Ak Parti Tabanı İttifaka Oy Verecek!
ISPARTA SAADET PARTİSİ ESKİ İL BAŞKANI VE 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ ADAYI CEVAT GENCAY İLE 2015 SEÇİMLERİ ÜZERİNE RÖPORTAJ Öncelikle hayırlı günler diliyorum sayın başkanım. Seçim çalışmalarınızda sizlere ve teşkilat mensuplarınıza başarılar diliyorum. Konuşmamıza başlamadan önce kendinizi tanıtabilir misiniz?   Ben Cevat Gencay. Isparta Sütçüler doğumluyum. 1983 yılında Refah Partisi’ne girdim. 92 yılında Refah Partisi merkez […]

ISPARTA SAADET PARTİSİ ESKİ İL BAŞKANI VE 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ ADAYI CEVAT GENCAY İLE 2015 SEÇİMLERİ ÜZERİNE RÖPORTAJ

Öncelikle hayırlı günler diliyorum sayın başkanım. Seçim çalışmalarınızda sizlere ve teşkilat mensuplarınıza başarılar diliyorum. Konuşmamıza başlamadan önce kendinizi tanıtabilir misiniz?

Ben Cevat Gencay. Isparta Sütçüler doğumluyum. 1983 yılında Refah Partisi’ne girdim. 92 yılında Refah Partisi merkez ilçe başkanı olarak görevimi devam ettirdi. Refah Partisi kapatılınca Fazilet Partisi kurucu il başkanlığını yaptım. Fazilet Partisi kapatılınca Saadet Partisi kurucu il başkanlığını yaptım. Ve Saadet Partisi’nde uzun bir dönem il başkanlığı yaptıktan sonra bazı seçimlerde aday olduğumuz gibi 2015 seçimlerinde de aday oldum. Çalışmalarımızı bu şekilde sürdürüyoruz. Siyasi geçmişimiz böyle.
Başarılar dilerim tekrar. Peki, bölgenizdeki diğer partilerdeki adaylar halk tarafından nasıl karşılandı?


Diğer partilerin adaylarına biz karışamayız. Herkes, her parti başarılı olacağı adayları tespit için teşkilatları çalışır. Kamuoyunun görüşleri alır. Ve aday belirlenir. Bizim partimiz de hiçbir sıkıntımız yok Allah’a şükür. Teşkilatların görüşüyle ve yapılan Isparta’daki anketlerle, halkın görüşüyle beraber biz aday gösterildik. Diğer arkadaşlar da aday gösterildi. Bizim partimizde en ufak bir sıkıntı yok. Çünkü biz benliğimizi aşmış insanlarız. Biz kendi çıkarlarımızdan çok Türkiye’nin çıkarını düşünen bir insanız. Partilerimiz de öyle. Bugün iki tane parti kendi çıkarlarını değil ülkenin çıkarlarını düşünerek partililerin görüşleriyle, programlarından fedakârlık yaparak birleştiler. Ancak Isparta’da şunun taraftarıyız; Isparta’da diğer siyasi partilerde koşturanlar bizim arkadaşlarımız, bizim kardeşlerimizdir. Hangi partiden olursa olsun; CHP, MHP, AKP veya diğerleri. Ancak Isparta’da siyaset yapıp da gece gündüz koşturan arkadaşların, yani teşkilat görevlilerinin fikirlerine sayı gösterilmezse biz de üzülüyoruz buna. Yani arkadaşlar dört yıl boyunca koşturuyorlar, halka birçok şeyleri vaat ediyorlar ama aday belirleneceği zaman arkadaşların fikirlerine saygısızlık yapıldığı vakit biz ona üzülüyoruz. Isparta’daki arkadaşları olarak üzülüyoruz. Tabi bu diğer siyasi partilerin bir kısmında var, rahatsızlıklar oluyor. Ben de arkadaşlara şöyle tavsiye ediyorum: bu yollarda olan bir şey eğer sizin belirlediğiniz adayları, sizin istediğiniz adayları, partinizin görüşünü alıp, sivil toplumların görüşünü alıp, Isparta’da yapılan anketlerin değerlendirmesini yapıp oradaki değerlendirmeye değil de kendi yukarıdan, Ankara’dan bazı insanları yazıyorlarsa bu fikre saygısızlıktır. Hem Isparta insanının fikrine saygısızlıktır hem de teşkilatlardaki arkadaşlarını fikirlerine saygısızlıktır. Bu yıllardır olan bir şey. O zaman ne yapmak lazım? O zaman sandıkta bir tokat vurmak lazım. Ondan sonra bir daha ki seçimde Ankara genel merkezde, hangi parti olursa olsun gelirler ondan sonra kimi aday göstereceğiz diye arkadaşların fikirlerini alırlar. Fikirlerine saygı gösterirler ve onların istediklerini yaparlar. Onun için bu seçimde diğer bütün parti teşkilatlarında görev yapan arkadaşlarıma sizin fikirlerinize saygı göstermiyorsa siz de sandıkta bir tokat atın. Bu sefer nasıl sizi dinliyorlar bir bakın.
 

