Serhan İzmir, Bahar Kayseri’de doğdu ve büyüdü. Hastalıkları talasemi nedeniyle katıldıkları bir toplantıda KKTC’de tanıştılar. Bahar 10 yaşındaydı, Serhan ise 17... Talasemili çocuk ve gençler için düzenlenen kamplarda her yaz görüşmeye devam ettiler. Serhan geç farkına vardı ama Bahar ona çoktan aşık olmuştu. İlk aşk itirafı Bahar’dan geldi. Ateş bacayı sardı, evlenmek istediler. Ama hem doktorlar, hem de aileler karşı çıktı.

İkisi de talasemiydi, hastalık zordu. Birbirlerine nasıl bakacaklardı? Ailelerin asıl kabusuysa çocuk sahibi olmaları ihtimaliydi. Çünkü çocukları mutlaka talasemili doğacaktı. Nişan süresi 4 yıldı. Belki vazgeçerler diye bilhassa uzun tutuldu. Aşıklar vazgeçmeyince aileler tek şartla evlenmelerine izin verdi: Çocuk yapmayacaksınız!

SEN ÖLECEKSİN
Serhan (27) ve Bahar Toptepe (20) Akdeniz anemisi olarak da bilinen çok ciddi bir kan hastalığıyla doğdular. Çocuklukları diğer talasemi hastalarından çok farklı olmadı. Hastaneler, ameliyatlar, kan nakilleri, ağrılı bir sürü işlem, diğer çocukların “Sen öleceksin” müjdeleri ve hastalıklarının bulaşıcı olduğu düşünülerek, onlardan kaçılması süreçlerini yaşadılar.

Kilometrelerce uzakta büyüseler de birbirlerini KKTC’de buldular. Bahar’ın babası Talasemi ve Lösemililer Derneği Başkanı Faruk Başdemir KKTC’deki kampta bir toplantıya giderken o zaman 10 yaşında olan kızını Serhan’a emanet etti. Serhan ona ağabey olarak göz kulak oldu. Bu karşılaşmalar kamplarda sürdü. Bahar artık büyüyor, Serhan’ı her görüşünde kalbinin başka türlü attığını hissediyordu. İzmir’de dedesi ve başka akrabaları vardı, onları görme bahanesiyle devamlı babasından izin istiyordu. İzmir’e gittikçe kampta tanıştığı diğer talasemililerle ve Serhan’la görüşüyor, hasret gideriyordu. En çok Serhan’ı özlüyordu...

AŞK MEKTUPLARINI BABASI POSTALADI
Önce Bahar açtı aşkını Serhan’a. Hastane bahçesinde, o tek ağacın altındaki bankta itiraf sırası Serhan’a geldiğinde Bahar artık 15 yaşına gelmişti. Serhan inanamamıştı duyduklarına. Yeminler etti inandırmak için, gözünü açar açmaz o da Bahar’ı düşündüğünü söyledi.

Evlenme sözü verdiler. Bahar her fırsatta İzmir’e geldi. Serhan’la buluştu. Babasıyla her şeyini paylaşırdı, aşkını da anlatmaktan çekinmedi. Babası evlenmeleri ihtimalini gözönüne alarak, “uzuuun uzun” olası sonuçlardan söz etti. Ama genç kızın inadı inattı. Babasının korkuları, endişeleri onu vazgeçirmedi. Aileye kabullenmek kaldı. Faruk Başdemir, büyük bir anlayış gösterdi kızına. Bahar, aşkına yazdığı mektupları babasına da okuttu. Kızının mektuplarını postaya bizzat kendisi verdi babası.

4 YIL VAZGEÇMELERİ İÇİN BEKLENDİ
Bir yıl sonra Serhan’ın ailesi Bahar’ı istemeye geldi. Bahar güzel bir kızdı. Sağlıklı, talasemi hastası olmayan talipleri de vardı. Babası onlardan biriyle evlenmesi halinde anne olabileceğini söyledi. Bahar, “Sağlıklı erkek talasemi hastasıyla uğraşmaktan bıkar, bakmaz” diyerek reddetti teklifleri her seferinde.

