AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hiç kusura bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu. Yargının, Hükümetin emrine filan girdiği yok; tam tersine yargı, sizin militanlarınızdan, sizin militan tavrınızdan, sizin militan zihniyetinizden arınıyor, temizleniyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. ''Bugün üzerinde özellikle durmak istediğim konu, işte bu zihniyetin eseri olan ve bu ülkeye çok büyük facialar yaşatan hukuk sistemi konusudur'' diyen Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, son aylarda yoğun bir şekilde yargıya, yargı mensuplarına, yargı çalışanlarına yönelik çok ağır iddialarda, hakarete varan ağır ithamlarda bulunduğunu söyledi.



-''Bunlar sirk cambazı''-



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:

''Silivri'deki mahkemeye 'tiyatro' diyen, hakim ve savcılara ağır hakaretler sarf eden CHP Genel Başkanı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, Yargıtay'a, Danıştay'a ateş püskürüyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar, CHP, yargı kararlarının ardından, 'şeriatın kestiği parmak acımaz' diyordu ve bize parmak sallıyordu. Hatta AK Parti'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'nde gündem oluşunca 'Ankara'da yargıçlar varmış' diyordu. Bugün her yargı kararına, her yargı tasarrufuna karşı çıkıyorlar. Neden- Nedeni çok açık. Zira bu ülkede, 12 Eylül 2010'da, millet idareye, millet yargıya el koymuştur. Fark budur. Eğer 15 gün gece gündüz Parlamentoda çalıştıysak, benim milletim de yüzde 58'le 'evet' dediyse burada bir gerçek var ama bunlar egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu da hazmedemiyorlar. Hani Atatürkçüydünüz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ifadesi Gazi Mustafa Kemal'in değil mi- Atatürk'ün değil mi- Niye saygı duymuyorsunuz- Gece başka gündüz başka. Bunlar sirk cambazı, sirk cambazı.

12 Eylül 2010'da biz bir tarafta CHP, MHP, BDP bir tarafta. Öyle çıkmadık mı meydanlara, ne oldu. Yüzde 58, bu maddeye 'evet' dedi. Bunlar da 'hayır' için koşturdu. Netice ortada. 12 Eylül 2010'da, hiç abartmadan söylüyorum, 150 yıllık çürümüş, köhnemiş bir zihniyet, tarihi nitelikte bir kırılma yaşamıştır. Yargı, birilerinin kontrolünden, birilerinin idaresinden çıkmış, birilerinin arka bahçesi olmaktan kurtulmuş, milletin yargısı olma yolunda çok önemli bir aşamaya geçmiştir.''



-''Yargı sizin militan zihniyetinizden arınıyor''-



CHP'nin ''tarihe takılıp kaldığını'' ifade eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bize, 'tarihi bu işlere karıştırma' diyorlar. Bize, 'toprağın altından cesetleri çıkarma' diyorlar. Tarihe takılıp kalan biz değiliz, tarihe takılıp kalan, 1940'ların tek parti zihniyetinden bugüne gelemeyen sizsiniz, siz. Tarihe takılıp kalan 1940'ların tek parti zihniyetinden bugüne gelemeyen sizsiniz siz ey CHP yönetimi. Siz halen 1940 öncesinin zihniyetindesiniz'' dedi.

Erdoğan, ''İstiklal mahkemelerinin zihniyetini taşıyanlar, İstiklal Mahkemesi'nin vicdansız hakimlerini kahraman ilan edenler, bugün çıkıp da bağımlı yargıdan bahsedemezler. Siz o'sunuz. Yassıada'nın yargılamalarıyla yüzleşemeyenler, bugün kalkıp da yargıyı eleştiremezler. İzmir Suikasti davalarının, Menemen Hadisesi davalarının peşine düşmeyenler, işte bugün Danıştay Davasını, Ergenekon Davasını anlayamazlar. Danıştay olayı patlak verdiği zaman yandaş basınlarıyla beraber bize saldırdılar. Bu ülkenin muhafazakar insanlarına, dindar insanlarına saldırdılar, 'irtica var' dediler, 'irtica bu işi yaptı' dediler. Arkadan ne çıktı; nelerin çıktığı ortada. İttihat Terakki'nin devamı olan zihniyet çıktı. Kendi gazetelerini gidip bombalayanları, kalktılar bize fatura etmek istediler. Kim çıktı arkasından yine o zihniyetin devam çıktı. 27 Mayıs'ı unutanlar, 28 Şubat'ı unutanlar, bu ülkede parti kapatmanın ne anlama geldiğini idrak edemezler. Hiç kusura bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu- Yargının, Hükümetin emrine filan girdiği yok; tam tersine yargı, sizin militanlarınızdan, sizin militan tavrınızdan, sizin militan zihniyetinizden arınıyor, temizleniyor'' diye konuştu.



