Rusya ve Türkiye arasında Üst Düzey İstişare Konseyi (ÜDİK) bünyesinde oluşturulan Ortak Stratejik Planlama Grubu toplantısı ortak bildirisinde, tarafların, uluslararası gündemde yer alan bir dizi önemli konuya ilişkin tutumlarının yakın veya aynı olduğunu tespit ettikleri belirtildi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov başkanlığında bugün Moskova'da düzenlenen toplantının ardından yayımlanan ortak bildiride, bakanların, Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki çok boyutlu ilişkilerin ileriye götürülmesi, güvene dayalı siyasi diyaloğun sürdürülmesi ve ikili işbirliğinin tüm alanlarında temasların genişletilmesinden duydukları memnuniyeti ifade ettikleri kaydedildi.

Bakanların, iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da derinleştirilmesini teminen, üst düzeyde temasların sürdürülmesinin önemini vurguladıkları ifade edilen bildiride, tarafların, Rusya ile Türkiye arasında karşılıklı yarara dayalı ticari-ekonomik işbirliğinin, ticaret hacminin esaslı bir şekilde artırılmasının, yatırım işbirliğinin pekiştirilmesinin, "Akkuyu" sahasında Nükleer Güç Santrali projesinin, "Güney Akım" doğalgaz boru hattının inşası ve Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi'nin hayata geçirilmesi gibi iki ülkeyi ilgilendiren önemli projelerin gerçekleştirilmesinin ve enerji alanında stratejik ortaklığın geliştirilmesinin önemini kaydettikleri belirtildi.

İki bakanın, Üst Düzey İşbirliği Konseyi çerçevesinde oluşturulan Toplumsal Forum'un faaliyetleri dahil, iki ülke arasında beşeri temasların pekiştirilmesine yönelik adımları memnuniyetle not ettikleri vurgulanan bildiride, bakanların, iki ülke arasında turizm alanında gelişen işbirliğinin Türkiye-Rusya beşeri ilişkilerine katkısını da memnuniyetle not ettikleri, bu sektördeki işbirliğinin gelişerek sürmesinin önem taşıdığı hususunda mutabık kaldıkları vurgulandı.

Bakanların, iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasındaki yapıcı temasların sürdürülmesine, Dışişleri Bakanlıkları Müsteşarları, Müsteşar Yardımcıları ve Genel Müdürleri seviyelerinde düzenli istişarelerin genişletilmesine atfettikleri önemi ifade ettikleri belirtilen bildiride, "Taraflar, uluslararası gündemde yer alan bir dizi önemli konuya ilişkin tutumlarının yakın veya aynı olduğunu tespit etmişlerdir. Bu durum, gerek ikili, gerekse BM, AGİT, KEİ ve diğer uluslararası platformlardaki işbirliğinin derinleştirilmesi için bir güvence teşkil etmektedir" denildi.

Dışişleri Bakanlarının, uluslararası barış, istikrar ve refahın sağlanmasında, korunmasında ve sürdürülmesinde, terörizm ve finansmanının kaynakları, yasa dışı uyuşturucu madde kaçakçılığı ve sınır aşan uluslararası suçlar gibi güncel küresel sorunlar ve sınamalarla mücadelede ve sürdürülebilir kalkınma yolundaki çabalarda BM'nin kilit rolünü vurguladıkları ifade edilen bildiride, şunlar kaydedildi:

"Eşit hak ve ortak hedefler temelinde bir araya gelen katılımcıların karşılıklı çıkarlarının gözetilmesi ilkesine dayalı çok taraflı işbirliği mekanizmaları yeni küresel sınamalara dayanışma içinde karşılık verilmesinde etkili bir araç haline gelmektedir. Taraflar G-20'yi, üyeleri arasındaki uluslararası ekonomik işbirliğinin temel forumu olarak görmektedirler. G-20, uzun vadede uluslararası mali-ekonomik sistemin daha demokratik ve adil esaslar doğrultusunda reforme edilmesi için önemli bir vasıta teşkil edecektir. Dünya ekonomisinde görülen kriz eğilimlerindeki artış çerçevesinde G-20, IMF, bölgesel bankalar ve istikrar sağlayan finansman mekanizmaları ile işbirliği halinde, krizlere karşı koyma konusunda sahip olduğu potansiyeli güçlendirmelidir.

