Geçen hafta iki etkinliğe şahit oldum. İlkinde şahit olmaktan da öte dahil edildim. Etkinlikten kastımın kültürel olduğunu sanırım ayrıca belirtmeye gerek dahi yok.

Birincisi Isparta Baro Başkanlığı ile Göller Bölgesi Şair ve Yazarlar Derneği tarafından müştereken düzenlenen ve edebiyatı konu alan şölendi.

Mekân Avukat Evi... Evvela bir itiraf: Avukat Evi’ni ben maalesef ilk defa görüyordum. Mekânın nezihliğini görünce kaybımın büyüklüğüne inanın ki üzüldüm.  Ortam insana son derece huzur veriyor. Bunda binanın dış ve iç mimarisi kadar mefruşatta gösterilen özende çok etkili. Belli ki döşenirken oldukça titiz davranılmış. Eşyalar insanı boğmuyor, bilakis kullanılmak için olduğunu sanki bizlere hal lisanları ile anlatıyor. Ancak bu sözümden sakın alelade oldukları izlenimi uyanmasın. Tam tersine son derece zarif ve görselliğe sahip eşyalar.

Bu bakımdan emeği geçen bütün meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Ve meslektaşlarıma buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Boş zamanlarımızda burada gelir ve oturursak, sanırım ki zamanımızı en güzel şekilde değerlendirmiş oluruz. Çünkü böyle güzel bir ortamda konu döner dolaşır güzelliğe gelir; dolayısıyla sanata girilir. Biliyorsunuz ki “güzel” ve “çirkin” sanatın kıstasları. Tıpkı “iyi” ve “kötü”nün ahlakın, “doğru” ve “yanlış” ın mantıkin kıstasları olduğu gibi.

Barom yönetimimiz, şair ve yazar Ali Tanyıldız yanında beni de şeref konuğu olarak davet etmek âlicenaplığını gösterdikleri için kendilerine olan medyun-ı şükranlığımı buradan iletmek istiyorum.

Bana verilen söz sırasında kitaplarımı tanıtmam istendi ve ben de bu meyanda kısa bir konuşma yaptım. Keza sonunda Sayın Alay Komutanı tarafından bana plaket verilmesi, doğrusu benim için hayli enteresan bir sürpriz oldu.

Bu arada Baro Başkanımız Sayın Gökmen Gökmenoğlu’nun konuşması ilerisi için son derece umut verici içerikler taşıyordu. Umarım yönetimimiz muvaffak olur da meslektaşlarımla birlikte aynı mekanda nice unutulmaz günleri birlikte yaşarız.

Göller Bölgesi şair ve yazarlar derneği Başkanı Sayın Melahat Ecevit Hanım şair olmanın yanında çok iyi bir program sunucusu olduğunu da ispat etmiş oldu. Bu arada yöremizin şairlerinin okuduğu şiirler yanında kıymetli müzisyenlerimizin eşliğinde söylenen türküler dinleyicilere doyumsuz anlar yaşattı.

İkinci etkinlik ise Ensar Vakfı tarafından Öğretmen Evin de düzenlenen “Peygamber ve Gençlik” isimli konferans idi. Konuşmacı genç yaşına rağmen pek çok kitaba imza atmış Metin Karabaşoğlu kardeşimiz olunca salon tamamen doldu.

Metin Bey konuşmasına çok dikkat çekici bir cümle ile girdi. “ Gençlik denilince aklımıza hep sorun gelir, zira  ‘ gençlik ve sorunları’ cümlesi ile başlayan pek çok konuşma dinlemişizdir. Oysa doğrusu ‘sorun’ değil ‘soru’ olmalıdır” dedi.

Yani “gençlik ve soru”...Haksız değildi! Genç soru soran dahası sorgulayan bir insandı. Sorgulamanın olmadığı yerde mevcuda kutsallık atfediliyor ve akabinde durağanlaşan hayat kirleniyor sonunda hiç de güzel olmayan kokular yayılıyordu.

Konuşmacı, Efendimiz tebliğe başladığında etrafını ilk önce gençlerin doldurduğunu söyledi. Mesajları kabul edenler öncelikle gençler oluyordu.

Demek ki yaşlılar kazandıkları mal ve makam ve mevkiinin esiri olup, “hakikat” ile ilgili soruları sormaktan kaçınıyorlar.

Metin Bey konuşmasında vakıanın diğer boyutunu da birçok örnekle uzun uzun anlattı. Yani madalyonun diğer yüzünü! O da Efendimizin gençlerle olan ilişkisi idi. Onları insan yerine koyup görüşlerini alıyor ve en önemlisi genç yaşta onlara büyük sorumluluklar veriyordu.

Bu sorumluluk bir yere Vali olarak atanmaktan tutunda Ordu Komutanı olmaya kadar ucu açık bir alanı kapsıyordu.

Peki ya biz, koskoca delikanlı ya da genç kız olmuş evlatlarımıza sorumluluk verecek kadar güveniyor muyuz? Mesela onları elektrik veya su faturası ödemeye gönderirken bile sakın parayı kaybetme diye tembihte bulunmuyor muyuz?

Sonrada laf sırası geldiğinde gençliğin iyiye doğru gitmediğinden bahisle konuşmuyor muyuz?

Biz büyükler böylece hatalı davranmıyor muyuz?

Metin Karabaşoğlu keşke bu konferansını bana 20 yıl önce verseydi!İnanın ki ben daha iyi bir baba olurdum.