87 yaşındaki Ayvaz, Samsun'da kanser tedavisi görüyordu.

Trabzon'un Vakfıkebir ilçesinde doğan Dursun Ayvaz, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Arkasından imam hatip okullarında felsefe öğretmenliği yapan Ayvaz, Isparta'da görev yaparken 1965-1966 öğretim yılında 20 kız öğrencinin ilk defa erkeklerden ayrı bir sınıfta eğitim görmelerini sağladı.

CEZASI SÜRGÜN OLDU

Ayvaz'ın bu girişimi ile eğitim göremeyen, bu imkandan yoksun olan kız çocuklarına hem imam hatiplerin yolu hem de eğitim hayatının yolu açılmıştı.

Ancak Ayvaz'ın bu girişimi cezasız kalmadı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem'in, "Türkiye'deki en uzak İmam-Hatip'e sürgün edin" sözü üzerine Ayvaz 1967 yılında o dönemdeki en uzak imam hatip lisesinin bulunduğu Mardin'e sürgün olarak gönderildi. Sürgün olmasının sebebi olarak ise Milli Eğitim Bakanlığı'na rağmen Isparta'da İmam Hatip Lisesi'nde kız öğrenci sınıfı açmak olarak gösterildi.

1969'DA KIZ İMAM HATİBİN TEMELİ ATILDI

Ömer Dursun Ayvaz'ın bir öğretmen olarak aldığı inisiyatif, kendisi için sürgünle sonuçlandı ancak rüyası da birkaç yıl içinde gerçek oldu. 19 Nisan 1969 tarihinde Türkiye'deki ilk kız imam hatibin temeli atıldı. Tohum Dergisi Haziran 1969 sayısında bu gelişme, Isparta Kız İmam Hatip Okulu Yaptırma Derneği İdare Heyeti Başkanı Hamza Can'ın ağzından şöyle aktarılıyor: "Isparta'ya imam hatip okulunun temeli atıldığı ilk günden beri bir kız imam hatip okulunun açılmasını düşünüyorduk. İlk çalışma olarak Hayırlar Derneği Başkanı Ömer Lütfü Antalyalı, imam hatip okulu öğretmeni Dursun Ayvaz ve ben bir araya gelerek bazı temaslarda bulunduk. Ve bir cemiyet kurduk. Bunun için de Başbakan Süleyman Demirel ve Sadettin Bilgiç ile bir görüşme yaptık ve tasvipkar bir cevap aldık. Bu ümidimizi kuvvetlendirdi. Ve böylece çalışmalarımıza hız verdik."

HEM SEYYİD KUTUB'U HEM BEDİÜZZAMAN'I TANIDIK

Dursun Ayvaz'ın Mardin İmam Hatip Lisesi'ndeki öğrencilerinden olan Prof. Dr. Ahmet Ağırakça ise Dursun Ayvaz'a ilişkin şunları anlatıyor: "O sürgün olarak gelmişti ama hocamızın gelişi bizim için bir rahmet oldu. O geldi ve adeta parmaklarını gözümüze soktu ve bizi uyandırdı. Kitaplarla onun sayesinde tanıştık, bizimle kitaplarını paylaştı. Seyyid Kutub'u, Mevdudi'yi ve Bediüzzaman'ı tanımamıza sebep oldu. Biz hem bir taraftan Risale-i Nur okurduk, bir taraftan Yoldaki İşaretler'i, bir taraftan Mevdudi'yi, Dört Terim'i. Bunlar ilk bizim neslimizin yetişmesini sağlayan kitaplardır. Allah razı olsun Ömer Dursun Ayvaz Hoca bizi evine çağırırdı, bizim zihnimizi çok farklı şekillerde şekillendirdi. 1967-68'deki o bizim zihnimize koyduklarını hala taşıyoruz, çok güzeldi o günler."