Isparta - Burdur Tabip Odası Başkanı Dr. İlker Büyükyavuz, hekimlerin uğradığı saldırılar nedeniyle Tıp Bayramını buruk bir şekilde kutlamak zorunda kaldıklarını belirterek; “Yeni Bakanımızdan umutluyuz. 14 Mart Tıp Bayramında Bakanlıktan yapılmasını istediğimiz 14 acil talebimiz var” dedi.

14 Mart Tıp Bayramı dün çeşitli etkinliklerle kutlandı. Hekimler önce Atatürk Anıtına çelenk sunarak saygı duruşunda bulundular ve daha sonra Vali Vekili Niyazi Can’ı ziyaret ettikten sonra SDÜ’deki kutlama programına geçtiler.  Atatürk Anıtına çelenk sunma törenine; Isparta Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Osman Aydın, SDÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Yorgancıgöl, Isparta-Burdur Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlker Büyükyavuz ve yönetim kurulu üyeleri ve Hastanelerde görev yapan doktorlar katıldı.  Doktorlar dün saat 08.30’da Atatürk Anıtına çelenk sunarak saygı duruşunda bulundu. Doktorlar daha sonra Vali Vekili Niyazi Can’ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştüler.  
 
Bu arada Tabip Odası Başkanı Dr. İlker Büyükyavuz, SDÜ’deki 14 Mart Tıp Bayramı kutlama programında yaptığı konuşmada hekimlerin içinde bulunduğu sorunları dile getirdi. Büyükyavuz bu konuda yaptığı açıklamada şunları söyledi : “Türkiye genelinde 750 bin sağlık çalışanının gözü kulağı yeni Sağlık Bakanı’ndadır. Önceki Sağlık Bakanı Prof.Dr. Recep Akdağ tüm itirazlarımıza rağmen kararlılıkla yürüttüğü “Sağlıkta Dönüşüm Programı” sayesinde geride bir sağlık çalışanları enkazı bırakarak görevden alındı. Türkiye sağlık ortamının sayısız sorunları var. Yeni Sağlık Bakanı’nın göreve gelmesiyle birlikte sorunlarımızdan acil olan 14 tanesine 14 Mart Tıp Bayramına kadar yanıt beklediğimizi ifade ettik, Türk Tabipleri Birliği heyeti bizzat ziyaret ederek Sayın Bakan’a talepleri iletti, sağlık çalışanlarının temsilcileri olarak pek çok açıklamayla bu talepleri kamuoyuyla paylaştık. Bugüne kadar bir yanıt gelmiş değil. Ancak sağlık çalışanları yine de bu talepleri tekrarlamakta, yeni Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun acil ve hayati taleplere duyarsız kalmayacağına inanmak istemektedirler. Bugün 14 Mart Tıp Bayramı, buradan Sağlık Bakanı’na sesleniyoruz. Sağlık ortamı açısından bu anlamlı gün sağlık çalışanlarını rahatlatan “müjde” niteliğinde haberler vermek için çok iyi bir zaman olacaktır. Basından, yarın Tam Gün yasası ile ilgili bazı gelişmelerin kamuoyuyla paylaşılacağını öğreniyoruz. Belirtmek isteriz ki; sadece bu alanda ve sadece öğretim üyelerini içeren düzenlemelerle Türkiye’de sağlık ortamının rahatlaması, hastalanmış halinden bir iyileşme sürecine geçmesi mümkün değildir.
 
Sağlık çalışanlarının 14 acil talebi ortadadır, sizlerle bir kez daha paylaşıyoruz. Sağlık Bakanı Türkiye’de çalışan yedi yüz bin sağlık çalışanının ve bu ülkede sağlık hizmeti almak durumunda olan 75 milyon yurttaşın Bakanı olmaya niyetli ise yarın, 14 Mart’ta bu taleplerimize olumlu yanıt vermek durumundadır. Bunun olmaması, ne yazık ki, sağlık çalışanları tarafından yeni Bakan’ın da eski Bakan Dr. Recep Akdağ’ın politikalarının yılmaz takipçisi olduğu biçiminde algılanacaktır. 
Bu talepler sağlık ve sosyal hizmet emekçileri ve hizmet sunduğumuz 75 Milyon yurttaş için istediğimiz asgari taleplerdir. Bir kez daha tekrar edersek:
 
DOKTORLAR’DAN 14 MART’A 14 ACİL TALEP
 
Emekli sağlık çalışanlarının ücretleri acilen iki katına çıkarılmalıdır. 
 
Sağlık çalışanlarının arasında dayanışma yerine rekabete yol açan, işimizi değersizleştiren ve hastaları “puan”a dönüştüren mevcut “performansa göre ücretlendirme” sisteminden ivedi olarak vazgeçilmelidir. Kamuda çalışanların ücretleri,  iş güvenceli tek bir işte çalışarak insanca yaşamaya, mesleki gelişimi sürdürmeye yetecek, emekliliğe yansıyacak biçimde düzenlenmelidir.
 
Sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakkını güvence altına alacak düzenlemeler ile sağlık ortamlarının şiddetten arındırılması için Türk Tabipleri Birliği tarafından hazırlanan öneri doğrultusunda Türk Ceza Kanunu’nda gerekli değişiklik yapılmalıdır.
 
