MHP’nin ikinci sıra Milletvekili Adayı Hüseyin Avni Bıçaklı, Türk Dış Politikası’nın AK Parti iktidarları döneminde büyük darbe aldığını belirterek, gidişatı “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” şeklinde özetledi. AK Parti’nin yaptıklarını kabullenemediğini söyleyen Bıçaklı, “Devletin büyükelçisi olmaktan hep gurur duydum. Ama AKP’nin büyükelçisi olmayı reddediyorum” dedi.

TÜRK DÜNYASI’NA ÖCÜ GİBİ BAKTILAR

Ortadoğu’ya ağırlık veren AKP iktidarı Türk dünyası ile ilişkilerini kestiğini kaydeden Büyükelçi ” AKP için Türk dünyası bir öcüydü adeta. Oralar bir pazardı. Yandaş şirketler için ihale kazanmak için gidilen ülkelerdi onlar. Açık bakir ticaret alanlarıydı. Ama Türklük ve kardeşlik sloganlarını sildiler. Bunu gördük. Türk dünyası ile stratejik işbirliği yapması gereken Türkiye’nin başındaki iktidarın bunu yapmadığını gördük” dedi.

DEVLETİ TEMSİL ETMEKTEN BENİ ADETA MEN ETTİLER

AKP Hükümeti’nin kendisini Türkmenistan’a büyükelçi olarak gönderdi. Orada devletini temsil eden büyükelçi olmaktan men edildik adeta. Orada şirketler için iş takibi yapan hale getirilmek istendik. Tamam, büyükelçi kendi ülkesinin şirketinin orada para kazanması için çalışır bu asli görevdir ama AKP ihalelere katılan Türk şirketleri arasından bazılarını desteklememi istiyordu. Bu nasıl olabilir? AKP’nin büyükelçisi olamazdım. Olmaya da devam etmem” diye konuştu Milliyetçi Hareket Partisi’nden 2011 Milletvekili Seçimleri’nde de ikinci sıra adayı olan ancak seçilemeyen Büyükelçi Hüseyin Avni Bıçaklı, bu dönem yeniden partisinden Isparta Milletvekili Adayı olarak gösterildi. Deneyimli diplomat, AK Parti döneminde Türk dış politikasının büyük darbeler aldığını aktardı.

EKSEN KAYDI

Türkiye’nin 2002 ye kadarki süreçte dış politikasının Atatürk’ün temellerini ortaya koyduğu ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesine dayalı olduğunu belirten Bıçaklı, “Milli sınırlar içinde vatan bütündür ilkesine dayılıydı. İyi komşuluk ilkesine dayalıydı. Laik bir dış politika vardı. AKP iktidara geldikten sonra Ortadoğu’da ve Balkanlar’da Yeni Osmanlıcılık olarak tanımlayabileceğimiz bir politikaya başladı. İslam ülkelerine ağırlıklı olarak bir politika yürütüldü. Bu da bir eksen kayması yaşanıyor yorumlarına neden oldu. Gerçektende bir eksen kayması söz konusuydu. Türkiye batıdan ayrılıyor mu, AB ile ilişkilerini yeniden mi gözden geçiriyor iddiaları doğdu” dedi. 

NE FİLİSTİN’E NE İSRAİL’E YARANABİLDİK

Bu süreç içerisinde AKP’nin Ortadoğu’da mezhep ve etnik kökenli politika izlemeye yöneldiğini kaydeden Bıçaklı, “ Ortadoğu’da İran’ın Şii eksenine karşı Türkiye de Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte Sünni ekseni oluşturma ve kutuplaşma yoluna gitti. İran’ın Şii ekseni geçmişte de vardı. Bu geçmişte de var olmasına karşın İran’ın eksen oluşturma çabalarına karşı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri daha değişik yöntemlerle dış politika oluşturmuştur. Açık şekilde cephe oluşturma, mezhep bölünmesine yönelik bir politika izlememiştir kesinlikle. Özele indirgediğimizde İsrail Filistin meselesinde Türkiye taraflara karşı eşit mesafeli, tarafsız, güvenilir arabuluculuğu aranır bir ülkeydi. Bugün tamamen bu niteliğini yitirmiş durumda. Ne Filistin’e ne İsrail’e yaranılabilmiş durumda. Keza Suriye ile İsrail arasında sorunun çözümü noktasında arabuluculuğa yönelmişti Türkiye ama AKP bunu ağzına yüzüne bulaştırdı” diye konuştu.

