GÖLCÜK KEŞFİ

Gölcük, gölcük olalı böyle keşif olmadı. Üç kafadar, bir Pazar günü, gölcüğün keşfedilmemiş bakirliğini ortaya çıkarmak için koyulduk yola. Doğa ve insan sevgisi, bu üç kafadarın ortak olduğu ana tema.  Bu tema çerçevesinde ayrı pencerelerden bakan üç ayrı göz.

Üçümüzde birbiri ile bağlantısı olmayan üç ayrı meslek mensubu. Öğretmen, Röntgen Teknisyeni ve Mali Müşavir. Hiç birimiz diğerimizin mesleğini anlamayız. Üçümüzün de farklı yaş ve farklı fiziğe sahibiz. Üçümüzün de duygu yoğunluğu diğerinden farklı. Daha sayabileceğim bir çok farklı yönlere sahibiz. Gelelim ortak yanlarımıza. Ortak yanlara gelince, o kadar az ortak yanımız var ki şaşırdım. Ancak o az ortak yana ve çok fazla farklılara rağmen, birbirini anlayan, dinleyen ve fikir yürüten üç kafadar diyebiliyorum. En önemli ortak yanımız, doğa ve insan sevgisi paydasında birleşiyoruz. İşte bu payda da birleşiyor olmamız yetip de artıyor bize.

Katılmasak da düşüncelere, hesapsız, kitapsızca ortaya koyup yoğurabiliyoruz. Yoğuruyor, pişiriyor ve  birbirimizin görüşüne ikram edebiliyoruz.

Gölcüğün, sarı ve yeşille dans ettiği, rüzgarın tenimizi yaladığı ve gölün üzerinde göz kırpan yıldızlar, yılka atlarının ayak izleri, Yusufçukların kanat sesleri, bir gün önceden yağan yağmurun  tozların üstüne çöküşü gibi bizde gölcüğün üstüne çöktük.

Keşfettik, tozunu,  toprağını,  çamurunu, otunu, yaprağını, kuşunu, böceğini her zerresini keşfettik. Ahmet Yetkin’in nevi şahsına münhasır  duygu yoğunluğunu, Adnan Tasar’ın yılların birikimi ortaya koyduk evirdik, çevirdik, yoğurduk ve ortaya koyup servis ettik.  Doğanın güzelliğini yanına meze yaptık ve unutulmayacak güzel bir gün geçirdik.

Kafalarımızı bir güzel rektefiye ettik. Ve dönüş zamanı geldi çattı. Yüreğimizin derinliklerinden gelen en iyi dileklerimizi bir birimize ikram ettikten sonra ayrıldık.

Sağlıcakla kalın.