AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB üyelik sürecindeki kararlılığının hiç eksilmediğini belirterek, ''1959-2004 yılları arasında sadece müzakere tarihi almak için bekleyen bu millet, AB'deki bazı 'dar vizyonlu' yöneticilerin vizyonlarının değişmesini bekleyecek kadar da azimlidir, kararlıdır ve sabırlıdır'' dedi.

Bağış, AB Bakanlığı'nın, İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği'nin katkılarıyla başlattığı ''Türk Yerel Medyası AB Yolunda'' projesinin, İzmir'de düzenlenen 8. Bilgilendirme Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, projenin, Türkiye'nin her yerinde görev yapan yerel medya mensuplarının, AB konusunda, takipçilerini doğru bilgilendirmesini amaçladığını belirterek, projenin bugüne kadar ki uygulamasıyla da rüşdünü ispat ettiğini ve çok başarılı sonuçlar verdiğini söyledi.

Libya, Mısır, Tunus gibi birçok ülkede, demokrasi, ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi alanlarda kazanımlar elde etmek amacıyla sokaklara dökülen insanların, Türkiye'yi ilham kaynağı olarak gördüklerine işaret eden Bağış, Türkiye'nin, bu gücünün arkasında, Atatürk'ün cumhuriyeti kurması, Adnan Menderes ve arkadaşlarının çok partili sisteme geçme çalışmalarının yanı sıra 1959 yılında başlayan AB sürecinin de etkili olduğunu kaydetti.

Bağış, Türkiye'nin yumuşak gücünün, demokrasi olduğuna, bu gücün de AB sürecindeki reformlarla artığına işaret eden Bağış, şöyle konuştu:

''Hala Avrupa'da bazı 'dar vizyonlu' kişiler, Türkiye'yi eski günlerin Türkiye'si zannediyor, adaylık sürecinde engel üzerine engel çıkarıyorlar. Ancak unutmasınlar, 1959-2004 yılları arasında sadece müzakere tarihi almak için bekleyen bu millet, AB'deki bazı 'dar vizyonlu' yöneticilerin vizyonlarının değişmesini bekleyecek kadar da azimlidir, kararlıdır ve sabırlıdır. Siyasi engeller olmasa, Türkiye 17 müzakere faslının 15'ini 18 ayda açabilecek durumdadır. Bu 'dar vizyonlu' kişiler, AB sürecini durdurabilirler, ama reform sürecini durduramazlar.''

Türkiye'nin AB reform süreci ile önemli kazanımlar elde ettiğini de ifade eden Bağış, şöyle devam etti:

''Bugün çocuklarımız çok daha kaliteli oyuncaklarla oynuyorsa, daha kaliteli yakıt kullanımıyla vatandaşlarımız kentlerde daha temiz hava soluyorsa, gıdada daha kaliteli ve hijyen kurallarına uygun ürünler tüketiliyorsa, bireysel özgürlüklerin artması konusunda adımlar atılıyorsa, Atatürk'ten sonra ilk kez bir Cumhurbaşkanı Cemevi'ne gidiyorsa, ders kitaplarına Alevilik ile ilgili bilgilerin girmesini destekleyen bir anlayış varsa, kısa bir süre önce insanlar 'Kürdüm' demeye korkarken, bugün devletin televizyonundan 24 saat Kürtçe yayın yapılıyorsa, Rum vatandaşlarımız 88 yıl aradan sonra Sümela'da bu devletin birliği, dirliği için 'Amin' diyebiliyorsa, AB reform sürecinin bunda büyük payı vardır.''

Bağış, Türkiye'nin bugün geldiği noktada doğusundaki birçok ülkeye demokrasisiyle yönetimiyle ilham vermesinin yanı sıra dinamizmi, ekonomik büyümesi ve gücüyle de Batısındaki ülkelerin hayranlığını kazandığına dikkati çekti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün de gelecek nesillere ''muasır medeniyet seviyesini'' değil, ''muasır medeniyet seviyesinin üstünü'' hedef gösterdiğini hatırlatan Bağış, ''AB müktesebatı çağdaş medeniyetin reçetesi ise, biz bunun da üstüne çıkacağız'' dedi.

Bağış, bu hedefe ulaşma sürecinde yargı reformunun mutlaka yapılması gerektiğini söyledi.