Haber: Express / Elif Akgül

Sidre Mahallesi’nde tek katlı gecekonduda yaşayan  Avcular Ailesi  zorlu yaşam koşullarından değil, sağlığına kavvuşması için çırpındıkları küçük kızları  Azra’nın  yaşıtları gibi koşup oynaması için feryat ediyor ve yardım bekliyor. İşçi olarak çalışan eşiyle severek ve küçük yaşlarda evlendiğini ,11 yıllık evli olduğunu söyleyen 24 yaşındaki  3 çocuk annesi Makbule Avcular,’İlk çocuğumu kucağıma alıp anne olduğumda 16 yaşındaydım’diyor.İki odalı gecekonduda felçli yaşlı kayınvalidesi , kalp hastası kayınbabası ve üç çocuğuna, yaşının çok üstünde  bir olgunluk ve özveriyle bakıyor. Yoksul yaşamın yükü değil,kızı Azra’nın  çaresizliği yormuş gencecik yüreğini.Herkesi duyanlar,beni de duysun kızıma yardım etsinler diyerek sesleniyor .

Kanepe köşesinde yastıkların desteğiyle  oturmaya çalışan küçük Azra’da gözlerinde taşıdığı  yaşama umudu ve istekle bakıyor.
Bir eliyle iki  yaşındaki kardeşi  Utku Eymen’in  elini sımsıkı tutarken, desteksiz oturamayan,konuşamayan ,yardımsız yaşayamayan ve başını dik tutamayan Azra’nın taşıyamadığı başını şefkatle  okşayan on bir yaşındaki abla Hacer de,’ kardeşimin iyileşmesini ,benimle oynamasını istiyorum’ diyor yine aynı hüzünlü gözlerle.

Anne 18 yaşındayken  dünyaya gelir ailenin  ortanca çocuğu Azra. Sekiz  yaşına giren küçük kıza Serebral palsi ve Epilepsi teşhisi konulur. Doğum esnasında oksijensiz kaldığı ve beynine oksijen gitmediği bilgisi verilir ailesine . Anne Avcular, tüm yaşadıklarını şu özet  sözlerle  anlatıyor ve  şefkatle uzanacak ellerden yardım bekliyor: ‘Isparta Doğumevi’ne gece yarısı sancılar içinde acil olarak gittim ve  su kaybı nedeniyle bebeği acil olarak aldılar.Kızım 7 aylık doğdu ve 1,700 gr.dı.Bir ay kuvözde kaldı.Sorunlar bu şekilde başladı.Kızımın sorununu ilk ben fark ettim. 6-7 aylık olmuştu. Bildiğiniz plastik bebek gibiydi.Kenarda oturtuyordum.Hiç bir hareket,hiçbir kıpırtı yoktu.Erken doğdu diye herkes normal buluyor,geriden gelecektir diyordu.

Ama ben bir anne olarak hissettim sanki bir şeyleri.Tekrar Doğumevi’ne götürdüm.Daha öncesinde de götürmüştüm ama doktorlar hep aynı şeyi söyleyip, ‘’Gayet sağlıklı,hiçbir şeyi yok Azra’nın.Ancak ilerler annesi,ancak gelişir ‘’ dediler ve başlarından savdılar.İçim hiç rahat etmedi.Biliyordum bir şeylerin ters gittiğini.En son  çocuk uzmanı  bir doktora  götürdüm ve  anlattım ona da. Annesi dedi çocuğunuzun ilk önce MR’ını görmemiz gerekiyor.Baştan sona kadar bütün her şeyini anlattım.Hocam dedim;  şu şekilde doğdu,şuyken şu kiloyu aldı,mamayla besledim diyerek hepsini anlatıyorum ve  yapamadıklarımı da söylüyorum.Annesi  dedi ,MR çektirmemiz gerekiyor bu bebeğe.Çektirildi  MR  ve bütün tetkikleri yapıldı.Doktor ‘Annesi bir şey diyeceğim ama üzülme’ dedi.Hiç bir şey bilmiyorum o an.Bakıyorum,doktor bana ne diyecek,ne söyleyecek.Pür dikkat onu dinliyorum.Söyledi,anlattı.’Annesi dedi,Azra  gelişim olarak geriden geliyor’.Durdum.Kaynar sular resmen beynimden aşağıya döküldü.’Nasıl ? ’ dedim.’Annesi yaşıtları koşarken, Azra yeni emekleyecek.Yaşıtları  çok iyi konuşurken ,Azra anne,baba gibi tek kelime söyleyecek’ dedi.Artık ben kendimi bunlarla avutuyorum.Böyle dediyse doktorunda vardır bir bildiği.

Ne yapabilirim diye sordum,bize bir şeyler önerin.’Rehabilitasyon merkezleri var. 1 yaşında buraya gider ve fizik tedaviyle ilerletebiliriz.Bir şekilde ilerler ‘dedi.Bekledik.Yaşının dolmasına  iki ay vardı.Fizik tedavi  için rehabilitasyon merkezine gitmeye başladık.İlk önce her şey normal gidiyor gibiydi.Yavaş  yavaş ilerleyecekti.3 yıl devam ettik.Az çok oturma ,hafif de olsa el ve ayaklarını oynatabilme becerisi kazandı.Çünkü bebekken el ve ayakları   inanılmaz kilitliydi.Kafa koordinasyonu yok.Görmede iki taraftan da kayma var.Bunları fizikle atlatacağız dediler.Orada olduğu kadar,biz de evde kendi çabalarımız uğraştık.Öğretmenimiz ayrıldı,biz de başka bir rehabilitasyon merkezine geçtik ve orada devam ettik.Azra’nın ana sınıfı çağı gelince,  Halıken’te bulunan engelliler okuluna kaydolundu.Azra yine aynı durumda pasif.Kilosu var,çok az  konuşuyor ama  hareketsiz olunca Azra’yla kimse ilgilenmek istemiyor,hiçbir okul  almak istemiyor.Azra aynı zamanda epilepsi hastası ve geçirdiği nöbetlerden sonra iyice geriledi.Çok ağır nöbet geçirdi.

