BASIN AÇIKLAMASI
 
Şubemizce, hinterlandımızda bulunan tüm belediyelerin çarpık kentleşmeye neden olan, ayrıcalıklı imar hakkı veren, kent merkezlerinde kaldığı için değerlenen kamu arazilerin değerinin çok altında bedeller ve/veya çeşitli yöntemlerle satıldıktan sonra belediyelerce, herhangi bir bilimsel ve teknik çalışma yapılmadan, yasa ve yönetmeliklere aykırı, halkın yararına olmayan, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı, ben yaptım oldu mantığı ile yapılan plan değişiklikleri ile mücadele etmiş ve yüzlerce dava açmış, açmış olduğu tüm davalar haklı gerekçelere dayandığı ve yapılan uygulamalar hukuka aykırı bulunduğu için kazanılmış, idarelerce yapılan plan ve plan değişiklikleri iptal edilmiştir. .Bu güne kadar Isparta Belediye Başkanının, Yüksek mimar ve bizim üyemiz olması nedeniyle, yanlış yapmayacağına inancımız tam olduğu için Isparta’nın imarı ile ilgili gelişmeleri izlemedik ve müdahale etmedik. Gelinen bu aşamada gördük ki yanılmışız ve müdahale etmek durumunda kaldık.
 
Şöyle ki; Son zamanlarda, ülkenin diğer kentlerinde olduğu gibi yasa, yönetmelik, kamu yararı,
Şehircilik ve planlama esaslarına aykırı, benzer plan değişiklikleri yetki alanımız sınırları
içerisinde kalan Isparta da yoğunlaşmıştır. Şubemizce; Isparta Belediyesince herhangi bir
bilimsel çalışma yapılmadan, kent bütününün geleceğe yönelik Resmi Kurum alanlarının
yeterli olup olmadığı irdelenmeden, kentsel çevresel etkilerinin ne olacağı ile ilgili araştırma
ve inceleme yapılmadan, yatırımcıların istekleri doğrultusunda, toplum yararına olmadığı
açıkça belli olan ve sadece bu parsel için inşaat yoğunluğu iki kat artırılarak, kat serbestisi
getirilerek, plan değişikliği  yapılmış  ve ticari  alan yani  otel  alanına dönüştürülmüştür.
Satıldıktan sonra yoğunluğun iki kat artırılması ve kat serbestisi kararı getirilmesi
kamunun yani halkın yararına değil zararınadır. Bu işlemler parsel satışından sonra
yapılmıştır.   Oysaki   arsa  kamulaştırılırken  otel  yapmak  için  kamulaştırılmamıştır.   Arsa
Ispartalı'nın verdiği vergilerle resmi kurum alanı PTT alanı olarak kamulaştırılmıştır. Arsa
satılırken bu süreç unutulmuş, kimin malı kime, hangi şartlarla satılmıştır? Bu yetmez gibi
satıldıktan sonra 2 kat inşaat izni verilmiş, değeri iki kat artırılmıştır. Acaba bu arsa plan
değişikliği yapıldıktan sonra ki, yani bu günkü haliyle satışa çıkarılsaydı, aynı paraya mı
satılırdı düşünmek gerekir,   açıkça kamu zarara uğratılmış, yaratılan rant kamuya dönmemiş
yatırımcının cebine girmiştir.
 
Bütün bu açıkladığımız nedenler gerekçe gösterilerek açmış olduğumuz dava sürecinde, bazı yayın organlarında, başta bu inşaatın statik projesini ve ruhsat alımı ile ilgili sürecini takip eden, firmayla ticari ilişkisi bulunan İnşaat Mühendisleri Odası İsparta Temsilcisi olmak üzere, kişisel çıkarlarını ön planda tutan bir takım çevrelerce, kentin ve kentlilerin yararına hareket eden Mimarlar Odasını, yatırım ve yatırımcı karşıtı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
 