Peki, başkanım Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi’nin ittifakını siz zatınız, şahsınız olarak nasıl bakıyorsunuz, bu ittifakı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz şahsımız olarak zaten siyaset yapmıyoruz. Bizim ilkelerimiz var prensiplerimiz var. Bu ilke ve prensiplerimize ne uyarsa biz her zaman bunu yaparız. Kendi görüşümüz önemli değil, bizim bulunduğumuz teşkilatın görüşü önemli. Bir diğeri de bir yanlış varsa bir de doğru varsa önce doğru yapılmayacak, önce o yanlış kaldırılacak. Şuanda ki iktidar bu ülke için yanlış bir iktidar. Bu millete değil, kurmuş olduğu bakanlıklarla, icraatlar ile yabancıya çalışan bir hükümet. O zaman önce bu yanlışın gitmesi lazım. Bu yanlışın gitmesi için de doğru olan neyse yapılması lazım. Bizim ittifak yapma sebebimiz de bu. Partimizin çıkarları değil, ülkemizin çıkarları önemli olduğu için biz önce bu yanlışın gitmesi için ittifak yaptık ve bundan çok memnunuz. Zaten büyük birlik partisi ile bizim aramızda çok ayrı bir fikir falan yok. Şimdi siz de takip ediyorsunuz, geçen gün Ankara’da salonu doldurduk, dışarısı doldu. Sanki 40 yıldır aynı partide mücadele eden insanlar gibiyiz. Bu iki tane temiz partinin artısı çok daha fazla olacak inşallah. Ve rahatsız da değiliz memnunuz.
Allah birlikteliğinizi her daim etsin inşallah.

Ama bu birliktelikte, burada bir örnek vermeden geçemeyeceğim: biz bu yanlışın gitmesi için Milliyetçi Hareket Partisi bayrağı altında seçime girecektik. Hiçbir şartımız yoktu. Bütün milliyetçi hareket partili arkadaşlar da istiyordu. Büyük Birlik Partili arkadaşlar da istiyordu. Hatta buraları gezdiğimizde burada Demokrat Partili arkadaşlar da istiyordu. Ama sadece ve sadece sayın bahçeli randevu bile vermedi. Allah rahmet eylesin, Başbuğ vardı, Erbakan hocamız vardı rahmetliler. 1991 yılında Refah Partisi altında bu partiyle beraber meclise girmiştik. Başbuğ bile bunun hayırlı bir iş olduğunu o zaman Erbakan hocamla anlaşmışlardı. Ama bu bahçeli ama bu Bahçeli neyin hesabını yapıyorsa, yapmış olduğu ya hükümetin gitmesini istemiyor veya iktidar olmak istemiyor. Bu iki sebep var. Onun için biz MHP’li kardeşlerimizi ayırıyoruz. Zaten onlar bizim kardeşlerimiz. Zaten birlikte olmak istiyorlardı. Ama Bahçeli bu işe engel oldu. Bunun vebalini de Bahçeli hiçbir zaman çekemez. Biz başka partiler de dâhil olsun istiyorduk. İttifaktan rahatsız değiliz yani.

Bahçeli televizyon başlarında veryansın hükümete savururken hükümetin değişmesi konusunda her hangi bir atılım göstermiyor.
 

