Muharrem İnce'nin dini alt yapısı epey güçlü. Kuran eğitimi almış, İmam Hatip Lisesi'ne yazılmaya giderken yoldan çevrilmiş, Hacı lakabıyla çağrılmış, abdestsiz sokağa, Ayetel Kürsi'siz mitinge çıkmazmış vs. Bunları anlatırken "Sen sen sen, Kuran eğitimi aldın mı" sorusuyla program sunucularından Nagehan Alçı'ya bile mahalle baskısı yapar gibi. 

İmam Hatipli olduğunu umumiyetle söylemeyen, gizleyen Ahmet Hakan geldi aklımıza. Gidemese de yolunda bulunmayı bile gururla dile getiren İnce nerde, Hakan nerde. 

Mizah unsuru olarak çoğu zaman Kemal Kılıçdaroğlu'nun gafları ön plandayken seçim sürecinden itibaren Muharrem İnce popülerliğini kimseyle paylaşmayacak gibi görünüyor. 

Sahnede bisiklete binmesi en komik gösterisi sanılırken selfi çekilen hayranını havaya fırlatıp sonra "Çok acımadı di mi, dur sen özür dileme, ben mi dileyecektim, lüzum yok mu diyosun" lu absürt en samimi haliyle ettiği özür telefonu en melankolik adamları dahi güldürdü. 

Muhafazakar siyasetçilerin konuşmalarında Kemalist söylem barındırmasını inandırıcılıktan uzak bulan CHP, İnce'nin mutaassıp Cumhurbaşkanı adayı profiliyle dindar vatandaşların oyunu kapabileceğine inanıyor mu? 

Bizim milletimiz öncelikle inancına, ezanına, bayrağına, orucuna, namazına, yaşam tarzına saygı gösterilmesini ister. Sonra da ekmeğine, aşına, evine, barkına, işine göz dikmeyecek, bunları daha ulaşılır kılacak, sağlık ve ulaşımı çok daha konforlu hale getiren lidere "lider" der ve sahip çıkar. 

Bombaların, kurşunların altından kaçıp gelen ve üç beş lokmayla sırtını doğrultmaya çalışan mazlumlar, mülteciler için "Bayram için gitti mi ülkesine, kapatırım kapıyı, burası aşevi değil" diyen İnce'nin bilmediği çok şey var. İnsan olma haysiyetine sahip olan hiç kimse zulmü sevmez, zalimin destekçisi olmaz. Ki yerli kaç fakire, yetime sahip çıktı sormak isteriz. Yahut sefahat içinde bencilce yaşayan fikirdaşlarının yeryüzündeki açlık yahut susuzlukla ilgili incir çekirdeğini dolduracak projeleri var mıdır? 

"Köprüleri, hava alanlarını, Marmara'yı geçmişte biz yaptık ama yıkmayı vaad ediyoruz. Yapacam dediysem de şaka yapmışımdır." Çelişkili ifadeleriyle anlaşılması imkansız projeleri olan adaylar "ateşleyin bakalım" diyerek henüz iktidar olmadan halktan tahakkümle para toplayacaklarını hissettirdiğinde, vatandaş tabi olarak buz gibi soğuyacaktır. 

Liyakatsiz kişiler, getirildikleri makamda otururken toplumda oluşan negatif enerji ile istikrara da darbe vurulmuş olur. Aristo "Adalet, hak edene hak ettiğinin verilmesidir" derken partisinin genel başkanlığına layık görülmemiş bir adayın cumhurun reisliğine aday gösterilmesi, adalet ve istikrar açısından da bir başka tartışma konusu. 

Dindarlıksa yedi ceddimiz dindar, seyyid... Fakir fukaraya merhametse ayakkabılarımızı da çıkarırız, mezralarda kalmış olan yer sofralarına da otururuz. Kudüs ise mesele en dokunaklı afişi bastırır, en güçlü sloganı biz atarız. Ama 24 Haziran'a kadar... Sonrası mı? Perde kapanır. CHP iktidarı dönemlerinde yaşanılan kıtlıklar, kuyruklar, baskılar, susturulan ezanlar, başörtüsü yırtılan kadınlar... 

Milletin aklıyla, hafızasıyla dalga geçenler her seçimde sandıkta cevabını almıştır. Ve 24 Haziran'da Kılıçdaroğlu'nun bu defa hakikaten duymak isteyeceği, İnce'den bir ses gelir. "Girmiş yenmiş, girmiş yenmiş, yenmiş de yenmiş...."