1905 yılında doğan Üstad Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983'te hayata veda etmişti.

79 yaşında vefat eden Üstad Necip Fazıl, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve düşünce hayatının çok yönlü, çok özel, yaşamı ve eserleriyle derin izler bırakan simalardan biridir.

İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde tamamladı. Lisedeki hocaları arasında Yahya Kemal de vardı. İstanbul edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten sonra gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okudu.


Kahramanmaraşlı bir aileden gelen Necip Fazıl'ın çocukluğu, emekli mahkeme reisi büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'taki konağında geçti.


Türkiye'ye döndüğü 1928 yılından sonra çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık yaptı(1939-43).

Edebiyat dünyasına 17 yaşında girdi ve ilk şiirleri 1922'de Yeni Mecmu'da yayımlandı. Milli Mecmua ve Yeni Hayat dergilerinde çıkan şiirleriyle kendisinden söz ettirdi. 1934 yılında Abdülhakim Arvasi'yi tanıdıktan sonra fikir hayatında görülen büyük değişme, yazı ve şiirlerinede yansıdı.


1943'te yayımladığı Büyük Doğu ise, 14 Haziran 1978 tarihine kadar haftalık, aylık ve günlük olarak aralıklarla çıktı. Kısakürek'in etkisi ise sadece edebiyatımızla sınırlı kalmadı. Bugün bile siyasetimize ve düşünce iklimimizde derin izleri bulunuyor.


CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN NECİP FAZIL ANISI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı tarafından düzenlenen, "Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek'in Eserlerinde 'İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri" konulu makale yarışmasının ödül töreninde Üstad'la bir anısını anlatmıştı.

Erdoğan: "Sene 1975, Üstad'a Milli Türk Talebe Birliği bir jübile yapacak. İşte biz o zaman cılız, Mirza kadar olmasa bile, işte biraz daha ondan şöyle böyle boyu bosu yerinde bir genç. Takdimi yapacak, şiirlerinden şöyle bir demet sunacak gençler aranıyor.İki arkadaş seçildik ve diğer arkadaşım çok uzun bir methiye sunmuştu, 4 A4 sayfası, ben de kısa bir ifadeyle 'bizi 4 kıta, 7 iklim hakim kılan ruhun mimarı' diye Üstadı takdim etmiştim.

'BENİ BU GENÇ TAKDİM ETSİN'
Zaten daha fazla dinlemedi, ondan sonra 'beni bu genç takdim etsin' dedi. Şiirlere geldik, şiirlerde de Zindandan Mehmet'e Mektubu fakire emretti, onu da biz okuduk.

Muhteşem bir geceydi, unutulmaz bir geceydi. O zaman gecelerimizin heyecanı, coşkusu çok çok farklıydı. Milli Türk Talebi Birliği'nin konferans salonu veyahut da şu anda Lütfi Kırdar diye bildiğimiz yer o zaman İstanbul'un tek kapalı spor salonuydu oralar bizim toplantı merkezlerimizdi,

Gerçekten tıklım tıklım oraları doldururcasına gecelerimizi yapardık ve geleceğe yönelik bütün heyecanımızı, aşkımızı oralarda tazelerdik."

"Necip Fazıl'ı bir tek cümleyle bir tek sıfatla takdim etmek asla mümkün değil"


Necip Fazıl'ı bir tek cümleyle bir tek sıfatla takdim etmenin aslında mümkün olmadığını ancak Kısakürek'in bir başka tevazu gösterdiğini anlatan Erdoğan,
"Halbuki üstadı anlatanlar mütevazı olmadığını, tam aksine hep gururlu, kibirli olduğunu söylerler ama orada da tam aksine 4 A4 safyası okunmaya başlanınca 3. sayfada kestirdi.

Çok da manidar bir ifadeyle kestirdi, onunla kesip attı. Sıra bize geldi biz de bir cümleyle üstad işi bize yıktı" dedi.


Necip Fazıl’dan Hazır Cevaplar ve Nükteler

Peygamberlere Olan İhtiyaç


Necip Fazıl vapurla Karaköy’e geçerken, yanına biri yaklaşıp:
“Üstad”, diye sormuş “Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik.”
N. Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
“Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya” cevabını vermiş.

Özel Araba


Necip Fazıl’a sormuşlar:
– Üstad özel arabanız yok mu?
Şair de düşünmeden anında cevap vermiş:
– Ona en son bineceğiz.

Şair

Necip Fazıl’a şöyle demişler:
– Fransa’da yayımlanan bir ansiklopediye Türkiye’den sadece iki şair almışlar.
N. Fazıl, sormuş:
– İkincisi kim?