Okulda öğretmenimiz ‘Böyle olmaz,yürümesi lazım’ dedi.Biz de bunun için çaba veriyoruz,bizi hiçbir okul istemiyor.’Size yönlendirdiler.Mecbur ya siz alacaksınız,ya da çocuğumu ben evde oturtacağım’ dedim.Ondan sonra bize Eğirdir Kemik Hastanesi’nden bir doktor önerdiler.Orada doktor ‘Azra’nın kasları düzensiz olduğu için yürüyemiyor’ dedi.Yani çaresizsiniz,  herkes size bir şeyler diyor,siz de  onun arkasından gidiyorsunuz.Acaba benim çocuğum iyi olur mu .Şunu yapsam,şöyle  olur mu.Bir nebze de olsa da öne geçer miyim  acaba çabasıyla, herkesin dediğini artık doktora soruyorum,doktora gidiyorum.Oradan oraya gidiyorum.Çare nerde diyorlarsa koşturuyorum,ömrümün yettiği yere kadar da koşturmak istiyorum.Eğirdir’e gidildi,ameliyat günü verildi Azra’ya.’Kaslarını açmamız gerekiyor,gevşetme yapacağız annesi’ dediler.’Kasları düzensiz,sağ ayak içeri  doğru yan bastığı için kemik dönme yapmış,kalçasından da dönme olur.Daha sonra çok zorlanırsınız ,bir an önce ameliyat olsun ‘dedi doktor.

Ne yapalım diye konuştuk,biz Azra’mız iyi olsun diye uğraşıyoruz.Kim ne dediyse  soruyoruz,soruşturuyoruz ona göre yapılsın  diye uğraşıyoruz.Daha sonra Eğirdir  Kemik Hastanesi’nde bu  ameliyatı oldu çocuk.2 yıl önce yapılan bu ameliyat sonrasında eksi kazandı Azra,artı yok.Bu süreçten sonra hep geriye gitti.Ayaklarını geriye çekebilirken, ameliyat sonrasında  dümdüz durmaya başladı.Gerilediğini düşünüyorum,gözle görülende o. Bir ay ayakları alçıda kaldı   ve ameliyattan sonra fizik tedavi dediler .Isparta’da rehabilitasyon merkezine devam ediyoruz.

Nöbetler yüzünden mi bilmiyorum bizi eksiye düşürdü  ve silme başa döndük.Doğdu doğalı hep epilepsi denildi ama biz Azra  6 yaşına gelene kadar nöbet nedir bilmedik,yaşamadık.Nöbeti ilk o zaman yaşadık.Çok ağır geçirdi,nefes alamadı resmen  kalbi durdu.Yoğun bakımda kaldı.Yani çok zor  şeyler atlattı benim kızım.Azra sık sık nöbet geçirince buradaki hekimler  ‘Bizim yapabileceğimiz bir şey yok . Bir an önce uzman bir çocuk  nöroloji hekiminin bu çocuğu görmesi  gerekiyor.

En kısa zamanda götür’  dediler.Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne götürdüm.Tetkikleri incelendi ve sonuçların kötü olduğu söylendi ve biz bir kere daha yıkıldık.Beyine giden damarlar artık  incelmiş ve beyine pıhtı atmış.Yapabileceğimiz fazla bir şey yok ,ilaçlarla nöbetleri  dursun diye uğraşıyoruz.Benim çocuğum günden güne  daha çok kötüye gidiyor,daha  çok geriliyoruz.Saatlerce ağladığımız oluyor.Tedavisi vardır muhakkak.Başka yerlere de gidilsin diye destek yardım istiyorum.Çaresiz kaldım, birileri sesimi duysun,yardım etsinler  istiyorum.Gözümün önünde  göz göre göre kötüye gidiyor ,çaresizim.Kızım ağlıyor saatlerce .Allahım diyorum niçin ağlıyor benim kızım .Annecim şunu mu istiyorsun,bunu mu istiyorsun diye soruyorum.

Hiç bir cevap vermeden iyice ağlıyor. İyice kahroluyorum.Acıktığını,susadığını söyler ama bildiğiniz bebek gibi.Diğer ihtiyaçlarını  kendisi karşılayamıyor.Bütün gün yatıyor,geceleri bazen hiç uyumuyor .Şimdi 8 yaşında yaşıtları dışarıda koşup oynarken o bebek gibi yatıyor.Her şeyin farkında  ve bu bizi daha çok üzüyor.Ondan da çok ağladığını düşünüyorum.Gözünün önünde küçük kardeşi ve ablasını görüyor.Kapının önüne çıkarmak istiyorum avunsun diye, ama o oynayan çocukları görünce üzülüyor ve durmak istemiyor.

Sabah akşam sürekli burada,bu şekilde yatıyor.Herkesin sesini duydukları gibi benim de sesimi duysunlar.Kızım  için  ne yapılabilirse,Allah rızası için maddi manevi  yardım bekliyorum.Benim de sesimi duysun,inanmayanlar evimize gelip kızımı  görsünler.Yeter ki kızım iyi olsun.’’ Elif AKGÜL

Anne Makbule Avcular- 530 946 25 94