Geçtiğimiz hafta sonu bir düğün merasiminde yakın bir dostumla karşılaştım. Karşılıklı hal-hatır sorduk. Ayaküstü sohbet ettik. Biraz moralsiz ve düşünceli görünce; Hayrola, neden dalıp-dalıp gidiyorsun? Diye sordum. Güvenilir bahis ortamı hemen burada sizleri bekliyor.

Biraz yorgun ve moralsiz olduğunu söyleyerek başladı anlatmaya;

“Ramazan ayının ortalarında bahçemize üstü-başı perişan durumda bir kedi gelmişti. Açlıktan zor yürüyordu, mecali yoktu. Bizde aile olarak üstünü başını temizledik, karnını doyurduk ve suyunu içirdik. Biraz kendisine geldikten sonra kayboldu gitti. Ertesi günü aynı kedi yine geldi. Ve yine karnını doyurduk, suyunu içirdik. Bu durum birkaç gün tekrarlanınca kedi bize, bizde kediye alıştık. Bir ay geçtikten sonra kedi ailemizden birisi gibi oldu. Bahçemizde ona bir yer ayarladık ve orada kalmaya başladı. Takip eden günlerde başka bir kedi daha geldi. Onunda aynı şekilde üstü-başı perişandı ve üstelik arka ayağı da topallıyordu. O kediyi de sahiplendik. Zaman içerisinde ayağı da iyileşti. Biz kedileri sevdik, onlarda bizi sevdi. Her gün hanımla birlikte bakımlarını yaptık, karınlarını doyurduk.

Mademki kedilerle birlikte aynı bahçeyi paylaşacağız, kış mevsimi başlamadan vaktiyle aşılarını yaptıralım ve kısırlaştıralım dedik. Ve belediyenin hayvan barınağına götürmeye karar verdik.

Belediyenin hayvan barınağına giderek kedileri taşıyabileceğimiz emaneten kafes veya bask istedik. Onlarda kafes veremeyeceklerini, kedileri bir çuvala koyarak oraya götürebileceğimizi söylediler. Ertesi günü kedileri zorda olsa çuvala koyduk. Tabi biraz asabileştiler, korktular. Ve çuvalla barınağa götürdük. Barınakta birisinin hamile olabileceğini söylediler. Ertesi günü gelin kedilerinizi geri alın dediler.

Ertesi günü gittiğimizde kedilerimizin kaybolduğunu söylediler. Nasıl olduysa gece barınaktan kaçmışlar. Hanımla birlikte adeta şok olduk. Üzüntüden ne yapacağımızı bilemedik. Belediyenin hayvan barınağından kedilerin kaybolacağı hiç aklımıza gelmemişti. Eşim günlerce ağladı, çocuklarım-torunlarım çok üzüldü. 15 gündür her gün barınak çevresinde ormanda ve Mehmet Tönge Mahallesinde kedilerimizi arıyoruz. Yorgunluğum ve üzüntüm ondan” dedi. Ve ekledi; “Kediler için iyi bir şey yapalım derken acaba onlara kötülük mü yaptık” diye.

Daha önce buna benzer istisnai-münferit birkaç olay duymuştum. İstisnalar kaideyi bozmaz diyoruz, ancak söz konusu kimsesiz sokak hayvanları olunca kaide bozulmakta.

Sevgili dostlar, Isparta’da sokak hayvanlarının bakımı ve tedavileri için belediye tarafından Sokak Hayvanları Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi kamuoyu tarafından takdirle karşılanan güzel bir hizmet oldu.

Sayın Başkan Yusuf Ziya Günaydın; “Hayvanı sevmeyen, insanı sevmez. Burası hayvana sevgi gösterilen tesis olacak. Burada kısırlaştırılarak ve aşılanarak küpe takılan hayvanlar tekrar ait oldukları yerlere bırakılacak. Onlara hem biz bakacağız, hem de vatandaşın bakmasını istiyorum. Bir parça ekmek, bir bardak suyu esirgemeyin” demişti.

Bu konuda sevgili Yusuf başkanın samimiyetinden, heyecanından zerre kadar şüphemiz yok. Hayvanlara gösterilen eziyete, mağduriyete ne kadar çok şiddetle karşı çıktığını biliyoruz. Ve bu tesisi ne kadar çok istediğini de biliyoruz.

Barınakta canla-başla severek çalışan birçok arkadaşımız var. Ancak durum onu gösteriyor ki barınakta çalışan personelin bir kısmı biraz dikkatsiz, isteksiz ve özensiz çalışmakta.    

Sosyal belediyecilik anlayışı kapsamında Kasım 2017 tarihinde büyük bir coşkuyla açılan barınakta çalışmak bir ulviliktir, bir ayrıcalıktır. Orada çalışmak herkese nasip olmaz. O bakımdan biraz dikkat, biraz şefkat lütfen.  daha önce barınakta yaşanan böyle birkaç münferit olayı duymuştum.  İstisnalar kaideyi bozmaz. Ancak söz konusu barınaksız , kimsesiz sokak hayvanları olunca kaide bozulmazsa.