Cenk Ali..

Isparta’ nın ilk yerleşim yerlerinden birisi Dere mahallesidir. İlk sanayi çarşısı, namazgâhı, harmanyeri, Aldanzade ilk sıbyan (çocuk) mektebi burada açılır. Dere mahallesi adını ortasından geçen çaydan alır. Yine tarihi tahtadan Düldülyatağı adı verilen köprüsü vardır. 

Bahçelik bir bölgedir.Tarihi Isparta Kiraz Bayramı burada yapılır. Gökçay, İlesbi boğazı,Sarıdere bağları bölgesi kestanelik, cevizliktir. Vasili, Hüseyinbaş, Pıtrak su değirmenleri buradadır. Tarihi Fişenkçi, Yenice kahvehanesi de bu mahallemizde yer alır. 

1924’e kadar halkının yarısı Büyük İskender (Osmanlı Rumu) ahalisindendir. Müslümanlar da çoğunluktadır. 15 Hane de Osmanlı Ermeni ticaret-sanayiscisi bulunur. Soğuk suları ile ünlü Kaya çeşmesi buradadır.

Dere-Yenice  bölgesinde 1904’lerden Başağa değirmeni –Başdeğirmen-veya  Hüseyinbaş değirmeninin sahipleri ITSO Isparta Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Şükrü Baş değirmen’ in atalarına aittir.  

Değirmenin ilk açıldığı dönemde Isparta Rumlarından usta Misto efendi ile ortaktılar. Aynı zamanda da ilk Isparta derciliğinin öncüsü yine Sayın Şükrü Başdeğirmen’in dedelerinin ortaklarıdır. Isparta da ilk Müslüman-Rum ticaret ortaklığıdır. Değirmenin (1913)Cenk Ali adlı bir de çalışanı vardır. Yiğit bir çuval cısı, delikanlısıdır. Cenk Ali, savaşır gibi konuştuğundan Ispartalılar bu delikanlının adını “Cenk Ali” derler. Hafif sakallı yüzü, pos bıyığı, heybetli görüntüsü, çalışkanlığı, yardım severliği görenlere cesaret verirdi.                                                                                          
   O devasa buğday, arpa, yulaf, mısır  çuvallarını müşteri kağnılar ından alıp bir omuzladığında gören Müslümanların yanı sıra Rum esnaf ileri gelenleri bile “Maşaallah” çekerlerdi. Yenilmez bir bileği vardır. Yiğittir, gözü pektir, dürüsttür; kimsenin malında namus unda gözü yoktur. Eli açıktır. Biraz kekeleyerek konuşur. Müslüman, Rum,Ermeni  genç kızları onu gördükçe evlilik hayalleri beslerlerdi.          
                                                        
Hatta değirmen müşterilerinin yüklü un, buğday kağnıları, Kum bağlar (şimdiki devlet hastanesi yakını) yakınına kadar yolda kalmasınlar diye takip ederdi. Değirmene gelen, bir çift öküz, camız koşumlu buğday çuvallarıyla dolu kağnılar taş gibi dere mahallesinin kumlu yollarında yere otutur kalırdı. Kağnıları çeken, zavallı hayvanlar boyunduruk altındaki iri cüsseleriyle insanoğlu nun çok yük yüklemekten, fersizliğine dayanamaz, şişer kalırlardı.

Çok yükten dolayı Kum’a saplanan kağnıların meşeden tekerleri nin birisini Cenk Ali bir omuzladığında tüm kağnı havaya kalkar gibi olurdu.. Camız veya öküz kağnılarını çeken hayvanlar bir şekilde rahatlardı. Yolda kalan yüklü kağnıların  imdadına Cenk Ali koşar, dolayısıyla Kağnı sahiplerinden Cenk Ali bol dûa alırdı.   
Allah’ın işine bakın: Değirmene yük getiren, kağnlara koşulmuş öküzler, camızlar bile Cenk Ali’yi tanır. Çuvallar değirmende una dönüşürken, gölgede dinlenen camız ve öküzler geviş getirlerken değirmenin kapısından çıkacak olan Cenk Ali’ yi çaktırmadan gözlerlerdi. 

Gün gelir Cenk Ali’nin kapısınıvatan görevi için çalarlar. Isparta Mevlevî Dergâhı listesinden Çanakkale’ye gönderilir.1915’in Ocak ayının ortalarında Belediye Başkan Vekili Mevlevî Dedesi Mevlevî han Ali Dede Efendi başkanlığında değirmene gelirler. Yanıda Isparta eşrafından Arapzade Mehmet Şevki Efendi, Kadı Şakir Efendi, Gülyağı Komisyon başkanı Nazmi bey, askerî komutan Hulusi Paşa Şehadet haberini Başağa Hacı Hüseyin Ağa’ya (Şükrü Başdeğirmen’in iki önceski büyük dedeleri) bildirir. Başağa (Başdeğirmen) in değirmen bitişiğinde bulunan deri kösele, sahtiyan imalat atölyesinde çalışanlar dışarı çıkarlar. 

Dûa için eller havaya açılır. Şehadet şerbetini içen Cenk Ali için göz yaşı dökülür.”Vatan sağ olsun” denilir. Araştrm: Bayram AYGÜN-Emekli Öğretm,Köşe yazarı: Isparta –Isparta Rum torun Hıristo Delibaş’ın dede defterinden.. Şahsıma not teslimi 15 temmuz 2016-Atina