Rusya Federasyonu'nun 2013, Türkiye'nin 2015 dönem başkanlığını yürütecek olmasını göz önünde bulundurarak, iki ülke Dışişleri Bakanları, G-20'nin mevcut ve müstakbel gündemindeki tüm konularda ikili işbirliğini arttırmak hususunda görüş birliğine varmışlardır.

Bakanlar, Rusya Federasyonu'nun Dünya Ticaret Örgütü'ne katılım müzakerelerinin sona ermiş olmasından duydukları memnuniyeti ifade etmişler, Rusya Federasyonu'nun Dünya Ticaret Örgütü'ne katılımının Rus ekonomisi ve Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ikili ticarete olumlu katkıda bulunacağı görüşünde birleşmişlerdir."



-Küresel nükleer yayılmanın önlenmesi-



Tarafların, küresel nükleer yayılmanın önlenmesi rejiminin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nın (NPT) üç temel boyutunu oluşturan nükleer yayılmanın önlenmesi, nükleer silahsızlanma ve nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması ilkeleri temelinde sürdürülmesi ve güçlendirilmesi yönündeki kararlılıklarını yineledikleri ifade edilen bildiride, şunlar kaydedildi:

"Bu çerçevede taraflar, 2010 yılı NPT Gözden Geçirme Konferansı'nda (NPT RevCon) oy birliği ile kabul edilen Sonuç Belgesi'nde yer alan tavsiyelerin hayata geçirilmesine destek beyan etmişler; RevCon kararları uyarınca 2012 yılında Ortadoğu'da nükleer ve diğer kitle imha silahları ile bunları fırlatma araçlarından arındırılmış bölgenin oluşturulması konusunda düzenlenmesi öngörülen Konferans'a tüm Ortadoğu ülkelerinin katılım ve yapıcı katkı sağlamaları ümidini dile getirmişlerdir."

Bakanların, dünyanın tüm bölgelerinde entegrasyon süreçlerinin etkin ve yapıcı bir şekilde geliştirilmesi temennisinde bulundukları ve küresel yönetişimin bölgesel düzeyde güçlendirilmesinin, yeni dünya düzeninin oluşturulması ile barış ve istikrar için ön koşul olduğu düşüncesinde birleştikleri belirtilen bildiride, bölgesel entegrasyonun sağlanması ve bu yöndeki çaba ve kaynakların birleştirilmesinin, bölgesel sorunların çözülmesi sürecinde özel bir önem taşıdığının vurgulandığı kaydedildi.



-Terörizmle mücadele-



Bakanların, terörizm ve organize suçlar ile mücadele alanında işbirliği konularında olağan ikili kurumlar arası istişarelerin 2012 yılında Moskova'da düzenlenmesi hususunda mutabakata vardıkları ifade edilen bildiride, bu konudaki ikili istişare mekanizmasının iki ülke arasındaki güvenlik alanındaki işbirliğine önemli katkı sağladığını teyit ettiği belirtildi.

Ortak bildiride ayrıca, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanmakta olan değişim ve dönüşüm sürecinin, bu ülkelerin halklarının adil ve meşru taleplerinden kaynaklandığı hususunda mutabık kalındığı bildirildi.

Bildiride, "Taraflar, Suriye'deki sorunun barışçıl çözümüne yönelik Arap Birliği'nin çabalarını desteklemektedirler" denilerek, "Bakanlar, Hürmüz Boğazı'ndaki seyrüseferin sağlanması bağlamında İran'la ilgili olarak ortaya çıkan gelişmelerden duydukları kaygıyı dile getirmişlerdir" ifadelerine yer verildi.