Mimarlar Odası olarak hiçbir zaman yatırımcının karşısında olmadığımızı, kentlerin sağlıklı gelişmesi   ve  kentlilerin  malı   olan  kamu   alanlarının,   değerinin  çok   altında  bedellerle satılmasına ve satın alan yatırımcıların istekleri doğrultusunda belediyelerce, ben yaptım oldu mantığı ile yasalara, yönetmeliklere, bilimsel ve teknik doğrulara, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı, tamamen ranta yönelik ayrıcalıklı imar haklarına karşıyız. Şunu bir kez daha açıkça ifade etmek isteriz ki, Mimarlar Odası; kent ve kent halkı yararına olmayan, vatandaşın mülkiyetinde iken kamulaştırılan ve kentlinin malı olan kamusal alanların, yatırım bahane edilerek çeşitli yöntemlerle satıldıktan sonra rant alanlarına dönüştürülmesine ve yaratılan rantın bazı çevrelerce paylaşılmasına karşı olacak, mücadelesine devam edecektir. Şunu da belirtmek ve vurgulamakta yarar görüyoruz. Madem ki Türk Telekom'un bu alanlara ihtiyacı yoktu, o zaman devlet Türk Telekom'u özelleştirirken, neden özelleştirilen ve satılan alanlarda plan değişikliği yaparak rant alanlarına dönüştürüp daha yüksek bedellerle satmadı. Odamızı eleştiren çevreler mademki kamu yararını düşünüyorlar, öncelikle bu soruya cevap vermeleri gerekir.
 
İsparta'nın elbette yeni yatırımlara ve 5 değil, 7 yıldızlı otellere ihtiyacı vardır. Yapılmalıdır da. Ancak yeri doğru seçilmek şartıyla.
 
Ancak yasalara uygun, bilimsel ve teknik doğrulara uygun. Meslektaşımız olan Belediye Başkanı'nın yapmış olduğu açıklamayı göz önüne alarak, özellikle kanuna ve hukuğa uygun hareket etmekle övünen ve bu işlerin uzmanı olarak kendini kamuoyuna sunması, dolayısıyla İsparta'ya karşı taşımış olduğu sorumluluğun bilinciyle bu konularda bahsi geçen kanun ve yönetmeliklere uymasını ve kimsenin müdahalesine gerek kalmaksızın dikkat etmesini beklemekteyiz.
 
İsparta da 5 yıldızlı otel alam, alış veriş merkezi ve Özel hastane yapılacak tek yer resmi kurum alanlarıymış gibi, her geçen gün nüfusu artan ve büyüyen İsparta'nın Resmi Kurum Alan ve kamusal alan ihtiyacı da aynı oranda arttığı gerçeği dikkate alınmadan, eşdeğer yeni resmi Kurum Alanları ayrılmadan, değerlenen Resmi Kurum Alanları, başka kurumların ihtiyacı olup olmadığına bakılmaksızın, o kurumun ihtiyacı olmadığı gerekçesi ile değerinin altında bedellerle satılan resmi kurum alanları, özel yatırım alanlarına dönüştürülmektedir. Gelecekte Resmi Kurum alanına ihtiyacı olması halinde, satışı yapılan alanların satış bedelinin birkaç katı bedelle kamulaştırma yapılmak durumunda kalınacaktır. Bu kamulaştırma bedeli de Ispartalıların ödediği vergilerden karşılanacaktır. Diğer bir deyişle bugün alınan bu ve benzeri kararların bedelini, ileride yine Ispartalı, Ispartalının çocukları ve torunları ödemek zorunda kalacaktır. Her fırsatta, yapmış olduğu açıklamalarla kanuna ve hukuğa uygun hareket ettiğini belirten, kendisini bu işlerin uzmanı olarak kamuoyuna sunan ve Meslektaşımız olan Belediye Başkanı'nın, yapmış olduğu açıklamaların gereğini yerine getirmesini, özellikle İsparta halkına karşı taşımış olduğu sorumluluğun bilinciyle, Ispartalıların malı olan kamusal alanlara sahip çıkması gerekir. Açıkça hukuka, kamu yararına, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı uygulamalarını, usul hatası olarak hafife almak yerine, müdahaleye ve yargısal yollara başvurmayı gerektirmeyecek, kent ve kentlinin yararına uygulamalar yapması hem sorumluluğu, hem de mesleğinin gereğidir.
 
