Sanatçı İbrahim Tatlıses'e yönelik saldırıya ilişkin görülen davada savunma yapan tutuklu sanık, Abdullah Uçmak'ın şoförü Yunus Ayık, ''Arabada ben ve Abdullah Uçmak vardık. Ben Abdullah Uçmak'ın verdiği komutlar dahilinde yola devam ettim'' dedi.

İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Ersin Altun, iddianamenin henüz kendisine ulaşmadığını ifade ederek, bu nedenle savunma yapamayacağını kaydetti.

Bunun üzerine savunmasına geçilen tutuklu sanık Yunus Ayık, emniyetteki ifadesini kabul etmediğini belirterek, ''Emniyette alınan ifadem doğru değildir. Psikolojik ve fiziki baskıdan dolayı bana gösterilen ifadeyi imzaladım. Bana polisler 'Biz ne hazırlarsak imzalayacaksın yoksa ablan Zeynep Genç ve enişten Hasan Genç'i de olaya dahil ederiz' diye tehdit ettiler. Ben emniyette ifade vermedim'' şeklinde konuştu.

Olaydan 15 gün önce 1.200 lira maaşla Abdullah Uçmak'ın şoförü olarak işe başladığını anlatan Ayık, Abdullah Uçmak'ı önceden tanımadığını, mahalleden tanıdığı olan ve Uçmak'la daha önce cezaevinde kalan ''Süleyman'' isimli kişinin Uçmak'ın yanında kendisine iş bulduğunu kaydetti.

Ayık, olay günü sanık Abdullah Uçmak ile telefonda görüştüğünü ve kendisine ''saat 22.00'de Sarıyer'de Hasan Bora isimli bir kişiden para alacağını'' söylediğini anlatarak, ''Uçmak, 'beni Kurtköy'deki emniyet müdürlüğünün yakınındaki duraktan al' dedi. Sonra arabaya bindik. Sarıyer'e doğru hareket ettik. Olay günü arabada ben ve Abdullah Uçmak vardık. Ben Abdullah Uçmak'ın verdiği komutlar dahilinde yola devam ettim. Olayla ilgili hiçbir bilgim yoktur'' dedi.

Ayık, savunmasına, olayla ilgili kısmı avukatıyla görüştükten sonra devam etmek istediğini kaydetti.

Ayık'ın avukatı Musa Kazım Yılmaz da söz alarak, ''Dosyayı klasörleri ve ek delilleri incelemeyi tamamlayamadım. Bu nedenle müvekkilimin kalan savunması için süre verilsin'' dedi.



-''Bilseydim polise söyledim''-



Tutuklu sanıklardan Murat Alagöz de, Tatlıses'i sadece bir sanatçı olarak tanıdığını ifade ederek, Tatlıses ile herhangi bir husumetinin olmadığını söyledi.

Uçmak'ın evinin yakınında bir bakkal dükkanı işlettiğini ve Uçmak'ı da zaman zaman burada alışveriş yaptığı için tanıdığını anlatan Alagöz, şunları kaydetti:

''Olay günü Abdullah Uçmak bir telefon numarasının yazılı olduğu kağıdı bana vererek, İbrahim Tatlıses'ten bir alacağı olduğunu, onu almaya gideceğini ve Tatlıses'in Beyaz TV'deki programı bitince kendisini aramamı söyledi. Ben de aradığımda Tatlıses'in programı bitmişti. Ben de telefonla arayıp programın bittiğini söyledim. Böyle bir şey yapacağını bilseydim polise söylerdim.''

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklardan Nazife Erdemir, mahkeme heyeti başkanının iddianamede saldırının örgütsel bağlantısının bulunduğunu hatırlatması üzerine, ''Böyle bir şeyi asla kabul etmiyorum. Babamı da terör yüzünden kaybettim. Örgüt bağlantısını kabul etmiyorum'' dedi.

Uçmak'ın 1998 yılında evinde çalıştığını ifade eden Erdemir, Abdullah Uçmak'la cezaevinden çıktıktan sonra görüşmek istemediğini, ancak Uçmak'ın birkaç kere kendisini aradığını kaydetti.

Erdemir, sanık Uçmak'ın olaydan yaklaşık 15 gün önce kendisine bir valiz bıraktığını, ancak şifreli olduğu için valizde ne olduğunu bilmediğini anlatarak, söz konusu valizin içinde silah olduğunu polisten öğrendiğini ifade etti.

