığım bir çocuğun başına gelmiş bir olay. Babası tüfeğini temizlerken yanlışlıkla kendisini vurmuş. Bu koşul aleyhinde en ince ayrıntısına kadar şoka giren ve bununla birlikte zaten konuşamayan annesinin durum aydınlatılıncaya kadar emniyete götürüldüğünü, dolayısıyla bir başına kalan çocuğun memleketten akrabaları gelinceye değin çocuk esirgeme kurumuna götürüldüğünü öğrenmiştik. Bunun gibi bir takım gerçek yaşanmışlıkları bilhassa Sabri Bey’de biriktirmek açık havada geri kalanlar kurgu diyebiliriz. Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Yolcu’yu anlatıyor   - Sabri Bey’den şöyle bir uyarlamak istiyorum: “Eğer bugün de kimse gözlerime bakıp gülümsemezse köprüden bırakıvereceğim denizin derinliklerine kendimi.” Bu romanı yazarken en fazla yalnızlık duygusunu hissettiğinizi düşündüm. Sizce insan, bu yalnızlık noktasına nasıl geliyor? Doğrusu o söz, intihar eden bir adamın evinde yapılan arama sonucunda bulunan bir mektuptan seçme parça. İnternette böyle bir yazı ile karşılaştığımda inanamamış, hem intihar eden birey adına çok üzülmüş keza de İnsanlığın bu denli yalnızlaşabileceğini kabullenememiştim. Bu sebeple de bu tepkimi Aziz aracılığıyla İhtiyara iletmeyi seçtim. Belki de tüm intihar etmek isteyenlere iletmek çabasıyla. Gözlerine bakmadığınız kimselerin, size gülümsediklerini göremezsiniz zaten. Birinin gözlerine görmek istiyorsanız da, en başta sizin kendi gönül gözünüz açık olmalıdır diye düşünüyorum. - Ne dek dürüst dediniz… Peki, Sabri Bey’in hayatında iki özel bayan var: Biri Emine, diğeri de kitaba adını veren Abella! İki bayan karakterin müşterek özelliği nedir? İki kadının iki taraflı özelliğinden ziyade, Sabri Bey Amcanın iki kadından beklentisi aynı ortak paydada birleşiyor gibi. Şefkat, hatta bu konuda Emine fazlasıyla şefkatli davranınca bir nevi eşten ziyade annesi konumuna düşürüyor kendisini. - Abella romanda anlatılıyor, evet; lakin hayatla ilgili pek çıkarımlar da yaptırıyor ki roman, Abella’dan uzaklaşıp geri döndüğünüzü hissediyorsunuz. Bu tam olarak yazarken planladığınız şey miydi? İtiraf etmem gerekiyor ki Abella ile ilgili bazı kısımları sonradan içeri almamak zorundaymışım gibi hissedip çıkardım. Hayatla ilgili fazlasıyla çıkarımı fark ettiğim an, bu çıkarımları iki bayan, bir adam hikâyesinden uzaklaştırmam gerektiğini düşündüm.    Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Yolcu’yu anlatıyor   - Siz de genç bir yazarsınız. Sabri Bey’in bilge yanı için ilhamınızı aldığınız özel biri var mı? ya da yazım sürecinde okuyup etkilendiğiniz kitaplar? Uzun bir süre çocukluk hayalim olan yazarlığa başlamamamın yegâne sebebi, benim yazmak istediklerime tercüman olduğunu düşündüğüm iki yazar ile tanışmamdı diyebilirim. Şeyh Şadi Şirazi’nin ‘Bostan ve Gülistan’ eseri ile Halil Cibran’ın eserlerini okuduktan sonra zaten benim düşüncelerime çevirmen olmuş bu kıymetli yazarları önermeyi kendi yazacaklarıma tercih ettim. Ve maalesef uzunca bir süre bu iki değerli yazarın çoğu kimse göre isimlerinin bile duyulmadığı gerçeği ile yüzleşince, ilk kitabıma ilham olan aplikasyonla konuşma fikri ile birlikte, belki de günümüz insanının dilini yakalamalıyım diyerek çocukluk hayalimi gerçekleştirme kararı aldım. - Peki söz konusu yazmak olduğunda en uyarı ettiğiniz nokta neydi? Yeni bir laf bildirmek gerekli şiarıyla, bilhassa yazdığım dönemlerde kitap okumaktan ve etkilenmekten kaçınıyorum.  Birbirinin kopyası çoğu yazan zaten fazlasıyla mevcut. Hatta bazıları alenen kopyaladıkları sözler üstüne yazılar yazıp ilanlarını bile başkalarının sözleriyle yapıyorlar. Kendi adıma yaşam felsefemin de bir parçası olan bir iş yapıyorsan birincil yapanlar gibi ol düşüncesiyle olabildiğince özgün olmaya çalıştığım için bu konuya özellikle uyarı etmeye çalışıyorum. - “Herkesin hayatından sessizce çekip dışarı giden biri olmuştur.” diyorsunuz arka kapakta. Bu söz romanın özeti gibi geldi birincil okuduğumda, sonra daha derin olduğunu düşündüm. Sizin düşüncenizi merak ediyorum... Derin kısmından ziyade, tanımadığınız bir şehirde tanımadığınız bir sokakta karşılaştığınızın farkında zeka olmadığınız millet üzerinde bıraktığınız bir hayranlık veya onların sizin üzerinizde bıraktığı hayranlıktan habersiz ayrılan yollar gibi düşünebiliriz. - Fransız Kadın Yolcu ile ilgili genel olarak ‘Bu kitap böyle bitmemeliydi.’ yorumları okudum. Kitabın sonu yazarken size neler hissettirdi? Yazan değil de okuyan olsaydınız ne düşünürdünüz? Doğrusu yazarken kendim bile duygulandım, kalem elimde öylece kaldım, çünkü daha en başında kafamda belliydi sonu. Sonradan neden her şey mutlu sonla sona ermek zorunda ama diye düşünüp bilhassa yaşadığımız coğrafyadaki gerçek sonlarla daha ahenkli olacağı için bu şekilde bitirdim. Bu sebeple kitabın devamı gelecek gibi hisseden ve isteyen okurlarıma da üzülerek belirlemek isterim ama bu roman burada bitti. Damla Karakuş: Teşekkür Ederim. Rıdvan Aklan: Teşekkürler. Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Yolcu’yu anlatıyor Fransız Bayan Yolcu Rıdvan Aklan Mona Kitap S.: 164 Kitabı satın edinmek için tıklayınız: kitapyurdu * Damla Karakuş email protected Instagram: biyografivekitap Rıdvan Aklan, son romanı Fransız Kadın Gezgin’yu anlatıyor Bu haber sizlere www.haber32.com.tr farkıyla sunulmuştur