Yukarıda açıkladığımız gerçekleri göz ardı eden bazı çevreler popülist yaklaşımlarla, yargı süreci devam eden bu konularla ilgili, nedeni anlaşılamayan ve yargıyı da etkileyecek şekilde,gerçekleri yansıtmayan açıklamalar yaparak, neden Mimarlar Odası İsparta Temsilciliği dururken, Mimarlar Odası Antalya Şubesi Isparta'daki yatırımlara karşı dava açıyor gibi Odamız tüzel kişiliği hakkında bilgi sahibi olmadan suçlamalar yapmaktadırlar.
 
Mimarlar Odası olarak, Bakanlıkça onaylanan 1/100.000 ölçekli üç adet Antalya- Burdur Çevre Düzeni Planı'mn iptali istemiyle dava açtık. Dava gerekçelerimizden biriside, "İsparta'nın da Burdur ve Antalya ile birlikte planlanmasıdır" dedik. Antalya ekonomik olarak ülkemizin en iyi durumda olan illerinden birisidir. Özellikle turizm açısından gelişmiş olan Antalya ve ilçeleri gibi turizmin on iki aya yayılarak, İsparta, Burdur'un ve ilçelerinin de turizm gelirlerinden pay alabilmesi için birlikte planlanması gerektiğini savunduk. İsparta'nın turizm açısından gelişmesini savunduğunu söyleyen ve kamu arazilerine yapılan ve yapılacak olan, ticari amaçlı otel, AVM ve Özel Hastane yatırımlarını savunan çevrelerin, Mimarlar Odasının bu mücadelesinden haberleri olduğunu sanmıyoruz. Bu konulardan bihaber çevrelerce iddia edildiği gibi, İsparta çok gelişti, engelleyelim gibi bir derdimiz ve tavrımız olmaz, olamaz. Bu tür iddialar ciddiye alınamayacak kadar komiktir. Diğer yandan, Mimarlar Odası tek tüzel kişiliğe sahiptir. Tüm davalar Mimarlar Odası Tüzel Kişiliği adına yetkilendirdiği birimlerce açılmaktadır. İsparta, Antalya Şube Yetki alanında olduğu için Mimarlar Odası adına dava açmak üzere, Antalya Şube yetkilendirilmiştir. Bu nedenle de Mimarlar Odası Tüzel Kişiliği adına, Şubenıizce dava açılmıştır. Bunun da açıklığa kavuşturulmasında yarar görüyoruz.
 
Sümer Halı Fabrikası alanı da resmi kurum alanıdır. Bu alana özel hastane yapılacaktır, bölgesel özel hastane olur mu? Öncelikle küçük esnafı koruması gereken "Bir kentin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı" esnafın aleyhine, mevcut küçük ve orta ölçekli esnafın (eczane, hastane market v.b.) yok olmasına neden olacak kamu-özel ortaklığı şeklinde tanımlanan, ancak içeriği tam bilinmeyen "Bölge Hastanesi" adı altında bir alışveriş merkezi-otel-özel hastane kompleksi yapılmasını nasıl savunabilir? Neyi savunduğunu bilerek mi savunmaktadır ya da bunun bilincinde olmayıp, temsil ettiği kuruluşun sorumluluğu dışında farklı kaygılar altında mı açıklama yapmaktadır?
 
Bize İsparta'dan elinizi çekin diyenleri de çok ciddiye almadık. Bir bardak suda fırtına koparanlara karşı amacımız, üzüm yemek, doğru planlar yapılmasını savunmak ve sağlamak olduğundan, Mahkemeyi etkilememek amacıyla, ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmadık. Ancak sürece bakınca Mahkemenin karşı açıklamalardan ne kadar etkilendiği ortadadır.
 
