Kaç yıl yaşarsak yaşayalım, ömrümüz kısacık. Çağdaş dünyada daima bir koşturmacanın içinde kısacık ömrümüzden zamanlar çalıyoruz. Bir gün 24 saat ve biz benzeri her zaman koşuyoruz. Bu koşuşturmacada kitap okumaya zamanımızın olmamasından yakınırken buluyoruz ara sıra kendimizi. Peki ne değin uyumlu yaşıyoruz? Bir disiplin içinde ilerlesek her şey diğer olmaz mıydı? İnsan vücudu ne yaparsa defalarca onu yapmaya devam etmeyi pek seviyor. İki gün hiçbir şey yapmadan durduğumuzda üçüncü gün oturduğumuz yerden kalmak zulüm gibi geliyor. Bilhassa pandemi sürecinde bu şart üzerimize başlıca yapışıp kaldı. Yani demek oysa fazla koşturduğumuzda da, oturduğumuzda da ara sıra bazı şeyleri gerçekleştirmek için zaman bulamıyoruz. Öyleyse bu bizim algımızla ve düzenimizle ilgili. Dün iyi okumanın nasıl yapılması gerektiği üzerine yazınca bugün de konuya bir başka açıdan devam etmek istedim. Yaşam kısa, okumak istediğim çok kitap, izlemek istediğim fazla film var. Sizde de öyle mi? Öyleyse bu konuda harekete geçmeli. Peki siz yılda kaç kitap okuyorsunuz?
Sizinle yılda 100 kitap okumanın sırrını paylaşıyorum #1 ‘Çikolata parçacıklı kurabiye ve turp deneyi’ni psikolog Roy Baumeister ve arkadaşları 1998’de gerçekleştirdi. Bu meşhur deneyde üç gruba ayrılmış denekler gözlendi. 3 saat her tarafında bir şey yiyemeyeceklerdi. İlk gruba parçacıklı kurabiye ve turp verildi. İsterlerse sadece turpları yiyebileceklerdi. İkinci gruba da kurabiye ve turp verildi. Oysa onlar serbest bırakıldı, istediklerini yiyebildiler. Üçüncü gruba ise hiçbir şey verilmedi. Bunların yanına üç grubun da görevi çözülmesi imkansız bir problemi çözmesi gerekiyordu. Deneklerin ne kadar dayanabileceğini gözlemleyen bu deneyde birincil pes eden birinci grup oldu. Kurabiye akıllarını böylece meşgul ediyordu ama, dayanamamışlardı… Kitap okumayı da işte buna benzetebiliriz. Okumak istiyoruz, evet; ama çevremizde bizi caydıran, aklımızı çelen fazla kurabiye var. Haliyle fazla kolay pes ediyoruz. Aramak ki önce bu uyaranları ortadan kaldırıyoruz. Çevremizi ona tarafından düzenliyoruz ve her şeye belirli bir vakit ayırıyoruz. Sizinle yılda 100 kitap okumanın sırrını paylaşıyorum #2 Hayatımızda bir harmoni oluşturmaya karar vermişken bin küsur sayfalık bir kitap bizi zorlayacaktır. Okunması daha kolay, sayfası daha eksik kitaplardan başlamalıyız. Bir liste yapabilir, konusuna ve sayfa sayısına kadar kitapları gruplayabiliriz. Bir Takım türleri anlamak diğerlerine göre daha zor olacaktır. Özellikle bu dönemde dürüst bir açılış olmaz. bununla beraber okunmaya değer, bizim için dürüst kitapları da seçmeliyiz. İlk 10 dakikada bizi içine çekmeyen kitap, muhtemelen aradığımız kitap değildir. ya da bu kitap için daha zamana ihtiyacımız vardır. Onun için bir kitaba başlamadan önce size yerinde olup olmadığına karar verin. Mesela kitaplarınızı 1-5 arasında oylayabilirsiniz. Sizin için 5’in altına düşmüş bir kitabı okumayın. Bundan birkaç yıl öncesine dek kitaplara emek gözüyle baktığımdan elime aldığım bir kitabı yarım bırakmayı yazarına adaletsizlik görürdüm. Ancak yanıldığımı kabul ediyorum. Vakit fazla daha kıymetli bir kavram. Onun için bir kitap elinizde çoğalıyor, sizi okumaktan soğutuyorsa o kitabı hemencecik bırakın. Ayrıca kütüphanenizde nesil zenginliğine de açık olun. Daima aynı