Faruk Başdemir işin düşündüğünden de ciddi olduğunu anladı. Bir kez daha muhalefet şerhini koydu. Kızının doktoruyla konuştu. Doktorun fikri farklı değildi; “Sakın evlendirme” dedi. Ancak kız kararlıydı, çok seviyordu. Onları ayırmaya kıyamadı. Bahar’ı, Serhan’a verdi.

Ama öyle hemen düğün yapmadı Başdemir. Tam 4 yıl bekletti, aşklarından, iradelerinden emin olmak için. “Belki de” dedi içinden, “vazgeçerler!”...

Bahar bu arada meslek lisesinde, çocuk gelişimi bölümünü bitirdi. Anaokulu öğretmenliği yapma hakkını kazandı. Büyüyor ama Serhan ile ilgili fikri değişmiyordu. Aşkları eksilmedi, arttı. Kayseri-İzmir hattında gide gele beslendi, taze kaldı. Talaseminin ne demek olduğunu onlardan iyi kim bilebilirdi ki... E onlar da razıydı başlarına geleceklere. Nihayet sıra düğüne geldi.

ÇOCUK YAPMAMAYA “VARIM” DEDİLER
Baba Başdemir koşulunu bir kez daha hatırlattı: “Kesinlikle çocuk yok”. Bahar babasına, “Benim için sorun değil, evlatlık alabilirim” dedi. Çifte düğün yapıldı. Serhan’ın İzmir’deki ailesinin evinde, hep birlikte yaşamaya başladılar. Kentin farklı hastanelerinde 3 haftada iki gün kan nakli olmaya gidiyorlar. Geceleri 10-12 saat vücutlarında biriken demiri atmak için karınlarından ilaç alıyorlar.

Evlendikleri için bir an bile pişman değiller. Hayatlarında sürpriz yok, her şey bekledikleri gibi... Onlar için önemli olan bir arada ve el ele olmaları.

BABA FARUK BAŞDEMİR
Hayır desem, kaçacaklardı evlenince bayılmaları geçti

Düğünü hep uzattık. Ama baktık sevgi sürüyor, bize evet demek düştü. Hoş ben “Hayır evlenemezsiniz” deseydim eminim ki ikisi bir olup kaçarlardı. Bunların Leyla ile Mecnun’dan farkları yok. Aslında çocuk yapmazlarsa onlardaki hastalık yapıcı gen başkalarına taşınmaz. Onlarla birlikte biter hiç olmazsa! Bahar lisedeyken bunalım geçirdi. Haftada birkaç kez okulda bayılma nöbetleri geçiriyordu. Bunu açıklayacak herhangi bir bulguya rastlanmadı. Evlenince bayılmaları da geçti.

GELİN BAHAR TOPTEPE
Doktorum da karşı çıktı

Kocamı çok seviyorum. Evet geçim sıkıntımız var, ailemizin yanında yaşıyoruz. Uzun süreli ve yorucu işlerde çalışamıyoruz. Ama biz mutluyuz. Ailelerimiz hep yanımızda. Elbette şu koşullarda çocuğa bakacak durumumuz yok. Ama koşullar değişirse neden evlat edinmeyelim ki? Aslında işim çocuklarla ilgili, çocuk gelişimiyle ilgili okul bitirdim, onlara yakın olmam mümkün. Ancak İzmir’de nereye başvurduysam deneyim istendi. Çalışmadan nasıl deneyim kazanılır hâlâ anlamadım doğrusu.

DAMAT SERHAN TOPTEPE
Pişman değiliz iyi ki evlendik

Doktorlar aynı gün rahatsızlanabileceğimizi birbirimize bakamayacağımızı söyledi. Kimseyi dinlemedik. Bizimki ağır bir hastalık. Çocukluğumuzda bizden büyük birçok talasemi hastasının yaşama veda edişine tanık olduk. Ama biz aramızda pek hastalıktan konuşmuyoruz. Sadece birbirimizin tedavisini takip ediyoruz, aksatmamak için uyarıyoruz. Evlendiğimiz için hiç pişman değiliz. İyi ki evlendik.

Hürriyet