Ancak hayatta herkes ikinci yaşama şansını maalesef kazanamıyor. Onun için bize verilen birinci şansı en iyi şekilde kullanmamız gerekiyor.
Bugünlerde herkes birbirine soruyor. Bu virüs ne zaman bitecek? Evet, soru bu. Virüsün ne zaman biteceği sanırım bize bağlı, davranışlarımıza bağlı, sabrımıza bağlı. İnşallah bu virüsü yaşayarak öğrenmeyiz. Kurallara, söylenenlere dikkat etmeyerek yaşayarak öğrenmek insanda tarifi mümkün olmayan acılar bırakıyor. Çünkü yaşayarak öğrenenler hep şunu söylüyor; Allah düşmanıma dahi göstermesin.


Ders çıkarabileceğimiz bir kıssadan hisse;
Nasrettin Hoca bir gün tarlasında çalışırken oradan geçen genç bir adam kendisine şöyle seslenmiş; Kolay gelsin baba! Falan köye gidiyorum, ne kadar zamanda gidebilirim?
Hoca, hiç oralı olmamış, sanki soruyu duymamış gibi çalışmaya devam etmiş.
Genç adam kulakları az işitiyor herhalde diyerek aynı soruyu daha yüksek sesle bağırarak bir kez daha sormuş.
Hoca yine cevap vermeyince adam "bu adam ya sağır, ya bunak, ya da başka bir derdi var" diyerek yürümeye devam etmiş.
Genç adam 20-30 metre yürüdükten sonra arkasından Hocanın şöyle seslendiğini işitmiş; “Oraya tam iki saatte varırsın.”
İki kere sorduğu halde sorusuna cevap alamadığı için canı zaten sıkkın olan adam iyice sinirlenmiş ve demiş ki; Yahu sen ne biçim adamsın, madem biliyordun, şunu baştan söyleseydin ya!
Hocanın cevabı pek mürşidane olmuş :
Evladım! Ben köyün hangi mesafede olduğunu gayet iyi biliyorum, ancak senin yürüyüşünü görmeden, hızlımı yürüyorsun yoksa yavaş mı yürüyorsun bilmeden ne kadar zamanda oraya varabileceğini nasıl söyleyebilirdim ki.
Evet, virüs ile verdiğimiz mücadelede kazanma zamanı bizim atacağımız adımlara bağlı. Kurallara sabırlı bir şekilde ne kadar uyarsak, kendimizi ne kadar dinler, ne kadar motive edersek, o kadar kısa sürede bitireceğiz inşallah.
Önce sağlık, sonra mutluluklar diliyorum…