SÖZDE SOYKIRIMI TANIYAN İFADELER KULLANIYORLAR

AKP’nin dış politikasının temelinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Stratejik Devrim adıyla ortaya attığı kitabında yer alan fikirler olduğunu belirten Bıçaklı, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Aslında bu ilkeler yeni ilkeler değildi. Bu kitapta vurguladığı dış politika yaklaşımları uygulanamaz niteliklerle doluydu. Hayalciydi. Ulaşılamayacak olduğunu bugün görüyorsunuz. Komşularla sıfır sorun diyorduk, şu anda iyi olduğumuz komşumuz kalmadı. Yunanistan’la sorunlarımız vardı daha da derinleşti. Ermeni sorunu. 13 yıl öncesinden diyorduk 2015’te Ermeniler ayağa kalkacak. Soykırım iddialarını uluslar arası alana daha da yayacaklar. Tedbirlerimizi şimdiden almalıyız. AKP iktidara geldiğinde Ahmet Davutoğlu, ‘Ermeni sorununu kökünden çözeceğiz’ dedi. Şimdi bugün Başbakan özür diler mahiyette açıklamalar yapıyor. ‘Acınızı paylaşıyoruz’ diyor. Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ‘Kasten bir şey yapmadık’ diyor. Yani ‘yaptık da bilerek yapmadık’ diyerek dolaylı şekilde sözde soykırımı tanıyan ifadeler kullanıyor. Başbakanın o mektubu taziye adı altında adeta bir özür dileme durumudur. Ne günlere geldik. 13 yıl önce AKP iktidarı göreve geldiğinde bunları demiyordu.

AB’NİN DAYATMALARINA BOYUN EĞİLDİ

Avrupa ile ilişkilerimiz dondurulmuş durumda. Avrupa’ya bir uygarlık olarak değil de batının değerleri olarak bakıyoruz. Demokrasi, insan hakları gibi değerler çerçevesinde Avrupa ile birlikte hareket etme AB üyesi olma hedefini destekliyorduk. Ama hiçbir zaman AB’nin ezilen ülkesi olmayı kesinlikle reddediyoruz. Bu anlamda AKP hükümeti AB’ye boyun eğdi. Günlük hayatımızdaki semboller yaşantımızdan çıkarıldı. Mesela domuz eti konusu önemliydi. AB istediği için domuz eti serbest bırakıldı. Mustafa Kemal Atatürk’ün adının bazı yerlerden çıkarılması, Türk adının Anayasadan çıkartılması gibi somut örnekler var ki AB’nin dayatması bunlar” 

BİNDİK BİR ALAMETE GİDİYORUZ KIYAMETE

Sözde çözüm sürecinin de içler acısı bir durum olduğunu öne süren Bıçaklı, “Ortaokul çağında bir çocuk bile gelecekte bu adımın Türkiye’ye neler getireceğini görebiliyor. Bu projenin arkasında bin yıllık kardeşliğin sonu vardır. Bu projenin ardında bölünme vardır. Büyük Ortadoğu Projesi de son aşamada Türkiye’nin bölünmesini amaçlıyor. AKP iktidarı bu projeye 4 elle sarıldı. Eş başkanları oldu. BOP ile Fas’tan Afganistan’a kadar Ortadoğu coğrafyasında demokrasiyi getirmeyi amaçlıyorlardı. Bunlara baktığınız zaman Libya’da Kaddafi diktatör denildi öldürüldü. Şu anda Libya paramparça oldu. Mısırı gördünüz. Yemen’i gördünüz. Yemen’de bugün darbe yapıldı ikiye bölündü. Irak’ı biliyoruz en başta. Saddam’ın Amerika tarafından devrilmesi. Tüm bunlar Irak’la başladı. Libya ile devam etti. Suriye ile devam etti. Bütün bu gelişmelerde AKP taraf oldu. Geleneksel dış politika darbe aldı. Şimdi bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Türkiye’nin sonu hayra gitmiyor. Bu dış politika anlayışına artık son verilmelidir” dedi.

TÜRKİYE 2023’TE BÖLGESİNDE LİDER ÜLKE OLACAK MI?

AK Parti’nin 2023 Türkiye hedeflerine ulaşabileceğine inanıyor musunuz? Sorusunu yanıtlayan Bıçaklı, “ Sevr Anlaşması şartlarının dayattığı coğrafyaya hapsolmuş Yeni Türkiye Cumhuriyeti ki o da Erzurum ve Sivas’la sınırları çizilmiş, Samsun’dan denize açılmış, Egesi, Akdeniz’i yabancı işgali altına girmiş doğusunda yabancı devletler oluşmuş, bir Türkiye Cumhuriyeti 2023 yılında lider olur gerçekten” diye yanıt verdi.

