SÖYLEŞİ

 Ak Parti Isparta milletvekili aday adayı Mustafa Serkan Demirekin ile yaptığımız ve soru cevap şeklindeki söyleşimiz sonrası ortaya çıkan manzaranın ilk kısmını  sizlere takdim ediyoruz.

 Ispatamızda İstihdam nasıl artırılır?Isparta ekonomisi ne üzerine bina edilmelidir?

 Ne sadece tarım üzerine ve ne de sanayi üzerine ve ne de turizm üzerine bina edilmelidir. Ama bunlarla beraber tümü üzerine bina edilmelidir ki istihdam artırılsın. Ve işsizliği sona erdirip fakirlik belasından kurtulabilelim.

 Komuoyunda kısmen hakim olduğu kadarı ile veya Isparta ekonomisi üzerinde  yapılan yorumlarda mesleği veya çevresi itibarı ile tarımla iştigal edenler tarafından Isparta Ekonomisinin tarım üzerine bina edilmesi gerektiği  tarzında beyanlar duyuyoruz. 

Bunlara tamamen katılmak mümkün değildir. Zira insanların en önemli ihtiyacı gıda ihtiyacıdır. Her insan günlük yaşamını sağlık ve afiyetle idame ettirebilmek için günde birçok kez tarımsal ürünler almaya mecbur ve mahkum hissetmektedir. Bu bir yaratılış kuralıdır. Onun için tarihsel süreçte tarım gündemden hiç düşmemiştir. Küresel krizlere rağmen insanlık ortalama gelir seviyesinin ve yaşam kalitesinin yükselmesi ile (özellikle kaliteli tarımsal ürünlerin değeri artmakta)  talep yükselmektedir. Bu nedenle kaliteli tarım da önemli bir noktaya gelmektedir. Bu böyle de devam edeceğe benzemektedir. İlimizin gerek iklim yapısı ve tarımsal kültürü nedeni ile birçok tarımsal üründe gelişmişlik açısından önemli noktalarda olup bu ürünlerin getirisi ilimiz için önemli miktarlardadır. Bu nedenle modern ve özellikle gündemde yerini sağlamlaştırmaya başlayan organik tarım ilimizin ekonomik geleceği için önem arzetmektedir.

 

İnsanların farklı yapıları ve değişik yaratılış özellikleri nedeni ile her insana aynı mesleği tavsiye etmek muhali talep etmek olur.  Keza bir insan işinin patronu olmak isterken bir diğeri ortaklık yapmayı ve bir başkası asgari ücretli de olsa sigortası olmak kaydıyla  sorumluluk altına girmeden bir başkasının işyerinde veya fabrikasında çalışmayı tercih etmektedir. Keza tarımdan hiç zevk almayan bir kişi veya bir kesim,  fabrikada bir başkasının emri altında olsa bile çalışmayı tercih etmektedir. Tek tip anlayışlar sosyalist devletlerde vardır. Ve onların çağı tekrar dirilmemek üzere kapanmış vaziyettedir. Bizde ekonomimizi sadece tarım üzerine yoğunlaştırarak ölmüş sistemi canlandırma çabasına girmemeliyiz. Ancak en güzel tarımı da yapmalıyız.

 Keza dünya ülkelerinin ihracat ve ithalat kalemlerine baktığımız zaman birçok ihtiyacın ilimizde karşılanmasının mümkün olduğu ve basit teşebbüsler ile kurulacak fabrikalarda bu imalatın yapılıp buralarda istihdamın artırılması mümkündür.

 Hükümetimizin üniversite sayısını 250 ye çıkarma çabası ve çalışması olduğu malumdur. Bu rakam içerisinde Yalvaç Şarkıraağaç bölgesi ile Eğirdir Bölgesinde 2 yeni üniversitenin açılması en çok uğraş vereceğimiz konuların başında gelmelidir. Dünya Yüksek öğreniminin zirve yaptığı ABD de üniversite sayısına bakılırsa , bizde bazılarının iddia ettiği gibi çok sayıda üniversitenin Eğitim seviyesini düşürdüğü tezinin ne kadar ilkel bir düşünce olduğu aşikardır.