Bağırıp çağırmak önemli değil. Cumhurbaşkanı da bağırıp çağırıyor, başbakan da bağırıp çağırıyor. Bağırıp çağırdıkları konular farklı yaptıkları farklı. Zaten 12 yıldır bu ülkede bu hükümet oyunu artırıyorsa bu muhalefetin yüzündendir. Birincisi Bahçeli’nin yüzünden.

Peki, başkanım, Ak Parti’nin tabanı bu ittifakta Milli İttifak’a oy verir mi, bu konu da nasıl çalışmalar yapılması gerekir?

Verecek zaten. Yani biraz önce bir örnek verdik. Ak Parti’ye oy verenler iyi muhalefet olmadığı için oy veriyorlar. Bu oranlama %35. Yani Ak Parti’ye oy verenlerin %35’i rahatsız bir şekilde Ak Parti’ye oy veriyorlar. Kılıçtaroğlu’na versen aynı şey daha kötü olacak. Bahçeli’ye verseniz aynı şey daha kötü olacak diyor. O zaman ne yapıyor? En iyisi bu diyor. Biz de meclis dışındayız biliyorsunuz. Şimdi bu %35’in birçoğu rahatlıkla ittifaka oy verecek. Bu Türkiye’deki seçimin sürprizi Milli İttifak olacak. Isparta’daki seçimin sürprizi de Milli İttifak olacak. Bu gün gibi görünüyor.
Peki, bölgesel olarak bu seçimde ne tür çalışmalar hedefliyorsunuz? Seçmene nasıl ulaşmayı düşünüyorsunuz ve vaatleriniz nelerdir?

Yani bu seçimde bizim seçmene nasıl ulaşacağız diye bir sorun yok. Zaten 40 yıldır ulaşıyoruz ve halka en iyi ulaşan biziz. Ancak seçim adaletli olmadığı için… 530 milyon lira para bölüşülüyor. Üç tane parti alacak bunu ve televizyonları kilitlemiş durumdalar. Yandaşlık kabul etmiş durumdalar. İkiye bölmüş durumdalar. Basın ve medyadan bunlar istifade ediyorlar. Bütün masrafları devletten, bizim paramızdan bize siyaset yapıyorlar. Yani bu şöyle 150 kiloluk bir pehlivan var 50 kiloluk bir pehlivanı çıkarıyorsunuz meydana ve hadi güreşin bakalım diyorsunuz. Bu adaletsizlik böyle bir şey. Ancak Refah Partisi’nde de, Fazilet Partisi’nde de, Saadet Partisi’nde de biz hiçbir zaman medyada veya bazı güçlere güvenerek siyaset asla yapmadık. Bizim hanım kollarımız var, bizim gençlik kollarımız var, bizim ilçe teşkilatlarımız, il teşkilatlarımız var. Bire bir insana ulaşarak, kendimiz onları ziyaret ederek, davamızı anlatarak, çeşitli toplantılar yaparak… Böyle başarılı olduk, yine böyle başarılı olacağız. Şimdi ne gösteriyorlar ittifakı? Zorla %4 gösteriyorlar değil mi? zaten %4-4,5 oyu var iki partinin. %3 bizim var, %1,5 da büyük birlik partimizin var, %4,5 eder. Refah Partisi’nde de böyle yapıyorlardı. %2 gösteriyorlardı, %3 gösteriyorlardı %21 oy olduk. Onun için bize daha önce böyle saklıyorlardı, yok gibi gösteriyorlardı. Şimdi bir takım eleştiriler ve saldırılar başladı. Bu onlara zarar verdiğimizin göstergesidir. Ama sel geliyor müthiş bir şekilde geliyor bunun önünü kesemezler. Bu sel gelince onlar da rahmete ulaşacaklar inşallah.

Peki, bu seçimdeki vaatlerinizden biraz, kısaca bahseder misiniz?

