MEMUR-SEN KONFEDERASYONU

EĞİTİM-BİR-SEN ISPARTA ŞUBESİ

Yeni Bir Öğretim Yılı Başlarken

Yaklaşık 16 milyon öğrenci ve 680 bin öğretmen için 2009-2010 eğitim-öğretim yılı birçok sorunla birlikte umut ve heyecanla başlıyor. Eğitim hizmet kolunda örgütlü bir sendika olarak her öğretim yılının başında, ortasında ve sonunda, çalışma alanımızda yaşanan sorunlara ilişkin tespitlerimizi ve çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmayı bir görev addediyoruz.

Bugün bu çerçevede düzenlediğimiz basın toplantımızı teşrif eden basın mensuplarını saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.

Sorunsuz Bir Türkiye İçin Mantalite Değişikliği Gerekiyor

Ülkemizin ekonomik, sosyal, psikolojik sorunlardan arındırılması; mutlu, müreffeh bir toplum yapısının tesisi, ancak bir mantalite değişikliğiyle mümkündür. Devletin vatandaşına, vatandaşın devletine bakışını değiştiren bir silkinme, ilişkilerin esasını oluşturan anayasanın insana göre devleti tanımlayan bir yaklaşımla, yeniden örülmesiyle mümkündür.

İnsanı ve insani talepleri merkeze alan, kendisini nasıl tanımladığını dikkate almadan vatandaşını candan kucaklayan bir sivil anayasa, ekonomik ve sosyal imkânlarını insanının mutluluğuna ve geleceğine sarf eden bir devlet yapısı meydana getirecektir.  

Grevli ve Toplu Sözleşmeli Sendika Sendikal Mücadelenin Olmazsa Olmazıdır 

Yeni anayasadan çalışanlar açısından beklentimiz, hizmet ve üretim sektöründe çalışanların ayrı haklarla donatılmasından vazgeçilmesidir. Son toplu görüşmelerde bir kez daha görülmüştür ki çağdaş düzeyin altındaki donatılarla sürdürülen sendikal mücadelede kamu görevlilerini tatmin edecek neticeler alınamamaktadır. Anayasal ve yasal düzenlemelerle grevli ve toplu sözleşmeli bir sendikal mücadelenin önü açılmalıdır. Bu manada devlet çalışanına güvenmelidir.

Kamu çalışanlarına dönük siyaset yasağı kaldırılmalıdır. Ülkenin nitelikli insanlarının siyasetin her kademesinde ortaya koyacağı katkının ülkenin daha iyi yönetilmesine, siyasete zihinsel birikimin yön vermesine vesile olacağı unutulmamalıdır. 

            Kamu çalışanlarının demokratik haklarının geliştirilmesi ve sendikal faaliyetlerin düzeyinin artırılmasıyla ilgili sağlanacak bir açılım, çalışanların mutluluğuna hizmet edeceği gibi ülkemizin sorunlarının çözümüne ilişkin paydaş bir yaklaşımı da hayata geçirecektir.

            Eğitim Çalışanları Normal Geçim Düzeyinin Altında Yaşamaktadır 

            Eğitim çalışanları, yaşamlarını normal geçim düzeyinin altında sürdürmektedirler. 5. derecenin 1. kademesindeki, eşi çalışmayan iki çocuklu bir öğretmen, ek ders ücreti hariç 1.557,82 TL ücret almaktadır. Bugünkü ekonomik şartlarda bu öğretmenin normal standartlarda hayatını idame ettirebilmesi için 2.226,63 TL ücret alması gerekmektedir.

            Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (EBSAM), “Eğitim Çalışanlarının Geçim Düzeyi”ni belirlemek amacıyla yaptığı araştırmaya göre, 4 kişilik bir eğitim çalışanı ailesinin normal standartlarda yaşamını sürdürebilmesi için, 2009 Ağustos ayına ilişkin aylık geçim düzeyi;

            Yardımcı Hizmetler Sınıfı (5/3)                         : 2.101,96 TL,

            Öğretmen (5/1, ek dersler hariç)                                  : 2.226,63 TL ve

            Akademisyen (Yrd. Doç. Dr., ek dersler hariç)            : 2.593,43 TL olarak tespit edilmiştir.

            Araştırmada eğitim çalışanlarının geçim düzeyleri hesaplanırken, gıda, konut, ev eşyası, ısınma, aydınlanma, haberleşme, giyim, sağlık, temizlik, eğitim ve kültür, çevre ve su, çeşitli mal ve hizmetler ana harcama grupları olarak kullanılmıştır.