Sağlık çalışanlarını kamuoyu ve hastalar nezdinde küçük düşürücü tutum ve söylemlere son verilmeli; Alo 184 Sabim Hattı’nın faaliyetleri öncelikle durdurulmalı, gerçek anlamda hasta haklarını önceleyerek çalışan bir hattın kurulması sağlık çalışanlarının örgütleriyle ortak çalışma yürütülerek sağlanmalıdır.
 
Hastaların tanı, tedavi ve bakım süreçlerinde nitelikli hizmet alabilmeleri   için gerekli olan  sürelerin, her meslek alanının özellikleri dikkate alınarak hesaplanması  çalışmalarına  meslek örgütü üyelerinin de katılımı sağlanarak bir an önce başlanılmalıdır. Hastalara yeterli süreyi ayırabilmek başta olmak üzere işimizi nitelikli ve hizmetin gereklerine uygun yapabilmemize ilişkin mesleki tanımlama düzenlemeleri yapılmalı, kamuda ve özel sektörde hastalara yirmi dakikadan daha kısa süre içerisinde hekim randevusu verilmemelidir.
 
Birinci basamakta çalışanlar arasındaki ücret eşitsizliklerine son verilmeli; ASM, TSM, kurum hekimlikleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarda çalışanların tamamı iş güvencesine kavuşturulmalıdır.
 
Özel sağlık kuruluşlarında çalışanların sözleşmelerinde sendika/meslek örgütleri taraf olarak kabul edilmeli; işten çıkarmalar Sağlık Bakanlığı ve ilgili sendika/meslek örgütünün iznine bağlı olmalıdır.
Sağlık alanında çalışmayı ve işyeri hekimliğini taşeronlaştıran; sağlıkçıların her düzeydeki eğitimini (işyeri hekimi, hemşire v.d.) yetkin olmayan özel sektör girişimlerine açan, sendika ve meslek örgütlerinin yetkilerini yok eden, ilgili dernekleri muhatap almayan uygulamalar ivedi olarak durdurulmalıdır.
 
Mesleki, kişisel ve ailevi yaşamı olumsuz etkileyen mecburi hizmet ve geçici görevlendirmeler başta olmak üzere çalışma yaşamındaki anti demokratik uygulamalar kaldırılmalıdır.
 
Bütün sağlık çalışanlarının nöbet ertesi izin hakkı istisnasız olarak uygulanmalı; 40 saatlik haftalık çalışma süresi, nöbetler de dahil olmak üzere 56 saati geçmemelidir. Radyasyon çalışanlarının çalışma süresi haftalık 25 saate yeniden indirilmelidir. Normal poliklinik hizmetleri için vardiyalı çalışma uygulamaları kaldırılmalıdır.
 
Kamu sağlık kurumlarında sözleşmeli, döner sermayeden sözleşmeli, vekil, taşeron işçisi adı altında her tür güvencesiz çalıştırmaya, esnek-kuralsız, fazla çalıştırma ve angaryaya son verilmeli; taşeron şirket çalışanları da içinde olmak üzere sağlık çalışanlarının tamamı devlet memuru statüsüne kavuşturulmalıdır.
 
Ülkemizde sağlık insan gücünün planlanması ilgili tarafların katılımıyla bilimsel olarak yapılmalıdır.
Eğitim aldığımız kurumlar ehil ellerde olmalı, mesleklerimiz dışından insanların mesleğimizin niteliği ve niceliği hakkında kararlar almasına imkan veren düzenlemelere son verilmeli, nitelikli eğitim için gerekli süre ve koşullar meslek örgütlerinin de görüşleri alınarak belirlenmelidir. Mevcut okulların öğretim elemanı, donanım v.b. eksiklikleri giderilmeli; kapasitelerinin üzerinde öğrenci alımına son verilmelidir. Üniversite hastanelerinin ekonomik, yönetsel ve akademik özerkliği korunmalıdır.
 
Sağlığı ticarileştiren, sağlık hizmetlerini metalaştıran,  eşit-ücretsiz-nitelikli sağlık hizmetinin önündeki öncelikli engel olan sağlıktaki bütün katkı-katılım payları ve ilave ücretler kaldırılmalıdır.
Bu güne kadar sağlık hakkı mücadelesi ile sağlık çalışanlarının ekonomik, özlük, demokratik hakları için mücadeleyi bir arada yürüttük. Yeni Sağlık Bakanı’na da sesleniyoruz: Halk ve sağlık emekçileri yararına yapacağınız her türlü faaliyeti destekleriz. Halk ve emekçiler yararına bir sağlık sistemi inşası için birlikte çalışmaya hazırız. Politikalarınızda ısrarcı olmanız ve taleplerimizin yanıtsız kalması durumunda; 13 Mart 2011, 19–20 Nisan 2011, 21 Aralık 2011, 23 Mayıs 2012’de göstermiş olduğumuz mücadelemizi daha da büyütme kararlılığında olduğumuzdan kuşku duyulmamalıdır” dedi.