-''Militan yargı dönemi sona ermiştir''-



''1994 yılında dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay'ın ''Yargıya kendi yandaşlarımı değil de, MHP'lileri mi alacaktım'' sözünü hatırlamıyorsanız, bari yanıbaşınızdaki hanımefendinin YARSAV militanlarını yargıya yerleştirmek için nasıl gayret gösterdiğini hatırlayın'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şu anda CHP'nin Grup Başkanvekili olan hanımefendi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu konusunda aynen şu ifadeleri kullanıyor: YARSAV'ın militanı olacak adam lazım bize. Sayın Kılıçdaroğlu, geç bu işleri, geç. Artık mercek altındasın. Adım adım aldığın nefes bile bu ülkede benim milletim tarafından takip ediliyor ve sizin hukuk anlayışınızı bizler geçmişten bu güne çok iyi biliyoruz. CHP'li eski bir Adalet Bakanının, yargıda nasıl kadrolaştığı, yargıda nasıl işler hallettiği bütün boyutlarıyla ortaya çıktı; Sayın Kılıçdaroğlu'yla da gayet güzel ortak yanları var zaten.

Sayın Kılıçdaroğlu, bunları görmezden duymazdan geliyor. Yargı, on yıllardır dokunulmaz olanlara dokunduğu için, anamuhalefet partisi rahatsız oluyor. 12 Eylül 2010'da millet işte bu çarkı kırmıştır. 12 Eylül 2010'da, militan yargı dönemi sona ermiştir. Yüksek yargıyı baskı altında tutup, tüm hükümetlerin elini kolunu bağlayan bir anlayış, 12 Eylül 2010'da, millet tarafından tedavülden kaldırılmıştır. Bugün, yasama, yürütme ve yargı, bağımsız şekilde, gerçek bir demokraside olması gerektiği şekilde görevlerini yerine getirmektedir. HSYK başta olmak üzere, yüksek yargı, militan bir anlayışla, ideolojik bir anlayışla değil; artık katılımcı, demokratik bir anlayışla, seçimle şekilleniyor.''



-''Senaryo hiç değişmemiştir''-



Konuşmasında Danıştay saldırı sonrasında yaşananları da dile getiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:

''Danıştay saldırısının yargılaması yapıldı, fatura hükümetimize kesildi, dosya kapatıldı. Daha sonra Yargıtay kararı bozdu, ne oldu, davayı Ergenekon davasıyla birleştirdi, ardından da ortaya birçok kirli ilişki döküldü ve dökülüyor. Eğer bu ülkenin yakın tarihine dönüp bakmazsanız, bu olaylara şaşırıp kalırsınız ama yakın tarihi bilirseniz, bu olayların ne anlama geldiğini, neye tekabül ettiğini, neyin amaçlandığını da görürsünüz. Bizzat Gazi Mustafa Kemal'in kurdurttuğu Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın başına gelenlere bakın. 27 Mayıs öncesindeki provokasyonlara bakın. 12 Eylül öncesinde, 28 Şubat öncesinde yaşananlara bakın. Encümen-i Daniş'e bakın. Neler dönüyor neler. Kahramanmaraş olaylarının Çorum olaylarından, 1 Mayıs hadisesinin Sivas olaylarından, Menemen hadisesinin Danıştay saldırısından farkı, sadece zaman ve mekan farkıdır. Yoksa senaryo aynıdır. Ne yazık ki artlarından gelen hep aynı olmuştur.

Senaryo, hiç değişmemiştir. Aktörler değişmiş, ama aktörlerin zihniyeti hiç değişmemiştir. İşte biz, bu kısır döngüyü kırmanın, Türkiye'yi bu kısır döngüden çıkarmanın gayreti, mücadelesi içindeyiz. AK Parti'nin özelliği bu. Allah'ın izniyle bunu da başardık, başarıyoruz. Biz, yarınlara, gelecek nesillere, karanlık hadiseler, acı hadiseler, üzeri örtülmüş, ertelenmiş, sümenaltı, hasıraltı, toprakaltı yapılmış meseleler değil, inşallah aydınlık bir Türkiye emanet edeceğiz.''