Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Dış Politika Programı tarafından gerçekleştirilen ''Ortadoğu'da Türkiye Algısı 2011'' araştırmasına katılanların yüzde 78'i Türkiye için olumlu görüş bildirdi. Bu oranla Türkiye, hakkında en olumlu düşünülen ülke oldu.

TESEV'in ''Ortadoğu'da Türkiye Algısı'' araştırmasının 3'üncü yıl sonuçları, TESEV'in Karaköy'deki merkezinde düzenlenen toplantıyla Mensur Akgün ve Sabiha Senyücel Gündoğar tarafından açıklandı.

2011 yılı araştırması Mısır, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suudi Arabistan, Suriye, İran, Irak, Kuveyt, Tunus, Umman, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Libya'dan oluşan 16 ülkede, 19 Ekim-15 Aralık 2011 tarihleri arasında, 2 bin 323 kişiyle ve Irak dışındaki ülkelerde telefon aracılığıyla gerçekleştirildi.

Katılımcıların hakkında olumlu görüşlere sahip olduğu ülkeler sıralamasında yüzde 78 ile Türkiye ilk sırada yer aldı. Türkiye, geçen yıl Suudi Arabistan'ın ardından ikinci sırada bulunuyordu. Türkiye'yi yüzde 70 ile Birleşik Arap Emirlikleri ve yüzde 66 ile Filistin takip etti.

En az sempati duyulan ülkeler yüzde 10 ile İsrail, yüzde 33 ile ABD ve yüzde 36 ile İngiltere oldu.

Orta Doğu'ya tehdidin hangi ülkeden geldiği sorusuna verilen cevaplarda İsrail yüzde 47 ile ilk sırayı alırken, onu yüzde 24 ile ABD, yüzde 11 ile İran izledi. İran, en çok Suudi Arabistan ve Irak'ta; en az Suriye'de tehdit olarak görüldü.

İran'ın nükleer silah geliştirmesini destekleyenlerin oranı yüzde 38, karşı olanların oranı ise yüzde 47 olarak gerçekleşti. İran'daki katılımcıların cevaplarına bakıldığında, kendi ülkelerinin nükleer silah geliştirmesine karşı olanların oranı geçen yıl yüzde 15 iken, bu yıl yüzde 34'e yükseldi.

Katılımcılara Usame Bin Ladin'in öldürülmesinin ardından dünyanın durumuna ilişkin görüşleri sorulduğunda, yüzde 43 hiçbir şeyin değişmediğini, yüzde 25 daha tehlikeli hale geldiğini, yüzde 20 ise daha güvenli hale geldiğini söyledi.

''Arap Baharı''nın, ülkelerine etkisi sorulduğunda, katılımcıların yüzde 52'si olumlu, yüzde 22'si olumsuz görüş belirtirken, yüzde 19'luk bir kesim değişiklik yaratmadığı görüşünü bildirdi.

Katılımcıların, ''Arap Baharı''nın Orta Doğu'ya etkisi konusundaki olumlu görüşleri ise yüzde 60'a çıktı. Olumsuz bulanlar yüzde 21, değişiklik olmadığını söyleyenler yüzde 7 olarak gerçekleşti.

Son bir yılda yaşanan gelişmeler ışığında bölgelerinin geleceğini olumlu bulanların oranı yüzde 62 olurken, kendi ülkelerinin geleceğini olumlu görenlerin oranı yüzde 47'de kaldı.

Bölgede barışçıl halk hareketlerine katılım yüzde 75 oranında destek aldı. Şiddet içeren gösterilere katılmak ise yüzde 20 oranında kabul edilebilir bulundu. Katılımcıların yüzde 21'i, barışçıl gösterileri dahi kabul etmediklerini ifade ettiler.

Araştırmaya göre Orta Doğu bölgesinde yüzde 56'lık bir kesim Türkiye'nin ''Arap Baharı''na olumlu etki yaptığını belirtti. Türkiye'nin etkisini olumsuz bulanların oranı yüzde 16 oldu.

Türkiye'nin neden model olabileceği konusunda ''demokratik bir rejime sahip olması'' yüzde 32 ile öne çıkarken, onu yüzde 25 ile ekonomisi, yüzde 23 ile Müslüman kimliği, yüzde 17 ile laik bir siyasi yapısı olması ve yüzde 8 ile stratejik önemi izledi.

Türkiye'nin model olamayacağını söyleyenler, yüzde 23 ile yeterince Müslüman olmamasını en önemli gerekçe olarak gösterdi. Bunu yüzde 16 ile ''batı ile olan yakın ilişkileri'', yüzde 13 ile ''laik bir siyasi yapısı olması'', yüzde 9 ile Arap olmaması ve yüzde 7 ile imparatorluk geçmişi takip etti.

Katılımcıların yüzde 51'i Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini ifade ederken, Türkiye'nin AB üyeliğinin Orta Doğu'da oynadığı rolü olumlu etkileyeceğini söyleyenler yüzde 59'luk bir kesimi oluşturdu.

Mevcut durumda bölgenin en güçlü ekonomisi yüzde 26 oranıyla Suudi Arabistan olarak görülürken, Türkiye yüzde 20'lik oranla ikinci sırada yer aldı. 10 yıl sonrasına yönelik beklentilerde ise yüzde 25 ile Türkiye bölgenin en güçlü ekonomisi olarak görülen ülke oldu.