TÜRK DÜNYASINI SADECE PAZAR OLARAK GÖRDÜLER

Tüm bu gelişmeleri gören izleyen ve Türkiye’nin kötü gidişatından rahatsız olan biri olarak siyasete yöneldiğini kaydeden Bıçaklı, “Benim siyasete yönelmemin sebebi AKP’dir. Bizde büyükelçililik payesi edinildiği zaman adeta gelenekselleşmiştir. 65 yaşına kadar bu görevde devam edersiniz. Ben siyasete yönelme kararı verdiğimde 50 yaşındaydım. 2010 yılında baktım AKP’nin izlediği dış politika özellikle Türk coğrafyasında Türk devletleriyle Türkiye’nin birbirinden demir perdelerle ayrıldığını ve bu noktada Türkiye’nin çaresiz kaldığını gördüm. Yapılacak çok basit politikalar vardı. Türk dünyasıyla birlik olma tek millet 7 devlet sloganıyla bir güç olarak dünyada ortaya çıkması aslında çok basit politikalara bağlı. Bu politikalar AKP hükümeti tarafından benimsenmedi. Ortadoğu’ya
ağırlık veren AKP iktidarı Türk dünyası ile ilişkilerini kesti. Onlar için Türk dünyası bir öcüydü adeta. Oralar bir pazardı. Yandaş şirketler için ihale kazanmak için gidilen ülkelerdi onlar. Açık bakir ticaret alanlarıydı. Ama, Türklük ve kardeşlik sloganlarını sildiler. Bunu gördük. Türk dünyası ile stratejik işbirliği yapması gereken Türkiye’nin başındaki iktidarın bunu yapmadığını gördük.

YAPILANLARI YEDİREMEDİM

AKP 2002’de iktidara geldiğinde ben Filistin’de Türkiye’nin temsilcisiydim. Orada AKP öncesi hükümetin ne yaptığını biliyoruz sonrasını da biliyoruz. Oradaki farkı gördük. O zaman gidişatın hayırlı olmadığını gördüm. Sonra Türkiye’ye döndüm. AKP Hükümeti beni Türkmenistan’a büyükelçi olarak gönderdi. Orada devletini temsil eden büyükelçi olmaktan men edildik adeta. Orada şirketler için iş takibi yapan hale getirilmek istendik. Tamam, büyükelçi kendi ülkesinin şirketinin orada para kazanması için çalışır bu asli görevdir ama AKP ihalelere katılan Türk şirketleri arasından bazılarını desteklememi istiyordu. Bu nasıl olabilir. Benim onlar arasında ayrım yapmamam lazım. İşte bunlardan dolayı ‘Ben AKP’nin büyükelçisi olmam. Olmaya da devam etmem’ dedim Emekli olmama 15 yıl daha vardı. Ama yapılanları kendime yediremedim. Devletin büyükelçisi olmaktan hep gurur duydum ama AKP’nin büyükelçisi olmayı reddediyorum.

İKİNCİ SIRAYI İSTEDİM

Bu amaçla 2011 yılında çıktım uzun ince bir yola girdim. Tabi iç siyaset kulvarı bambaşka bir kulvardı. Isparta’nın evladı olmakla birlikte Isparta’dan ayrıydım. Isparta’da Dışişleri Bakanlığı vardı da ben çalışmadım mı? Isparta’da büyükelçilik vardı da ben burada büyükelçilik yapmadım mı? Ama ben bu memleketin bağrından çıktım. Ispartalı olduğum için ben buraya geldim. İlk adaylığımda üç aylık dönemde kendimi yeterince tanıtamadım. Ama dört yıllık süreçte sürekli geldim. Buradan kopmadım. Temaslarımı sürdürdüm. Ama artık Isparta beni tanıyor. Geçen seçimlerde ikinci sıradan aday olup kazanamayınca çok üzülmüştüm. Ben başarısızlığı kabul edebilecek biri değilim. Bu seçimler öncesinde de Genel Başkanımızın yanına gittim. ‘Geçen seçimlerde ikinci sıraydım olmadı,
bu seçimlerde eğer beni aday yapacaksanız ikinci sıradan aday olmak istiyorum’ dedim Gene Başkanımız bizi ikinci sıradan aday gösterdi. Ak Parti Milletvekili Recep Özel’in ‘bizim 4. sıra adayımız MHP’nin birinci sıra adayından daha şanslı’ şeklindeki sözlerine cevap veren Büyükelçi Hüseyin Avni Bıçaklı “Atma Recep” diyerek Ak Partinin çöküşte olduğunu iddia etti.

MHP Milletvekili adayı Hüseyin Avni Bıçaklı açıklamasında şunlara yer verdi. “Birinci sırada da çok değerli Valimiz yer alıyor. Ben dünyada Türkiye’yi temsil ettim. Sayın Valimiz içeride devletin temsil etti. Ülkesini, milletini çok iyi tanıyan adaylar, yine Isparta’nın yetiştirdiği iki değerli evlat. Birbirinden değerli dört aday Isparta’nın huzuruna çıktık. Bu ilin dördümüzü birden Ankara’ya temsilci olarak göndereceğine inanıyorum. Bizim son sıradaki adayımız AKP’nin birinci sırası adayından daha şanslıdır. AKP çöküştedir. Ampul patlamıştır. İlk iki sıradaki adaylarına zaten büyük tepki var. Hal böyleyken nasıl oluyor da AKP’nin dördüncü sıra adayı bizim birinci sıra adayımızdan daha şanslıymış. Kendisine ‘Atma Recep’ diyorum’ diyerek sözlerini noktaladı.”