Ramazan Bayramı tatilini fırsat bilerek turla İsrail'e giden Mustafa Teke, Telaviv Havaalanı'nda Türk vatandaşların defalarca didik didik arandığını belirterek, ''Özel odaya sadece Türkleri aldılar. Bize karşı dünyada hiçbir ülkenin yapamayacağı şekilde küstahça bir tavır içinde, terörist muamelesi dahi diyemeyeceğimiz daha kötü bir muameleyle davrandılar. Biz Türkiye olarak bunu kabul edemeyiz'' dedi.

Atatürk Havalimanı'nda, Telaviv'de gördükleri muamele hakkında gazetecilere bilgi veren Teke, bayramın 3'üncü günü bir Kudüs ziyareti yapmak istediklerini bu nedenle İsrail'e gittiklerini söyledi.

Teke, güzel bir niyetle gittiklerini, ancak Telaviv Havaalanı'na geldiklerinde alışık olmadıkları bir tutumla karşılaştıklarını belirterek, şöyle konuştu:

''Beni ve birkaç arkadaşımı ayırarak, uzun bir süre beklettiler. Mail adresimiz, cep telefonlarımız, ailemiz, evli olup olmadığımız, kaç çocuğumuz olduğuna kadar bütün bilgileri istediler. 19.45 uçağına binmek üzere havaalanına gittik. Saat 17.00'de sıraya girerek, valizlerimizi verdik. Valizlerimiz en ince noktasına kadar defalarca arandı. Sonra 'İçeri girin' dediler. İki özel güvenlik odasına girdik. Bu odada bir polis üzerimdeki her şeyi çıkarmamı istedi. Hem elle hem de dedektörle aramaya başladılar. Üzerimdeki pantolonumu da çıkarmamı istediler. Ben de itiraz ettim. Dedektör sinyal veriyor çıkar diye ısrar ettiler. Ben de bir tercüman istedim. Bana elle dokunduklarında ben de onları ittim. Bu sırada havaalanında ne kadar sivil polis varsa benim odaya girdiler. Perdeyi çektiler. 'Neden çıkarmıyorsun pantolonu?' dediler. Ben de 'Müslümanım ve pantolonumu çıkarmam' dedim. 'O zaman uçamazsın' dediler. Ben de 'Hiç sorun değil, benim ülkem beni buradan alır, ama bu haksızlığı ve terörist muamelesini biz hak etmiyoruz' dedim. Daha sonra zorla pantolonumu açtırdılar. Ben sinirli bir şekilde dışarı çıkarken, Türk bayanların da aynı şekilde bu soyunma odalarına alındığını gördük. Bu bizi daha da üzdü. Bunu sadece Türklere yaptılar. Özel odaya sadece Türkleri aldılar. Bize karşı dünyada hiçbir ülkenin yapamayacağı şekilde küstahça bir tavır içinde, terörist muamelesi dahi diyemeyeceğimiz daha kötü bir muameleyle davrandılar. Biz Türkiye olarak bunu kabul edemeyiz.''

Mustafa Teke, bu gördükleri kötü muameleyi bütün yetkililere iletmek istediğini ifade ederek, ''Biz burada Yahudi düşmanlığı yapmıyoruz. Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Bindiğimiz uçak bir kardeşimizin sağlık durumundaki ciddiyet nedeniyle Antalya'ya acil iniş yaptı. Antalya'ya indiğimizde, arkadaşlarla bunu müzakere ederken, Yahudi asıllı iki Türk vatandaşı tarafından sözlü tacize uğradık. Bu, havaalanına kadar devam etti. Biz onlara dedik ki 'Türk vatandaşları bunu hak etmiyor. İsrail bu şekilde davranarak siyonist bir tavır sergiliyor, bunu onaylayanlar da Türk pasaportunu hak etmiyor.''



-''Uçağımız yarım saat rötarlı kalktı''-



Turist kafilesinin rehberi Eyüp Ensar Uğur da bayram vesilesiyle 5 günlük, Kudüs-Ürdün ziyareti yapmak istediklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Türk turistlere belirgin şekilde farklı uygulamalar vardı geçiş noktalarında. Mesela biz Türk'üz dediğimiz halde fatiha okutuyorlardı. Bu aramalar nedeniyle uçağımız yarım saat rötarlı kalktı. Üç tane bayan misafirimiz az daha uçağı kaçıracaktı ki biz direttik, 'Onlar gelmeden gitmeyiz' dedik. Uçağın rötarlı kalkmasının nedeni çok fazla, didik didik arama yapılmasıdır. Sırıtan çok yapmacık kontroller vardı. Benim bir Selpak mendilimi üç kez aradılar. Paçamın elli kere üzerinden geçtiler, özel odalara aldılar. Kimisinin ayakkabısını defalarca deldiler içinde bir şey var mı diye. Kirli çamaşırlarımıza kadar her şeyi ortaya döktüler.''

Uğur, bu durumun gündemle alakalı olduğunu ileri sürerek, ''Aramaların uzun sürmesi nedeniyle uçağa son anda yetişen, Türk vatandaşlarından bir bayan uçakta fenalaştı. Bu arkadaşımızın fenalaşması üzerine uçak, Antalya'ya acil iniş yaptı'' dedi.

Bu olayların ardından uçakta gerginliğin hat safhaya yükseldiğini anlatan Uğur, ''Uçağın içinde 'Bizim hükümet de onlara yapmalı' gibi bağrışmalar oldu. Bu sırada uçak içinden bazıları itiraz etti 'Bu her ülkede oluyor' dedi. Bu da ciddi tartışmalara neden oldu'' diye konuştu.

Arif Çınar ise diğer ülke vatandaşlarına yapılan muamelelerden farklı bir muamele gördüklerini ifade ederek, ''Bizim grubun adının İstanbul olduğunu öğrenince 'Niye geldiniz, neden geldiniz?' diye sordular. Ama Bükreş'ten gelen gruba 'Hemen geçin' dediler. Soyunma odalarına aldılar hepimizi. Bu odalarda elbiseler, ayakkabılar çıkarıldı. Elle vücut arandıktan sonra bir de dedektör ile arandık. Vücudumuzda patlayıcı madde var mı diye defalarca aradılar. Benim ayakkabılarım, iki defa x-ray cihazından geçirildi. Ayakkabının 5-6 noktasından numune alındı. Hediye aldığım hurma kutuları delindi ve numune alındı.''