            Eğitim çalışanlarının günümüzde aldığı maaşa bakılacak olursa, (eşi çalışmayan, (0-6) ve (6-12) yaş grubu iki çocuğu olan bir eğitim çalışanı)

            Yardımcı Hizmetler Sınıfı (5/3)                         : 1.319,44 TL

            Öğretmen (5/1, ek dersler hariç)                                  : 1.557,82 TL

            Akademisyen (Yrd.Doç.Dr., ek dersler hariç)  : 1.930,42 TL’dir.

            Normal bir yaşam standardı içinde aile hayatını idame ettiren bir eğitim çalışanının iş hayatına da bunu olumlu şekilde yansıtacağı gözden kaçırılmamalıdır. Geçim sıkıntısı yüzünden aile hayatında olumsuzluklar yaşayan bir eğitim çalışanının, iş hayatında verimli olması beklenemez.

            Bununla birlikte, ailenin tatil yapabilmesi, çocuklarının geleceğine dönük yatırım yapabilmesi için eğitim çalışanının maaşının, tespit edilen geçim düzeyinin yüzde 10-20 üzerinde olması gereklidir.

Öğretmen İstihdamındaki Çarpık Tablo Giderilmelidir

            Eğitimde yaşanan olumlu-olumsuz gelişmeler, eğitim çalışanlarını etkilediği gibi öğrenci ve veliler boyutuyla ülke insanının hemen tamamını da etkilemektedir. Ülkenin geleceği açısından devletin tüm kurumlarının eğitimin meselelerinin halli noktasında çözüme odaklı bir yaklaşım içerisinde olmaları gerekmektedir.

            Eğitimin aciliyet kesbeden sorunlarının başında öğretmen istihdamının çarpıklığı gelmektedir. Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM)’nin öğretmen istihdamıyla ilgili yaptığı araştırma çarpıcı sonuçlar ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre, 2008-2009 öğretim yılı itibariyle Eğitim fakülteleri, diğer (Mesleki ve Teknik) Eğitim fakülteleri ve Eğitim Bilimleri enstitülerinden mezun olan öğrenci sayısı 48.869’dur. Yeni mezunlarla birlikte 2009’da KPSS’ye giren öğretmen adayı sayısı 250 bine ulaşmaktadır. Sınava giren öğretmen adaylarının o yıl içerisinde yüzde 15-20’si öğretmen olarak atanmaktayken, yüzde 75-80’i ise ya yeniden KPSS’ye hazırlanmakta ya dershanelerde düşük bir ücret karşılığında mesleğini icra etmekte veya mesleği dışı işlerde çalışmaktadır.

Bakanlığın bu yığılmayı önleme ve öğretmen adaylarının sorunlarına çözüm bulma noktasında YÖK ve üniversitelerle koordinasyon ve planlama neticesinde alanlara göre öğretmen ihtiyaç çalışması yaparak, her yıl aldığı öğretmen sayısını artırması gerekmektedir. Bu ay ataması yapılan 15 bin 655 öğretmenle birlikte bu yıl alınan öğretmen sayısı 29.497’dir. Bakanlık, bu yılki öğretmen alımında geçmiş yılların gerisinde kalmış bulunmaktadır. Geçen yıllarda alınan öğretmen sayıları incelendiğinde, bu yıl en az 10 bin öğretmenin atamasının daha yapılması gerektiği görülmektedir. Ayrıca, Bakanlığın 15-20 bin öğretmen atayarak, 100 bini bulan öğretmen açığını kapatması mümkün değildir.

            Öğretmen Açığının Farklı Şekillerde Kapatılmaya Çalışılmasından Vazgeçilmelidir

Öğretmen açığı sözleşmeli, vekil, ücretli öğretmen alımıyla kapatılmaya çalışılmaktadır. Öğretmenin vekili, sözleşmelisi, ücretlisi olmaz. Doktorun, hâkimin, polisin vekili, sözleşmelisi, ücretlisi olmadığı gibi öğretmenin de olmaz, olmamalıdır. Vekil ve ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, mevcut sözleşmeliler de derhal kadroya geçirilmelidir. Mevcut sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçiş sürecine ilişkin bir takvim belirlenmeli, kadroya geçişleri sağlanan öğretmenlerin sözleşmeli olarak çalıştıkları hizmet bölgeleri ve çalışma süreleri dikkate alınarak hizmet puanı verilmeli, sözleşmelilikte geçen süreler dikkate alınarak adaylık sürecinden muaf tutulmalı, derece ve kademe intibakları sağlanmalı, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yaptıkları süreler, Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde ön görülen zorunlu çalışma sürelerinden düşürülmelidir.

Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavları Yapılmalıdır

2004 yılında yapılan Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselmeye ilişkin yasal düzenleme sonrasında; 2005 yılında uzman öğretmenlik sınavı yapılmış,  sınavı kazanan öğretmenlerin bir kısmı uzman öğretmen olurken, bir kısmı da farklı gerekçelerden ve yanlış uygulamalardan dolayı uzman öğretmen olamamıştır.

Sonuç itibariyle uzman öğretmen olabilmek için gerekli şartları haiz olup, sınavı kazandığı halde uzman öğretmen olamayan çok sayıda eğitim çalışanı mağdur durumda bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin konuya ilişkin gerekçeli kararını açıklaması ve iptal hükümlerinin, kararın 18/03/2009 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermesi nedeniyle, uzman öğretmenlik sınavını kazandığı halde, kontenjan dışında kalarak mağdur olan ve sayısı on binleri bulan bu öğretmenlere bir an evvel uzman öğretmenlik unvanı verilmesi gerekmektedir.

            Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı doğrultusunda yasanın iptal edilen maddeleri yeniden düzenlenerek, Kariyer Basamaklarında Yükselme süreci başlatılmalıdır.

Genel İdare Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler Sınıfı Çalışanları

Yardımcı hizmetler sınıfı ve genel idare hizmetleri sınıfı çalışanlarının, öğretmenlerde olduğu gibi, il içi ve iller arası yer değiştirme işlemlerinin bir sisteme bağlanması için gerekli düzenleme yapılmalıdır.

2006 yılından beri yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarına görevde yükselme sınavı yapılmamıştır. Lisans mezunu olup halen yardımcı hizmetler sınıfında çalışanlar bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı memur ve hizmetlilerin görevde yükselmesine yönelik sınavları bir an önce yapmalıdır.

Giyim Yardım Yönetmeliği çerçevesinde yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarına verilen giyim yardımının ayni değil, nakdi olarak ödenmesi konusunda bu yılki toplu görüşmede varılan mutabakat hayata geçirilmelidir.

Tedavi ve Geçici Görev Yollukları Mağdur Ediyor

Bulundukları yerleşim biriminde doktor ve donanım yetersizliğinden tetkik ve tedavi olamayan eğitim çalışanları ve birinci derece yakınları, tedavi olmak için çoğu zaman borçlanmak suretiyle, sevk zincirine uyarak çalıştıkları il dışındaki hastanelere gidip gelmektedir.

            Ancak hasta ve hasta yakınlarına ödenek olmadığı gerekçesi ile aylarca tedavi yollukları ödenmemektedir. Bu durum mağduriyetlere neden olmaktadır. Görev yollukları da aynı şekilde aylarca geciktirilmektedir.

            Eğitim çalışanlarının tedavi giderlerini ve geçici görev yolluklarını zamanında almalarını sağlayacak gerekli çalışmalar yapılmalı ve bu konudaki mağduriyetler bir an önce giderilmelidir.

            Yönetici ve Öğretmenlerin Ek Ders Görevi ve Ücreti

            Millî Eğitim Bakanlığı, ek ders esaslarıyla ilgili olarak 2006 yılında yaptığı bir değişiklikle yönetici ve öğretmenlerin kazanılmış haklarını ellerinden almıştır. Ek derslerle ilgili hakkaniyet ölçülerini gözeten, mağduriyete ve suiistimale yol açmayan yeni bir düzenleme yapılmalıdır.

            Yöneticilerin okullardaki iş yükü göz önünde bulundurularak, haftada aylık karşılığı girdikleri 6 saat zorunlu ders görevi kaldırılmalıdır.

            Alan yönüyle bir ayırım yapılmaksızın master derecesi alanlara yüzde 25, doktora derecesi alanlara yüzde 40 artırımlı olarak ek ders ücreti ödenmesinin sağlanmasına yönelik düzenleme yapılmalıdır.

Öğrenme Ortamları Yetersiz

Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (EBSAM) 78 ilden bin 918 öğretmen üzerinde gerçekleştirdiği “Öğrenme Ortamlarının Değerlendirilmesi” konulu anket çalışmasına göre, öğretmenlerin yüzde 53.5’i öğrenme ortamlarının yetersiz ve kesinlikle yetersiz olduğunu düşüyor.

Öğretmenlerin yüzde 52.4’ü okullarındaki eğitim araç-gereçlerinin yetersiz ve kesinlikle yetersiz olduğunu, yüzde 30.9’u kısmen yeterli olduğunu, yüzde 12’si yeterli olduğunu, yüzde 4.7’si kesinlikle yeterli olduğunu ifade ediyor.

