''Balyoz Planı'' davasının tutuklu sanığı emekli Albay Dursun Çiçek'in reddi hakim talebi, mahkeme heyeti tarafından oy birliğiyle reddedildi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Tuğgeneral Baloğlu, hakkındaki tüm iddiaların hukuken hiçbir değeri olmayan asılsız, ''sahte'' dijital komplo ürünü bilgisayar kayıtlarına dayandırıldığını iddia etti.

Baloğlu, kendisinin böyle bir dijital veri hazırlamadığını, kaynağı ve gerçekliği belli olmayan böyle bir dijital veri ile kendisinin ilişkilendirilmesinin mümkün olamayacağını savundu.

''ORAJ Hava Harekat Planı'' adını ve 1'inci Ordu Komutanlığında yapılan semineri ilk kez basından duyduğunu iddia eden Baloğlu, söz konusu seminere katılmadığını, katılanları da tanımadığını belirterek, hiyerarşik olarak da bir bağının olmadığını anlattı.

Baloğlu, 1. Ordu Komutanlığı'ndaki seminere ait ses kayıtlarında emekli Orgeneral Ergün Saygun'un pilotlara asayiş görevi verilmemesi yönündeki sözlerini hatırlatarak, ''Mahkeme nasıl olur da bunu tam tersi olarak algılar-'' diye sordu.

İddianamede hazırladığı söylenen ''Ek-m lahika-1'' isimli belgeye de değinen Baloğlu şöyle devam etti:

''Yüzlerce personel isminin bulunduğu dijital veride yer alan 'Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevlendirilecek Personel' bölümünde ben dahil Hava Harp Akademisi ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı birliklerde görevli hiçbir havacı subaya görev verilmediği görülmektedir.

Eğer ben gerçekten 20 Şubat 2003'de görevlendirilmiş olsaydım; ismim daha sonraki bir tarih olan 4 Mart 2003'de hazırlanan Ek-m lahika-1 isimli yüzlerce personel isminin bulunduğu 'Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevlendirilecek Personel' bölümünde yer alırdı. Bu tutarsızlık dijital verilerin sahteliğini açıkça ortaya koymaktadır.''



-İDO'dan sorumlu personel iddiası



İddianamede, sıkıyönetim zamanında kendisinin İstanbul Deniz Otobüsleri'nden (İDO) sorumlu personel olarak gösterildiğini ifade eden Tuğgeneral Baloğlu, ''Ben Türkiye'nin en önemli iki hava üssünden birinde görevli hava subayı iken İDO'dan sorumlu personel olmam ne kadar mantıklı- Tüm bu faaliyetlerden sorumlu kilit bir personel, F-16 savaş pilotu ve kurmay bir subay olarak, bu ülkede denizci bir subay yokmuş gibi, merkezi İstanbul'da olan ve denizde faaliyet gösteren bir kamu kuruluşuna havacı bir personel olarak niçin ve nasıl görevlendirilebilirim-'' dedi.

Hazırlanan bir belgede kendi rütbesinin yanlış yazıldığını kaydeden Tuğgeneral Baloğlu, söz konusu belgede yazıldığı gibi yarbay değil binbaşı olduğunu ifade etti.

Baloğlu, kendisinin hazırladığı iddia edilen söz konusu belgenin son kayıt tarihini de anlatarak savunmasını şöyle sürdürdü:

''Bu sahte dijital word belgesini benim oluşturamayacağıma ilişkin ve hiçbir kimsenin inkar edemeyeceği bir delil daha sunacağım. Ben bu dijital verinin oluşturulduğu tarih ve saatte Genelkurmay Başkanlığı'nın onayı ile 3-6 Şubat 2003 tarihleri arasında, Polonya'da icra edilen Silahlı Kuvvetler Akademisi 78.Dönem Yurt dışı Tetkik Gezisine katıldım.

Bu dijital verinin komplocu bir merkez tarafından tanzim edildiği 6 Şubat 2003 tarihinde Varşova'daydım. Bu geziye benimle birlikte katılan, gezinin her safhasını program gereği birlikte geçirdiğim 39 subay şahittir. Benim hazırladığım iddia edilen belgenin tarihi 6 Şubat 2003 saat 10.16 olarak gözükmektedir. Ancak benim Varşova'dan 13.10'da ayrıldığım havalimanı ve görev kağıtlarımda yazmaktadır. Bu belgeler neticesine üzerime atılan suçlamalar çökmüştür. Tahliyemi talep ediyorum.''

Tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek, reddi hakim talebine ilişkin dilekçesini mahkemeye sundu. Dilekçede Çiçek, ''Şahsıma yönelik iftira içeren dijital bir veride adım geçtiği için tutuklu yargılanıyorum. 13 aylık süreçte 30'dan fazla dilekçe ve itirazlarıma karşı hiçbir işlem yapılmadı. Tutukluğumun devamına ilişkin gerekçeler yazılı olarak belirtmemiştir. Bu nedenle Mahkeme Başkanı Ömer Diken ve üye hakim Murat Üründü hakkında reddi hakim talebinde bulunuyorum'' ifadelerine yer verdi.

Talebi karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık Çiçek'in reddi hakim talebini oy birliğiyle reddetti.

Mahkeme heyeti, sanıkların savunmalarına ara vererek, duruşmayı 16 Ocak Pazartesi gününe erteledi.