''Tatlıses'i çok seviyorum'' diyen Erdemir, ''Olay günü Beyaz TV'de yayınlanan İbo Show'u izliyordum. Abdullah Uçmak beni aradı 'ne yapıyorsun' diye, ben de 'İbo Show'u izliyorum' dedim. Bir süre sonra 'Program bitti mi-' diye tekrar aradı'' şeklinde konuştu.



-Sanık Şimşek, ''Örgüt emir vermiş olsa bile ben onu vurmazdım''



Tutuklu sanık Nihat Şimşek, iddianamede yer alan ''acıbadem.doc'' isimli dokümanın yer aldığı hafıza kartının kendisine ait olmadığını öne sürerek, ''Arama süresinde polisler beni eve almadı. Aramanın görüntü kayıtlarının incelenmesini istiyorum. Bu doküman içindeki hastane krokisinden de haberim yoktur. Zaten bu şekilde basit bir eylem veya talimat olamaz'' dedi.

''Örgüt bana emir vermiş olsaydı bile ben onu vurmazdım. İbrahim Tatlıses, Kürt halkı için de bir değerdir'' diyen sanık Şimşek, şöyle devam etti:

''Bu iddiaların o dönemdeki seçim süreci ile ilgili bir komplo olduğu kanaatindeyim. Çünkü İbrahim Tatlıses'in AKP'den milletvekili adayı olma durumu konuşuluyordu. Tatlıses'in kendisi de bunun örgüt işi olmadığını eminim biliyordur'' şeklinde konuştu.

Sanık Nihat Şimşek, İbrahim Tatlıses'in yaralanmasına ilişkin suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, ''Örgüte ilişkin suçlamalarımı ayırarak başka bir dosyaya koyun ve beni yargılayın. Ancak Tatlıses'in yaralanmasına ilişkin yargılanmayı istemiyorum. Eğer bu talebim kabul edilmezse duruşmalara gelmek istemiyorum'' şeklinde konuştu.

Mahkeme Başkanı Gökmen Demircan'ın ''Örgüte üye misiniz-'' sorusuna sanık Şimşek, örgüt ile bağlantılarının olduğunu, ancak üye olmadığını söyleyerek, ''Örgütün ZAP kampında 5 gün kaldım. Klasik ideolojik eğitim aldım. Belki de beni ileride örgüt üyesi yapabilirlerdi. Deneme aşamasındaydım. Daha sonra bir bahaneyle söz konusu kamptan ayrıldım. Ancak Türkiye'ye dönmemin sebebi de iddianamede yer aldığı gibi örgütün talimatlarını yerine getirmek için değildir'' diye konuştu.



-Sanık Ruşen Mahmutoğlu-



Tutuklu sanık avukat Ruşen Mahmutoğlu, Barış ve Demokrasi Partisinin (BDP) Parti Meclis üyesi olduğunu ve Kuzey Irak'ın Erbil kentinde ise bir süre partinin temsilciliği yaptığını ifade ederek, ''Erbil'de sürekli kalmadım. Birkaç kez partinin milletvekilleriyle çalışma yapmak için gittim ve orada kaldım'' dedi.

İddianamede yer aldığı gibi örgütün faaliyetleri için Erbil'de bulunmadığını savunan Mahmutoğlu, Erbil'e siyasi çalışmalar için gittiğini ve Erbil'de bulunan Türk Konsolosluğunu da bir kere ziyaret ettiğini kaydetti.

İddianamede hakkında hiçbir somut delilin bulunmadığını öne süren Mahmutoğlu, savunmasını şöyle sürdürdü:

''Tatlıses'in suikasta uğramasını PKK'ya maletmek anlamsızdır. İddianamede, 'Tatlıses eskiden BDP'ye yakınmış da sonradan ayrılınca örgüt bu suikastı planlamış' gibi yansıtılıyor. Tatlıses BDP'ye çok yakın biri olmamıştır. Ancak partiyle de bir husumeti yoktur. Mesafeli bir ilişkisi vardı. Benim suikastle ilgim ve bilgim yoktur.''

İddianameyi eleştiren sanık Ruşen Mahmutoğlu, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek tahliyesini talep etti.

Mahkeme heyeti, sanık savunmalarına ara vererek, duruşmayı yarına ertelendi.