Öğretmenlerin yüzde 52.4’ü okullarının ve sınıflarının fiziksel şartlarının yetersiz ve kesinlikle yetersiz olduğunu, yüzde 27.8’i kısmen yeterli olduğunu, yüzde 14.8’i yeterli olduğunu, yüzde 5’i ise kesinlikle yeterli olduğunu düşündüklerini belirtiyor.

Araştırma, okulların çok amaçlı salon ve spor tesislerinin, laboratuarlarının, kantinlerinin, kütüphanelerinin yetersizliği konusunda da çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor.

Öğrenme ortamlarının yetersizlikleri sıralandığında; çok amaçlı salon ve spor tesisleri yüzde 77.7, laboratuarlar yüzde 58.6, kütüphane yüzde 57.7, kantin yüzde 53.1, okulun ve sınıfların fiziksel şartları yüzde 52.4, eğitim araç-gereçleri yüzde 52.4 olarak görülüyor. 

Öğrenme ortamlarını meydana getiren bileşenler önem derecesine göre acilen gözden geçirilmeli ve yeterli hale getirilmelidir. Eğitimin niteliğinin artırılmasının yolu aynı zamanda öğrenme ortamlarının kalitesinin artırılmasından geçmektedir.

Okullarda Temizlik Sorunu

Eğitim kurumlarında, hizmetli yetersizliğinden dolayı temizlik ve hijyen yeterince sağlanamamaktadır. Özellikle, toplu yaşanan yerlerde hastalık yapan bakteri ve virüslerin kolayca yayıldığı ve okulların bu tür toplu yaşanan yerlerin başında geldiği düşünülürse, temizlik ve hijyen konusunun ne denli önemli olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Okulların birçoğunda hizmetli bulunmamakta, her yıl açılan yüzlerce yeni okula yeterince hizmetli verilememektedir. Okullarda bulunan mevcut hizmetliler de yeterince verimli çalıştırılamamaktadır. Anadolu’nun birçok yerinde temizlik konusunda durum bütünüyle içinden çıkılmaz bir haldedir. Bu nedenle, Bakanlık okulların temizlik sorununu çözmek için yeterli miktarda hizmetli alımına gitmeli ve bu konuda alınacak başka tedbirler noktasında acil bir çözüm planı geliştirmelidir. 

Eğitim Sistemi Sınav ve Dershane Odaklı Bir Sistem Olmaktan Kurtarılmalıdır

Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM), eğitim sistemimizdeki kademeler arası geçiş ve yönlendirmeye ilişkin mevcut durumu ortaya çıkarmak amacıyla 12 ilde, 157 okulda ve 599 öğretmenle yüz yüze anket tekniği uygulayarak bir araştırma yapmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 52.6’sı mesleki rehberliğe ilköğretim 4. sınıftan itibaren, yüzde 14.3’ü 5. sınıftan, yüzde 18.5’i 6-7. sınıftan, yüzde 3.7’si 8. sınıftan, yüzde 8’i ise ortaöğretimden itibaren geçilmesi gerektiği görüşünü savunmuşlardır.

Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 23.2’si ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin tanıtımının yeterince yapıldığını, yüzde 53’ü kısmen yapıldığını, yüzde 23.9’u ise tanıtımın yeterince yapılmadığını düşünüyor.

Öğretmenlerin yüzde 28.6’sı okulunda öğrencilerin psikolojik ve sosyal özelliklerine ilişkin geniş ölçüde bilgi toplandığını, yüzde 50.9’u kısmen toplandığını, yüzde 20.4’ü toplanmadığını ifade ediyor.

Öğretmenlerin yüzde 31.7’si okulunda özel yetenekli öğrencilerin tespit edilmesine yönelik gerekli çalışmaların yapıldığını, yüzde 26.8’i yapılmadığını, yüzde 41.5’i kısmen yapıldığını kaydediyor. İlköğretim ile meslek ve teknik liselerde özel yetenekli öğrencilerin tespit edilmesine yönelik gerekli çalışmaların kısmen yapıldığı ortaya çıkarken, liselerin yüzde 35.9’unda gerekli çalışmaların yapıldığı ve yüzde 31.8’inde yapılmadığı görülüyor. Öğretmenlerin yüzde 25.5’i okulunda tespit edilen özel yetenekli öğrenciler için gerekli eğitim ortamı düzenlendiğini, yüzde 37.9’u düzenlenmediğini, yüzde 36.6’sı kısmen düzenlendiğini ifade ediyor. Tespit edilen özel yetenekli öğrenciler için gerekli eğitim ortamının en fazla liselerde, en az ise ilköğretimde düzenlendiği görülüyor.