O kadar çok vaatlerimiz var ki… Birincisi adil bir paylaşım. Refah-Yol’da yapmıştık. Şimdi burada birbirlerine laf atıp tutuyorlar ya… Biz bunu yaptık. Şimdi adil paylaşımda… Asgari ücretli ve emekli aşlık sınırının altında maaş alıyor. Aşlık sınırının altında! Böyle bir ülke olmaz. Sen vatandaşına aç kalacak şekilde maaş veremezsin. Bunu Refah-Yol’da yapmıştık. Muhalefet emekliye iki tane ikramiye verecek. Ne dedi? Noterden gitti belge aldı geldi. İktidar dedi ki; noterden değil, millete gideceksin millete dedi. Biz de diyoruz ki; acemiler bunlar. Bu işi yapmadıkları için bilmiyorlar. Noterden de belge alınmaz, millete de gidilmez. Millete gitsen zaten ver maaşı diyecekler. Nasıl olur bu iş? İktidar olursun bakanlar kurulunu toplarsın, emekliye iki maaş ikramiye dersin olayı bitirirsin. Bu iş böyle biter. Şimdi kaynak falan söylüyorlar. Kılıçtaroğlu diyor ki; Gaziantep’ten bir vatandaşımız makas göndermiş. Hortumcuların hortumunu keseceğiz diyor. Biz de diyoruz ki ey Kılıçtaroğlu o makasla o hortum kesilmez. O hortum havuz sistemi ile kesilir. Sen bunu bilmiyorsun bari millete anlatma, çıkıp söyleme. Kuracaksın kabotek hesabını, havuz sistemini faizcinin hortumlarını havuza akıtacaksın, millete dağıtacaksın. Bu iş böyledir.

Onun için bunların yaptıkları kayıkçı kavgasını bir daha önce yaptık. Adil bir paylaşım yok ülkede. Bir tane vatandaşımız burada çöp karıştırıyorken başka bir aile köpeğini Paris’e kuaföre götürüyor. Böyle bir paylaşım olmaz. Bu paylaşımı engelleyeceğiz. Allah’ın izni ile… Yapılacak olan en önemli şeylerden bir tanesi de, gelir gelmez emekliye %50 zam vermek. Nasıl vereceksiniz? Refah-Yol döneminde sendika temsilcileri geldiler dediler ki zam istiyoruz. O zaman de %3, %5 zam veriyorlar. Erbakan hocamız ne kadar istiyorsunuz deyince, %30 dediler. %30 olur mu, %50 zam! Sendikacılar bile şaşırdı. Onun için geldiğimiz gün emeklilere %50 zam.

Artı asgari ücretten vergi alınmayacak. Zaten açlık sınırının altında. Bak yoksulluk değil! Açlık sınırının altındaki adamdan vergi alırsanız bu Türkiye’de adaleti sağlayamazsınız. Nerden bulacaksınız? Bülent Arınç diyor ki; biz 13 yıldır israf etmeseydik sizden vergi falan almazdık. Her sene 400 milyar vergi toplanıyor. 12 senede sen rakama bir bak. Kaynak nerde? İsrafta. Şuanda tırlarda geliyor, 60 tane tır saraya Hollanda’dan çiçek getiriyor. 60 tır! Şu anda belki gelmiştir. Hatta bu senedeki bütçede 54 milyar faize ayrıldı. 54 katrilyon! 77 milyona böldüğümüz zaman herkes çocuğu da dedesi de, sizler de dâhil senede 701 lira faiz ödüyorsunuz. Bu kaynağı nerden bulacaklar. Bu faizciye vermek için hiç veremeyeceğiz diyorlar mı faizciye? Kaynak yok diyorlar mı? Şıkır şıkır 12 yılda tam 600 milyar/katrilyon faizciye para ödediler. Bunu nasıl ödediler? Biz de bu milletimize öyle ödeyeceğiz.
 
Yani birilerinin hortumunu kesmezseniz sizi ayakta tutarlar.


Kesinlikle öyle. Biz halka çalışıyoruz. Birilerine çalışacak olsak bizler de AKP’li olurduk.
 

Peki, başkanım önceki konuşmamızda bahsetmiştiniz biraz. Şuan ki ülke gündemi ve seçim süreci hakkında nasıl bir değerlendirmede bulunursunuz?