tür kitapları okumak, ufkumuzda kısıtlı bir değişim sunacaktır. Bunun için bize en yakın sahafı, egemen kitapçıyı ziyaret edebilir, değerli öneriler alabiliriz. Hiç iyi bir polisiye okumadan, polisiye sevmediğimize karar veremeyiz. Diğer Taraftan kitaplar üzerine sohbet de en düşük okumak dek lezzetli gelecektir… Sizinle yılda 100 kitap okumanın sırrını paylaşıyorum #3 Zamanı içten uygulamak çok kayda değer. Kitap okurken vakit sınırı koyabiliriz. Şöyle düşünelim, elimize aldığımız bir kitabı sıradan bir iki ayda okuyoruz. Ancak bu hep bir kopuş getiriyor. Olaydan, bilgiden bir kopuş. Örneğin, 200 sayfalık bir kitapla başlıyoruz. Içten kitap olduğuna karar verdik. Öyleyse bu kitabı okumak için kendimize 3 veya 4 saat verelim. Oysa bu süre diliminde diğer hiçbir uyaranımız olmayacak. Bunu özellikle araştırma kitapları üstünde deneyebiliriz. Şayet kitabın tamamı bitmez; fakat büyük bir bölümünü anlayarak bitirmiş oluruz. Uyaranları etrafınızdan eksilttiniz. Bunun yanına eğer dikkati ivedi dağılan biriyseniz, okurken bir başka araştırmanın peşine de düşmemekte menfaat var. Mesela anlamını bilmediğiniz bir kelimeyi şu anda tahlil etmek yerine, not alıp daha sonra bakabilirsiniz. Bu süre sınırlaması ve hatta dürüst kitap seçimi konuları içine dahil edilebilecek bir diğer şey de okuma hızı. Biliyorsunuz oysa süratli okuma teknikleri epeyce popüler. Bu teknikleri öğrenmek için yine bu konuda yazılı kitapları okuyabilir veya bir kursa gidebilirsiniz. Minik bir teklif vermem icabında okurken mutlaka renkli kalemler kullanıyorum ve iç sesimi dağıtan renk baştan sona gözlerimle kelimeleri daha basit ve çabuk peşine düşüp takip ediyorum. Bir diğer önemli konu da, özellikle araştırma yapıyorsanız her kitabı bir uçtan bir uca okuyamazsınız. İşinize yaramayacak kısımları okumanız gerekmiyor. Tabii oysa okuyup başka bilgiler de öğrenebiliriz. Oysa dikkatimizi dağıtıp süreci uzatacağımızı da bilmemiz gerekiyor. Şunu da kabul etmek gerek. Kitap gerçekten atamak istediğini size ortalama 20 ila 50 sayfada verebilir. Oysa bu dek yazılırsa basılamaz. Öyleyse 5 dakika kitabı gözden geçirebilir, içindekiler bölümünden işinize yarayacak konu başlıklarını işaretleyebilir ve kitabın sayfalarına ve alacağınız notlara tarafından sıradan 30 dakika ile 2 saat arasında kitabı okuyabilirsiniz. Bütün bunlar kitap okumayı eğlenceli olmaktan çıkaracak gibi görünse de zamanla alışkanlığımıza dönüştüğünde her şey kendiliğinden olacak. Göreceksiniz. Ve o zaman romanları bile daha akıcı ve anlayarak okuyacak, daha fazla hissedeceksiniz. Sizinle yılda 100 kitap okumanın sırrını paylaşıyorum #4 Kitap okumak için illa evde olmanıza, bir kafede bir yandan kahve yudumlamanıza, çimlerde uzanmanıza vs gerek değil. Kitap yeniden okunur. Sadece yolda okumak üzere çantamda taşıdığım kitabım var. Tüm gün dışarıdayken otobüste, vapurda, metrobüste, metroda nafile geçen o kadar vakit var ama! Özellikle büyükşehirde yaşıyorsanız, trafikli yollarda bir haftada bir kitap son vermek mümkün. Böylece kendimizi kitaplara adayıp daha çok düşünen, anlayan, konuşmasında bile okuduğu kitaplar hissedilen insanlara dönüşeceğiz. Fantastik bir seyahat ve kendine varış değil mi? * Damla Karakuş [email protected] Instagram: biyografivekitap Bu haber sizlere www.haber32.com.tr farkıyla sunulmuştur