KKTC'deki Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, Kıbrıs konusundaki görüşmelerin artık ''kabak tadı'' vermeye başladığını ifade ederek, Haziran ayına kadar süreçten bir sonuç çıkmaması halinde, görüşmelere devam edilip edilmesine karar verilmesi için KKTC'de bir referandum yapılmasını önerdi.

Oturup Rum tarafının keyfini bekleme lükslerinin olmadığını, Kıbrıs sorunu çözüldü mü çözülmedi mi, çözülecek mi belirsizliği içerisinde bir yere varmanın mümkün olmadığını belirten Serdar Denktaş, daha belirgin bir hale gelerek, devletin geleceğini planlamaları gerektiğini söyledi.

DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, New York Grentree'de 22-24 Ocak'ta yapılan 5. üçlü Kıbrıs görüşmesinin ardından süreci AA'ya değerlendirdi.

Parti olarak Grentree Zirvesi'nden zaten bir beklentilerinin olmadığını, sonuca baktıklarında, ''bir kaç denemenin daha yapılacağını, bu denemelerin de aradaki görüş farklılıklarını azaltmayacağını'' kaydeden Serdar Denktaş, ''Haziran ayı itibariyle mevcut sürecin bir yere gitmediği tesbit edilmesi halinde bu tür görüşmelerin, bu zemin üzerindeki görüşmelerin artık tamamlanması gerektiğine inanıyoruz'' dedi.

Bu nedenle KKTC'de bir referandum yapılarak, ''görüşmelerin devam etmesini istiyor musunuz istemiyor musunuz'' diye bir soru yönelterek, halkın bu cevabı vermesinin daha uygun olacağını belierten Serdar Denktaş, ''Bunun nedeni, Cumhurbaşkanı veya Meclis böyle bir karar alması halinde, bunun siyasi bir karar olduğu düşünülebilir. Ama halk bu kararı kendisi verirse, artık çocuklarının geleceğinden harcamak istemediğini bütün dünyaya haykıran bir cevap olur. Buna da bütün dünya saygı duyar. Bu nedenle referanduma gidilmeli düşüncesindeyim'' diye konuştu.

Refenduma Haziran ayından sonra gidilmesi düşüncesinde olduğunu ifade eden Serdar Denktaş, ''1964'de şekillenmiş bir süreç ile 2012'de Kıbrıs sorununa çözüm bulmanın abesle iştigal olduğunu'' söyledi.

Bunu yıllardan beri KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın da ortaya koyduğunu ifade eden Serdar Denktaş, şöyle devam etti:

''İki devletin varlığını kabul etmediğiniz müddetçe, dünya Rum tarafını legal hükümet olarak kabul ettiği müddetçe, özellikle AB üyeliği sonrasında Rum tarafının bizi eşiti olarak kabul etmesi düşünülemez. Eşit olarak kabul edilmediğimiz müddetçe, gidip yama olmayı kabul etmeyeceğimiz müddetçe de bir yere varılması mümkün değil.''