İsparta Belediye Başkanının yaptığı son Basın Açıklamasında; "Özel bir şirket tarafından İsparta'mıza yapılan 5 yıldızlı otel inşaatı ile ilgili basın organlarında çeşitli defalar haberler yayınlanmıştır. Bilgisiz ve yetkisiz kişilerce, İsparta Belediyesi'ni hedef alan açıklamalar basından takip edilmiştir."
 
Denilmekte ve devamla " bu açıklamaları yapan kişiler konudan ve gelişmelerden bihaberdir. Otel inşaatı ile ilgili hukuki süreç aynen şöyle gelişmiştir." Denilerek odamız suçlanmakta ve gelişmeleri belediye açısından, çok da anlaşılmayacak bir biçimde sıralamaktadır.
 
Bu açıklama üzerine odamız hukuk müşaviri konuyu araştırmıştır. Hukuk müşavirinin yaptığı araştırma sonucu Belediye Başkanının odamızı suçlayıcı nitelikteki basın açıklamasında belirttiği konu ile ilgili süreç ve gelişmeler aynen şöyledir:
 
1. Mülkiyeti Telekom'a ait Mevcut imar planlarında Resmi Kurum Alanı olan 1293 Ada 715 Parsel, Türk Telekom AŞ.'ne ait parsel bir ycitırımcıya satılmıştır. Yatırımcı alanın Resmi Kurum Alanından çıkarılarak otel alanına dönüştürülmesi için İsparta Belediyesine başvurmuştur. Herhangi bir bilimsel ve teknik çalışma yapılmadan, İsparta bütünü için gelecekte resmi kurum alanına ihtiyaç olup olmadığı yönünde bir çalışma yapılmadan, aynı alanda eşdeğer bir alan ayrılmadan, Planlama esasları, şehircilik ilkelerine ve üst ölçekli planlara aykırı olarak hazırlanan plan Belediye Meclisince onanmıştır.
 
2. Onanan planın iptali istemiyle odamızca dava açılmıştır. Belediye yargıya intikal eden konu ile ilgili beklemek yerine alana inşaat ruhsatı vermiş ve yargı kararlarını beklemeye gerek duymadan inşaata başlanmıştır.
 
3. Belediye'nin telafisi maddi ve manevi açıdan zor olacak durumlarla karşılaşmaması için yargı sonucunu bekleyip ruhsat vermemesi gerekirken, înşaat ruhsatı verilerek inşaatın başlatmasına olanak vermesi karşısında, Odamız inşaat ruhsatının iptali istemiyle de dava açmak zorunda kalmıştır. İsparta İdare.-Mahkemesi Plan değişikliği işlemi ile ilgili yürütmenin durdurulmasına karar vermiş, ruhsat işleminin yürütmesinin durdurulması istemini ise reddetmiştir. Bunun üzerine odamız, ret kararını bir üst mahkeme olan Antalya Bölge İdare Mahkemesinde temyiz etmiş, Bölge îdare Mahkemesi tarihinde ruhsat işleminin yürütmesini durdurmuştur.
 
4. Belediye, Anayasanın 138. maddesinin son paragrafında, yasama ve yürütme
organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve
idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremeyeceği ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremeyeceği şeklinde yer alan hükme paralel olarak 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Yasasının 28. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin, Danıştay, bölge idare
mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına
ilişkin kararlarının gereklerine göre gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde
bulunmaya mecbur olduğu kuralı gereği işlem tesis ederek inşaatı mühürleyip
durdurması gerekirken, ilgili yatırımcıya, 03.01 2012 tarihinde yazı yazmış, aynı gün
yatırımcıya tebliğ edilen yazıda; Bölge İdare Mahkemesinin kararının kendilerine 06.12.2011
tarihinde tebliğ edildiğini belirtmiş, inşaatın 05.0î.2012 tarihinde durdurulduğunu, yeni bir
mahkeme kararının alınana kadar inşaata devam edilmemesini istemiştir. Belediye yargı
kararını tam olarak yerine getirmemiş yani mahkemenin kararının kendilerine tebliğ
edildiği tarihte, inşaatın o andaki durumunu tespit ederek durdurmamış ve inşaat
devam etmiştir. Yine durum tespiti yapmadan inşaatı mühürlemeden, ilginç bir tutarsızlıkla
03 Ocak'ta 05 Ocak'ta inşaatın durdurulduğunu yazı ile bildirmiştir. Yatırımcı firma
kendisine yazılan yazı ile 4 Ocak 2012 tarihinde, üst mahkemenin kararı doğrultusunda 05
Ocak'ta durdurulacağı belirtilen inşaat için, mühürleme ve durdurma gerçekleşmediği
halde, belediyenin yatırımcıya yazdığı yazı üzerine bir gün sonra 05 Ocak'ta üst mahkemenin
kararını kaldırıcı nitelikte olan yürütmenin durdurulması kararı vermiştir.
 
