Sevgili dostlar, hepimizin bir makamı var,

Siyasetçi, bürokrat, memur, amir, gazeteci, ocak başkanı, bucak başkanı, “falan-filan”…

İsmimizin önünde bir sıfatımız vardır…

Gün olur bir makamda otururuz,

Gün olur o makamın kapısında sıra bekleyen oluruz…

Gün olur o makama-sıfata şükrederiz,

Gün olur “hiç” olduğumuza şükrederiz…

Allah’ım bizi “hiç” olup da sadece “vatandaş” olarak şükredenlerden eylesin…

Adam lokantaya gidip oturmuş, yanında da bir devekuşu varmış…

Yemeğini yedikten sonra garsonu çağırıp hesabı sormuş,

Garson 32 lira 68 kuruş deyince adam tam o kadar parayı cebinden çıkartıp vermiş…

İkinci gün yine aynı lokantaya gitmiş, yanında yine devekuşu varmış…

Yemeğini yedikten sonra garsona borcunu sormuş,

 Garson 27 lira 51 kuruş deyince,

Adam yine cebinden tamı tamına 27 lira 51 kuruşu çıkartıp tam istenen kadar parayı garsona vermiş…

Üçüncü gün yine aynı,

Adamın yanında devekuşu varmış, hesabını sormuş, tamı tamına hesap kadar parayı çıkartıp ödediğinde garson merak edip sormuş:

Hep hesabınız kadar para var cebinizde, bunun sırrı nedir?..

Adam doğru diyerek başlamış anlatmaya;

"Ben bir cinle tanıştım, benim üç dilekte bulunmamı, tamamen yerine getireceğini söyledi. Ben de üç şey istedim; birincisi sağlıklı ve her zaman yakışıklı olmayı, ikincisi her zaman ihtiyacım kadar cebimde para bulunmasını. Sende buna şahitsin ne kadar hesap istersen biliyorsun ki cebimde o kadar para var, çıkartıp veriyorum"

Garson hemen araya girerek; "Tamam anladım... Peki bu devekuşu niye her zaman yanında?.."

Adam hemen cevap vermiş:

“Cine üçüncü dileğim olarak yanımda her zaman uzun bacaklı sarışın bir piliç olsun demiştim, cin herhalde yanlış anladı bana bu devekuşunu verdi. Bende tılsım bozulmasın diyerek devekuşunu istemesem de yanımdan hiç ayırmıyorum."

Sevgili dostlar gerçek hayatımızda da böyle değil midir?

Tılsımın hatırına hiç istemediğimiz insanları yanımızda gezdiririz…

İkiyüzlü, yapmacık bayağı insanlarla oturup kalkarız…

Ve hatır için en ağır yüklere katlanırız…

Sanırım en güzeli fıtratımıza uygun “iyi insan” olmak,

“Hiç” olmak,

Ve buna samimiyetle şükretmek…