Ülkede gündem diye bir şey yok. 13 yıllık iktidar zamanında gündem şuydu: hep mağdurluk, hep ezilmişlik, mazlumluk oynandı. Bu aldığı oyları böyle aldı. Ama şimdi artık deniz bitti kara göründü, oyun bitti. Film de bitecek inşallah. Ayışığı darbesi, balyoz darbesi, Ergenekon darbesi. O Ergenekon’dan falan ne oy topladılar 2007 seçimlerinde. Herkese Ergenekoncusun dediler. Hatta o zaman Oğuzhan Bey çıktı dedi ki: o subayların darbecisi vardır ama bazıları da içinde bunların Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarlarına ters geldiği için bu subayları toplamaya geldi. Kaç yıl geçti aradan? 2007-2008… 8 yıl geçti. Ne oldu, cezaevinde kimse kaldı mı? Hani Ergenekoncular? Hani suçlular? Şimdi ne diyor şimdi cumhurbaşkanı, o zaman başbakan. Aldatılmışız diyor. Yani sen bütün bu insanları 5 yıl hapiste yatıracaksın 3 yıl hapiste yatıracaksın ondan sonra diyeceksin ki yanlış yapmışız. Asla böyle bir şey olmaz. Ondan sonra bitti mi? bitmedi. Esad buldular. Kendileri çok iyi oldu Esad ile. Düşman oldu. Şu anda 300 bin Suriyeli öldü. Şu anda sadece Türkiye’nin içinde 2 milyon Suriyeli var. Aç, evlerini barklarını terk etmiş vaziyette buralarda geziyorlar. Bunun sebebi kim? Bunun sebebi, birincisi Amerika’dır, ikincisi bizim şuandaki cumhurbaşkanıdır.

Çünkü Obama dedi ki, Esad yürüyen bir ölüdür dedi. Bizimkiler hemen atladı, arkadaşı olmasına rağmen Suriye’yi darmadağın ettiler. O insanların şu andaki çektikleri çilelerin hepsinden sorumludur bunlar. Aynı Irak’ta olduğu gibi. 1,5 milyon insanı Amerika’yla beraber buradaki havalimanlarımızı, deniz limanlarımızı açarak oradaki bir buçuk milyon insanı öldürülmesine, birçok kadına tecavüz edilmesinde Türkiye’nin payı bulunmaktadır. Hocam da o zaman dedi; sizin yedi sülalenizin alnı secdeden kalkmasa dahi bu vebali ödeyemezsiniz. Peki, Esad bitti. Kendinden düşünmeyen herkesi Esadcılıkla suçladılar. Ondan sonra ne oldu? Ergenekon kuruldu. Ergenekon 20 yıldır bak, bunu özellikle söylüyorum, 20 yıldır, 94’te belediye başkanlığı, İstanbul ve Ankara kazanıldıktan sonra bu Ergenekon, paralel dedikleri insanlarla beraber oldular. Ayışığı darbesi, Ergenekon, Esad, paralel… Hep mazlumluk oynadı. Şimdi ne oldu? Başkanlık sistemi. Ama Ak Partililerin %65’i başkanlık sistemini istemiyor. Gemi karaya vurdu. Yani ya başkanlık istersiniz vatanı seversiniz ya da hain siniz diye bir olan bitti. Kendi içlerinden de istemeyenler var. Onun için bu seçimde büyük bir darbe yiyecekler. Açıkça görülüyor. Artık bu mazlum rolü bitmiştir. Cumhurbaşkanlığı onlarda, başbakanlık onlarda, meclis başkanlığı onlarda, bütün daireler bakanlıklar onlarda, bütün illerdeki yönetimler onlarda hala mağdurlar bu kardeşler. Ama bu mağdurluk edebiyatı bitti artık. Bundan sonra inşallah bu yapmış oldukları yanlışlıklarla beraber gidecekler doğrular karşılık bulacak biz geleceğiz.
 
