Suriye İnsan Hakları Örgütü, Suriye'deki gelişmeleri hükümet karşıtı protesto gösterilerinin başladığı ilk günden beri medya aracılığıyla dünyaya duyuruyor.

Uluslararası medya aracılığıyla Suriye'deki olaylarda ölenlerin ve kayıpların sayısını dünyaya duyuran, merkezi Londra'da bulunan Örgütün Başkanı Velid Saffur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, örgütün 1997 yılında kurulduğunu, kendisinin ise 2004 yılında başkan seçildiği anlattı.

Üyelerinin isimlerinin gizli tutulduğunu ifade eden Saffur, "Üyelerimiz gönüllü olarak çalışıyor. Suriye'nin yanı sıra Suudi Arabistan, Ürdün gibi komşu ülkelere ve Avrupa'ya dağılmış üyelerimiz var. Londra'daki ofisimizde bilgileri ben ve arkadaşlarım dünyaya duyuyoruz. Sadece 200'ün üzerinde kişi Suriye'de görev yapıyor. Neredeyse bütün şehirlerde gönüllüler var. Suriye dışında da bir o kadar kişi var" diye konuştu.

Saffur, "İstatistiklerimizde şu ana kadar ölen 4420 kişinin ismi var. Bu sadece bizde isimleri olanlar. Suriye'deki aktivistlere göre tahmini rakam bunun çok üzerinde. Onlar, çok sayıda kişinin isim ve kimliğini tespit edemediklerini, tahmini ölü sayısının 10 binin üzerinde olduğunu söylüyorlar" dedi.

Saffur, Arap Birliği'nin Suriye'nin üyeliğini askıya alma kararı sonrası Suriye rejimini harekete geçirmeye çalıştığını, bunun için bir zirve düzenlemesini önerdiğini, ama kabul edilmediğini belirterek, "Şimdi Fas'ta bir toplantı yapıldı. Bence Arap Birliği'nin kararından sonra Suriyeli muhalifler daha güçlü ve birlik halinde olacaktır" diye konuştu.

Uluslararası Doktorlar Birliği (AID) ikinci başkanı, Türkiye'de yaşayan Suriyeli doktor Hamdi Osmanoğlu da Suriye İnsan Hakları Örgütü'nün Suriye'nin her şehrinde üyesi olduğunu ve şehirlerdeki bu grupların, olaylarda hayatını kaybedenlerin kimliğini tespit ederek, kaybolanların izini sürdüğünü anlattı.

Suriye'de 60 bin civarında kayıp kişi olduğunu söyleyen Osmanoğlu, Suriye rejiminin 5000 kadar kişinin elinde olduğunu bildirdiğini, ancak sadece Hama'da 5000 kişinin kayıp olduğunu kaydetti.

Osmanoğlu, yaralıların sayısının ise bilinmediğini, çünkü bu insanların devlet hastanelerinde öldürülecekleri korkusuyla evlerde tedavi edilmeye çalışıldığını belirtti.