Bazı şeylerin çok olmasından zarar gelmez. Çok üniversite ile  fırsat eşitliği ortamı oluşmaktadır. Tüm insanlarımızın eğitim ve öğrenim seviyesinin artırılması kadar elzem ne olabilirki. Bu gün en çok ızdırabını duyduğumuz yastıkaltı birikiminin ekonomiye yansımasının en önemli ayağını belki de eğitim faaliyetleri halledecektir. Harcama yapmada eli sıkı insanların ve ailelelerinin hiçbirisi üniversite okumakta olan çocuğuna masraf yapmaktan kaçınmaz. Ve yastıkaltı birkimini çocuğu için harcar. Bu böyledir de.  İlimizde tek bir üniversite olmasına rağmen bunun il ekonomisine kattığı olumlu tablo ortadadır.

Yani ilimize en az 2 veya 3 üniversite daha kazandırılmalıdır.Altyapısı, tarihi ve turistik  altyapısı, dünyanın dikkatini çeken turizm beldelerine olan yakınlığı, hemşehrilerimizin eğitime olan merakı vs. gibi nedenlerle artık ilimiz en az 2 veya 3 üniversiteyi haketmektedir. Biz artık emareleri ortaya çıkmaya başlayan bu konuda hayallerimizi yüksek tutmakla mükellefiz. Zira bir şey hayalde varsa gerçekte mutlaka olacaktır. Hayalde olmayan gerçekte de yoktur. Hayallerimizi yüksek tutmalıyız.

 Bugün Konya denince Mevlana akla gelir. Dünya Kültür arenasında  Mevlananın adını duymayan yoktur. Ülkemizi bilmeyen sayısız insan Mevlanayı bilmekte ve bu zenginliğimiz sayesinde ülkemize gelmekte ve ülkemiz  içerisinden çıkan mevlana ile itibarımız artmaktadır.  Dünya anlayışı vs. gerekçeler ile mevlanaya karşı olmak bir nedenle ekonomiye karşı olmaktır ki bunun izahı kimseye yapılamaz. Konya ilimizin Mevlana ile çıtasını her noktada ne kadar yukarılara çektiği ortadadır.

İlimiz Isparta da 2. Bir Konya olmaya aday olmuş ve hattabu yönü ile 2. Bir Konya olmuş ve hatta onu da geçmektedir. Çünkü Konyaya gelen yerli ve yabancı turist sayısında kısmi artış sağlanırken,  Isparta  Eğirdir ve Barlaya gelen yerli ve yabancı turist sayısı katlanarak artmaktadır. Bugün itibarı ile Ispartaya gelen turist sayısı yıllık 1 milyon civarında olup bu sayının katlanarak arttığı gerçeği karşısında bunun ekonomiye rakamsal yansıması hayallerimizi süslemektedir. Kaldıki deniz ve sahil turizmi, kültürel ve ahlaki yozlaşmaya yol açarken, inanç ve ahlak turizmi diyeceğimiz bu  sahanın kültürümüze katacağı olumlu etkiler yanında, dünyanın heryanında bulunan sahil turizmine göre sadece bu yöreye mahsus inanç turizminin, şehrimizin geleceğini aydınlatacağ aşikardır.

Ancak Eğitim ve öğrenim seviyesi ile ahlaki ve kültürel seviyesi yüksek olan bu ziyaretçilerin geldikleri zaman ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. İnsanlar inanç turizmi için geldiğinde, yaz tatili ihtiyacını burada karşılayabilmelidir. Keza gölümüz ve dağlarımız ile ve kış sporları ve geleneksel misafirperverliğimiz ile bir insanın yıllık tatil ihtiyaçlarının  tamamen karşılanmasına yönelik tüm imkanlara sahibiz. Bunun için haydi Isparta. Yürüme koş. Ümitle dolu yaşa. Müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırma. Gelecekte çok şey var.  İleriye bak. Zira sadece gelecek hesabı yapanlar  kazanırlar. Her teşebbüsün sadece ilk adımı atılınca devamı  devamı gelmektedir. Hesabını yap ve adımını at. Durma ilerle….

Paranın dili, ırkı, dini vs. olmadığı malum olup, hizmet karşılığı bu turizmi de ekonomiye dökmek bize hem fırsat ve hem görev hem de kazançtır.

Evet bu topraklar her yönü ile bereketli topraklardır. Tarihte böyle olduğu gibi istikbalde de böyle olacaktır. Yeterki hayalde olanın hakikatte ve gerçekte de varolduğunu düşünelim.