5. Belediye, kendisine 06.12.2012 tarihinde tebliğ edilen mahkeme kararının gereğini İmar Kanununun 32. nıaddesi hükümleri doğrultusunda yerine getirmesi gerekirken, ağırdan alarak 30 günün dolmasına 2 gün kala, durdurdum diyerek yazı yazması, aynı gün yazıyı yatırımcıya tebliğ etmesi, yatırımcının bir gün sonra yürütmenin durdurması kararı almak için İsparta İdare Mahkemesine başvurması, Mahkemenin, bizim açtığımız davalarda; inşaatın yapılması halinde telafisi güç zararlar neden olacağı gerçeğine karşın, aylarca yürütmenin durdurulması kararı vermemesi, Bölge İdare Mahkemesine başvurumuz sonucu yürütmenin durdurma kararı verilmesi sürecinde inşaatın hızla tamamlanması gerçeğine karşın, yatırımcının başvurusunu bir gün sonra görüşerek aynı-gün, gerçekleşmemiş idari işlemle ilgili, üst mahkeme olan Bölge İdare Mahkemesi Kararının uygulanmasını durdurucu nitelikteki, inşaatın devamına olanak tanıyan kararın yazılıp, aynı gün belediyeye tebliğ edilmesi ve Belediyenin de inşaatı hiç durdurmadan devamına olanak sağlanması anlamakta zorlanıyoruz.
 
Odamız; Davanın tarafı olmamız nedeni ile bu davaya müdahil olmuş, Sayın Mahkemenin almış olduğu kararın yürütülmesinin durdurulmasını istemiştir. Sayın mahkemenin bizim başvurumuzu da aynı hızla değerlendirdiğini, müdahilliğimizi kabul ettiğini ve talebimiz hakkında karar alarak Belediyeye tebliğ ettiğini veya en kısa sürede edeceğini düşünmekteyiz.
 
Yatırımcıların, Kamunun yani halkın parası ile kamulaştırılan Resmi Kurum Alanları dışında İsparta da yatırım yapılacak, özel hastane ve 5 yıldızlı birçok arsa ve arazi varken, odamızı suçlayan çevrelerin öncelikle, savundukları bu yatırımların, yatırım yapacak olanlarca, neden özel şahıs arazilerini değil de devletin kamulaştırdığı resmi kurum alanlarının tercih edildiğini açıklamaları gerekir.
Odamız, bu güne kadar yargıya intikal eden konu ile ilgili yargıyı etkilememe adına, polemiğe girmeyerek zorunlu kalmadıkça her hangi bir açıklama yapmamaya Özen göstermiştir. Ancak gerek belediye başkanlığınca ve gerekse çeşitli çevrelerce gerçekleri yansıtmayan, içeriği konusunda yeterince bilgilenmeden odamız aleyhine kamuoyu yaratmak ve odamız yıpratmak amaçlı yapmış oldukları açıklamalar karşısında, kamuoyunur bilgilendirilmesine gereksinim duyulmuştur.
 
Değerli Basın aracılığı ile ilgili çevrelerin ve İsparta Halkının bilgilerine sunulur.
 
MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBE VE BİRİMLERİ