Sayın Aydın Baruş için, Isparta’da göreve başlayalı daha bir ay bile olmadan böyle bir öngörüde bulunmak için ‘erken’ denilebilir.

Ses getiren bir icraatını görmedik, Isparta’nın şanslı olduğunu nereden bileceğiz?” sorusu da sorulabilir.

Evet, daha çok yeni…

Evet, ses getiren bir icraatını da henüz göremedik…

Ama Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olmaz mı?

Görünen köye kılavuza gerek var mı?

Isparta, merkeze alınan Ömer Seymenoğlu döneminde şanssız bir dönem yaşadı.

Bazı siyasetçilerin “salon valiliği yapıyor” dediği Ömer Seymenoğlu ile ilgili yazdığım iki yazıdan birinin linki şöyle:  https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/olmadi-vali-bey-olmadi/648494

Dolayısıyla boşuna nefesimizi tüketmeyelim, merak edenler yukarıdaki linki tıklayıp ne demek istediğimizi okuyabilirler…

***

İlk intibalara çok önem verenlerdenim.

Sayın Baruş hakkında edindiğimiz ‘pozitif düşünce’ tabii ki sadece ilk intiba ile sınırlı değil.

Uzun boylu ve yakışıklı olduğu için de değil elbette.

Vali beyi, Isparta’ya gelmeden önce görev yaptığı Malatya’daki arkadaşlarımıza sorduk.

Isparta için şans olacağını, Isparta’daki görevine başlamadan önce öğrendik.

Demek ki, “Isparta vali konusunda bu defa şanslı” sözünü boşuna sarf etmemişiz.

Şimdi sıra; Sayın Baruş’un bu bilgi birikimini, donanımı, görev aşkını Isparta için değerlendirebilmede…

***  

Hiçbir makam ilelebet değil.

Makamlar, hakka-hukuka dikkat edenler için çok büyük sorumluluk isteyen hatta imtihandan geçilen bir süreçtir, diyebiliriz. 

Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı koyun misalindeki gibi, Isparta’nın en ücra köşesinde meydana gelen bir haksızlıktan bile kentin valisi sorumludur.

Bu haksızlıkta bir ihmal söz konusu ise, Allah korusun “vebal” altına girme riski bile vardır…

***

Az önce de vurgulamaya çalıştığımız gibi bütün makamlar gibi valilik makamı da 3 yıl bilemedin 5 yılla sınırlı bir dönemdir.

Önemli olan; bu sayılı günleri çok iyi değerlendirip hakkını vermek ve giderken bırakılacak güzel eser ya da eserlerle yıllarca yâd edilebilmek.

Güzel şekilde yâd edilmek her valiye kısmet olmuyor.

Ama Sayın Aydın Baruş için böyle bir imkân var; Miryokefalon Zaferi…

***

Malazgirt Meydan Muharebesi, Türklere Anadolu’nun kapısını açtı ve haklı olarak her yıl coşku ile kutlanıyor. Bu zaferin mimarı Büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Alp Arslan’ı rahmetle anıyoruz, mekânı Cennet olsun…

Anadolu’nun tapusunun alındığı bir de Miryokefalon Savaşı var ki, toplumda maalesef Malazgirt Zaferi kadar bilinmiyor, bilinmediği için de doğru dürüst kutlanmıyor.

Isparta’nın yanı sıra Konya, Denizli ve Afyonkarahisarlılar bu tarihi zaferin kendi topraklarında kazanıldığını iddia ediyorlar.

Ne yazık ki bu konu hakkında hala net bilgi yok!

İşte sayın valiye, görev süresini tamamlayıp başka bir ile atandığında, yıllar sonra bile güzel şekilde yâd edilecek imkân burada doğuyor.

Bugüne kadar hak ettiği kadar önemsenmeyen Miryokefalon Zaferi’nin, Isparta topraklarında kazanıldığı iddiaları diğer illere göre daha inandırıcı görünüyor.

Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği (TİNGADER) Genel Başkanı ve aynı zamanda tarihçi olan Sayın Mehmet Ali Çelik’in iki yıldan beri verdiği yoğun mücadele sonucu Isparta, Miryokefalon Zaferi’nin tesciline hayli yaklaştı. Tabii bu konudaki son kararı Türk Tarih Kurumu verecek.

Ancak tescil kararının bir an önce çıkması için Sayın Vali Baruş’a çok önemli görev düşüyor.

Yazımızın başında “Isparta vali konusunda bu defa şanslı” demiştik ya…

Görünen köye kılavuz istenmeyeceğini, Perşembe’nin gelişinin Çarşamba’dan belli olduğunu vurgulamıştık ya…

Bu konuda vali beye güveniyoruz zira kendisini ziyarete gittiğimizde Miryokefalon konusu hayli dikkatini çekmişti, umarım yanılmıyoruzdur…

MİRYOKEFALON İSMİ DEĞİŞMELİ

Tescil için mücadeleye başlanmışken naçizane fikrim, isim konusunda da girişimde bunulmalı.

Miryokefalon yerine bu önemli zafer Türkçe bir isimle anılmalı.

Gelenedost Meydan Muharebesi olabilir, Isparta Zaferi, ya da Isparta’nın isminin geçeceği mutabık kalınacak farklı bir isim konusunda istişare edilebilir.