Nasıl Geçirir?

Necip Fazıl’a, “Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?” diye sormuşlar. “Evet geçirir” demiş. Bunun üzerine “deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?” demişler. Necip Fazıl, İlahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:
– Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.

Nasihat

Mahkemede hakim, Necip Fazıl’a:
– Bak, der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi?
Necip Fazıl sorar:
– Hakim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz?


Emperyalist

Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
-Osmanlı emperyalist değil miydi ? Cevap dikkate şayandır:
-Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardın.


Hangi Gazete

Necip Fazıl bir konferansında isim vermeden gazetelerin tenkidini yapıyormuş. Fakat o şekilde açık konuşuyormuş ki, bu işlerle çok az ilgili olan dahi hangi gazeteden söz edildiğini anlarmış.
Dinleyenlerden biri hatibin sözünü keserek: Hangi gazeteden bahsediyorsunuz?
Necip Fazıl sorar: -Siz ne iş yapıyorsunuz?
-Keresteciyim.
-Belli,otur!


Osmanlı Arması

Necip Fazıl Kısakürek in 1954’lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, “padişahlık propagandası yapmak” gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatılmış ve kendisi de suçlanarak mahkemeye sevkedilmişti.
Necip Fazıl’ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
“İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?” diye cevap vermişti.

Oruç

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl’a demiş ki:
-‘Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş’ demiş. Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:
-‘Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz’…


Uçak Arızası

Nur Harmanı’nın pırıltılı kalemi Necip Fazıl’ın da içinde bulunduğu uçak, Yeşilköy Havaalanından kalktıktan kısa bir zaman sonra arızalanır ve geri döner. Havaalanındakiler merakla, “Ne oldu, nasıl oldu?” diye sorarlar.  Mübareğin cevabı hem teslimiyetçi hem de hikmetli: “Ahirete kabul etmediler, geri döndük.”


Bedbaht

Kayseri’deydik, Büyük Doğu teşkilatında… Bir adam getirdiler, “şununla iki kelime konuş!” dediler bana…
Adam geldi. Elinde sigara, Ramazan günü, anladım ne tip olduğunu…
Hitap ettim:
“- Sigaranı at da öyle gel karşıma!”
O da aynı şekilde cevap verdi:
“- Allah’ın bildiğini kuldan niye saklıyayım?”
Bu umumî formül…
Devam ettim:
“- Allah senin tenasül aletin olduğunu da biliyor. Niye saklıyorsun?”
Bozuldu, kala kaldı, hiçbir şeye aklı eremedi.
“- Senin bu susman mağlûp olman değildir. Şimdi seni mağlûp edeyim dedim; Allah’ın bilmediği bir şey olabilir mi?..
O her şeyi biliyor. Yalnız senin, Allah’ın bildiğini, yalnız ondan af dileyerek ona tahsis etmen ve onun bildiği şeyi ortaya açıkça, hayâsızca dökmemeni gerektiren bir fakülteye malik olman lâzım. Sen bundan da mahrum bir bedbahtsın!..”


Kartal

Bir gün bir seveni onu ziyarete gitmiş. Epey dağınık günüymüş üstadın .”hayrola üstadım, çok dağınıksınız bugün?”demiş. 
Meşhur davalarından biri ile uğraşıyormuş. Çok yorgun bir şekilde:”Sorma Niyazi, dedi. Tepeme kartal çıksa kovacak halim yok”,demiş. Niyazi gülmüş. 
– Niye gülüyorsun? dedi. 
– Kartala güldüm Üstadım, demiş. Niye kartal da güvercin, karga falan değil 
– Büyük Doğu’nun kayalıklarına da ancak kartal yaraşır. Öyle değil mi ? 
– Öyle Üstadım, demiş.


Süt içen inek olur mu?

Gazeteci –Yazar Avni Özgürel Üstad'la son söyleşisi yapmaya geldiğinde , söyleşi için Üstad'ın evine gittiğinde çalışma odası da dahil evin hiçbir yerinde kitap göremediğinde , biraz da yakınlığın vermiş olduğu cesaretle sorar:

- Üstad  hiç kitap okumaz mısın sen?

Üstad'ın cevabı kendine hastır

- Sen hiç süt içen inek gördün mü?


Üstad Necip Fazıl Kısakürek, Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile bir sohbette...



Üstad Necip Fazıl Kısakürek, merhum Başbakan Adnan Menderes ile....



Üstad Necip Fazıl Kısakürek, Ülkücü hareketin lideri Başbuğ Alparslan  Türkeş ile...


Üstad Necip Fazıl Kısakürek, Şeyhi Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile sohbette...