Ayrıca halkta artık oyumuzu Ak Parti’ye değil de Saadet’e versek, bu ittifakla artık baraj sorunu ortadan kalkmış durumda…

Şimdi şu… Asıl boşa giden oy nedir biliyor musunuz? Bu çok önemli. Çok güzel bir soru sordunuz. Oyun boşa gitmesi demek, bir iş yapmaması demek. Peki, şu andaki mecliste bulunan üç tane partiye verildiği zaman oy boşa gider. Bir şey olmuyor zaten. Bir birileri ile kayıkçı kavgası yapıyorlar. Bu milletin ne esnafının sorunu, ne emekçinin sorunu ne köylünün sorununu o mecliste tartışmıyorlar. O zaman bu üç partiye verdiğiniz vakit aynı meclis duracak oy boşa gidecek. Oyun boşa gitmemesi ne demek? Oyun boşa gitmemesi, bizim o meclise girip bu milletin hakkını savunmamız, meclisin gündemini değiştirmemiz lazım. İşte o zaman oy boşa gitmez. Bu böyle anlaşılması lazım.
 

Yani projesi olan insanlara oy verilmesi gerekir.

 Yani şu anda on üç yıldır, sayın başbakan ilk geldiğinde sabredin üç yıl sonra cebiniz para dolacak dedi, üç yıl değil on üç yıl geçti milletin cebinde para olmadığı gibi kredi kartları doldu kaldı. Evet, bizim milletimizden istediğimiz şu; Türkiye büyük millet meclisine milleti savunan, milletin haklarını savunan bu ittifakı sokmasıdır. Yani oy vermesi ve oraya gitmesini sağlamasıdır. Birincisi bu, ikincisi bizim görevimiz asıl orda başlıyor; yaşanabilir bir Türkiye’yi kurmak. Yani şuanda gelir dağılımındaki adaletsizlik yapılan yolsuzluklar insanımızı mutluluk sırasında gerilere düşürmüştür. Dünyanın birçok yerinde insanlar mutlu iken bizim ülkemizde şu anda insanlar mutlu değildir. İnsanlarımızın %25’i hap kullanmaktadır. Psikolojik hap kullanmaktadır. Onun için bizim insanımızın önündeki engelleri kaldırıp insanımızın çalışıp, üretip, mutlu olmasını sağlamamız lazım. Alın teriyle kazanması lazım. Hukuk herkesin hukuku olması lazım. Bazı güçlerin olursa işte bugün gördüğünüz olaylar olur. İkincisi. Yeniden güçlü ülke olmamız lazım. Çünkü biz bu İslam ülkeleri içinde en gelişmiş, en verimli ülkeyiz. Bizim hemen yeniden enerji yatırımları, teknoloji yatırımları ağır sanayi yatırımları yapıp o büyük Türkiye’ye kavuşmamız lazım. Üçüncüsü de; sadece Türkiye’de değil, yeryüzünde büyük zulümler var. Libya’da var, Irak’ta var, Doğu Türkistan’da var, Arakan’da var, Filistin’de var… Biz bu İslam birliğini kurup bu zulümleri durdurmamız lazım. Sadece bizim Müslümanlara yapılan zulmü değil, Amerika’daki zencilere yapılan zulümleri de durdurmamız lazım. Bunun için de bütün güçler bizim bu hedefimizi bildikleri için bize engel olabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Dünyada üç tane güç var şimdi. Amerika, İngiltere, İsrail bir güç. İkincisi; Rusya, İran, Çin, Hindistan. Bunlar bir güç. Üçüncü güç; Avrupa ülkeleri olan Fransa, Almanya. Bunlar bir güç. Biz dördüncü gücü kurmalı ve bunların en güçlüsü de bir olmalıyız. Çünkü bütün yer altı kaynakları bizde, gelişmeye uygun dünyadaki yer alan her şey bizde. Bu Avrupalılar özellikle bu Avrupalılar bu İslam ülkelerini sömürerek hayat sürdürüyor. Biz sömürmeyeceğiz. Birleştiğimiz zaman bunlar bizim altımızdaki güçler olacak. Bundan sonra bizim dediğimiz olacak. Onun için bizim hedefimiz böyle çılgın projeler değil. Bizim projemiz dünyanın patronu olmak, bu dünyada hak ve adaleti sağlamaktır. Ve bu projemizde nesiller boyu devam edecektir. Nasıl atalarımız Osmanlı zamanında yaptıysa biz de bunu nesiller boyu devam ettireceğiz, biz dünyanın patronu olacağız, Allah’ın dünyaya vermiş olduğu bütün nimetleri eşit olarak herkese paylaştıracağız.