Ankete katılanların yüzde 6.7’si ilköğretimden ortaöğretime geçiş sürecinde Yöneltme Öneri Kurulu tarafından hazırlanan yöneltme öneri formunun aileler tarafından kesinlikle dikkate alındığını, yüzde 19.8’i dikkate alındığını, yüzde 38.9’u ise kısmen dikkate alındığını belirtirken, yüzde 26.7’si dikkate alınmadığını, yüzde 7.9’u da kesinlikle dikkate alınmadığını vurguluyor. Öğretmenler, aileler tarafından bu yöneltme öneri formlarının dikkate alınmadığını (yüzde 34.6) ve kısmen dikkate alındığını (yüzde 38.9) düşünüyor.

Öğretmenlerin yüzde 4.3’ü okulundaki öğrencilerin üst öğrenim kademelerini seçerken kesinlikle bağımsız karar verdiklerini, yüzde 20.2’si bağımsız karar verdiklerini, yüzde 34.3’ü ise kısmen bağımsız karar verdiklerini dile getirirken, yüzde 33.8’i bağımsız karar vermediklerini, yüzde 7.3’ü de kesinlikle bağımsız karar vermediklerini ifade ediyor.

Eğitim sistemini sınav ve dershane odaklı bir sistem olmaktan kurtarmanın yolu okullardaki yönlendirme çalışmalarının güçlendirilmesinden geçmektedir.

 Bireyin en önemli gelişim aşaması olan meslek seçimi, yaşamı boyunca vereceği en önemli kararlardan biridir. Meslek seçiminin bilinçli bir yöntemle yapılması, hem kişi ve ailesi açısından hem de ülkenin geleceği açısından önem arz etmektedir.

Gençlerimizin hayatlarına şekil veren eğitim sistemimizde, öğrencilerin meslek seçme aşamasında ilgi, beceri ve kapasiteleri doğrultusunda doğru kararlar verebilmeleri için onlara yardımcı olmalıyız. Bilmeliyiz ki, bu bilinçle yetişmiş gençlerimiz geleceğin başarılı fertleri olacaktır. 

Özel/üstün yetenekli öğrencilerin tespiti ve yetenekleri yönünde eğitim almaları ülkemizin çözmesi gereken en önemli eğitim sorunlarından biridir. Özel/üstün yetenek sayısal alanda (matematik ve fen) olabileceği gibi sanat ve sporda da olabilir. Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda sayıları artan Bilim Sanat Merkezleri ile üstün yetenekli öğrencileri tespit etme ve eğitimlerine destek olma konusunda çalışmalarına hız vermiş bulunmakla birlikte, bu çalışmaları artırarak devam etmesi sağlanmalıdır.

            Meslek seçiminde öğrencinin bireysel özellikleri yanında ilgi, yetenek ve değerlerinin önemli olduğu, ailelerin ve öğretmenlerin bu noktayı göz önünde bulundurarak mesleki yönlendirme yapmaları önemlidir.

İlköğretimdeki öğrencilerin eğilimleri belirlenip yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu şekildeki bir yönlendirme, üniversite kapılarındaki yığılmaları önleyecek, eğitimdeki ve insan kaynaklarındaki verimliliğin artmasına da sebep olacaktır.

 Meslek Liselerinin Altyapısı Güçlendirilmelidir

Bir ülkenin ilerlemesi için sanayileşmesi, sanayileşmesi için de mesleki eğitimin ortaöğretim içerisindeki payının AB ülkelerinde olduğu gibi yüzde 70’ler düzeyinde olması bir zorunluluktur. 10 yıl boyunca süren adaletsiz katsayı uygulaması; eğitim, sanayi, tarım, sağlık ve diğer sektörlerde ülkemizi, ekonomik bir yarışın sürdüğü günümüz dünyasında 100 milyarlarca dolarlık zarara uğratmış, milyonlarca gencimizin gelecek hayallerini karartmıştır.

Katsayı adaletsizliğinin YÖK tarafından kaldırılması önemlidir ancak meslek liselerinin altyapısının güçlendirilmesi de bir o kadar önemlidir.

Katsayı engeli sonucu, eğitiminin kalitesi, öğrenci sayısı ve niteliği düşen meslek liseleriyle ilgili çalışmalar yapılmalı; mesleki ve teknik eğitimin kalitesini artırmak, bu okulları birer cazibe merkezi haline getirmek için planlama yapılmalıdır.

             
             İhsan ARICI                                                                                                                     Isparta Eğitim Bir Sen Şube  Başkanı