Diva-Sen Isparta İl Temsilcisi Fatih Eti, boşanma oranlarına dikkat çekilmesi gerektiğini bildiren ve boşanmaların koronavirüsten daha tehlikeli olduğunu söyleyen Diva-Sen Genel Başkanlarına sonuna kadar destek verdiklerini söyledi.

Tüm Memur-Sen Konfederasyonu ve Diva-Sen Genel Başkanı Mustafa Çopursuz'un boşanma ile ilgili çok önemli açıklaması:

''Kadim bir geçmişe ve geleneğe sahip aziz milletimizin en belirgin özelliklerinden en önemlisi, aile düzeni ve bütünlüğüdür. Ne yazık ki, son zamanlarda iyice dozajını kaçıran ve ayarı bozulan aile kurumuna bakış açısı ve boşanmaların alabildiğine artması, sorumluluk sahibi herkesi düşünmeye ve problemlerin çözümü için samimi çalışmalarına ihtiyaç vardır. 

Bu nedenle, her türlü kavram kargaşasından uzak, bizi biz yapan değerlerimizin yeniden fabrika ayarlarına dönülmesi hususunda, Tüm Memur-Sen Konfederasyonu ve Diva-Sen olarak çorbada bir nebze de olsa katkımızın olması için görüş ve düşüncelerimizi arz etmeyi sorumluluklarımızdan gördük. 

Bu nedenle; 

Boşanma Hukukunun felsefesi yanlış. 

O kadar çok basit çözümü olan bir konuyu arap saçı dağınıklığında tutmanın gerekçesini anlamak zor değil.. Ancak bu toplumu tanımak ve sorunun değil çözümün parçası olmak isterseniz mümkün. 

* Boşanma sürecinin uzamasıyla ailenin yeniden kurtarılacağı yanılgısı. 

Buradan hareketle, uzun ve gereksiz uzayan mahkeme ve ötelenen duruşma günleri, 

* Kusur tespiti belirleme gerekçesi; gereksiz ve anlamsız tartışma gerekçeleri uyduruk bahaneler üretilmesine yol açan kusur oranı bulma çabası 

* Özel bir durumu genelleştirmeye dayanak olan kopyala yapıştır, Yargıtay kararları ("hişt dedi" gerekçesinin sunulmadığı iddia var mı?) 

* Yalan beyanın mahkemeyi aldatma girişiminin, yalancı tanığın, gerçek dışı uydurma olayın tanıkların cezasız kalması, tanıkların soyut beyan algısına dayalı yargı ve kusur bulma süreci... 

* "İddiaların reddi, boşanmanın kabulü" uygulamasının olmayışı: Taraflar bir iddia ile dava açtıkları için; ya tümden reddetmek ya da kabul etmek zorunda kalmaları. 

* Mahkemenin,  bu durumuna gelmiş bir evliliği daha da kaşıyarak açtığı ya da açabileceği sonuçların farkında olmayışı.. 

* Katolik nikâhı,  evlilik imanı. Oysa her aile özeldir. Anlaşamamış olabilirler. Bunu cinsiyet çekişmesi haline getirmenin de anlamsızlığını dünya âlem bilir. Boşanma davaları bir kusur arama mücadelesi halinde sürdürülürken, tarafların bu kısır döngünün içine sokulması tarafların şiddeti ile sonuçlanabilmektedir. 

* Boşanmak için mahkemeye düşmüş bir evliliği hiç bir mahkeme uzatarak kurtaramaz... Sadece çekişmeyi, çatışmayı, şiddeti körükler 

* Uzun süren Nafaka kadını aşağılamak ve aile kurumuna yapılan en büyük hakarettir. 

Hem eski eşin eline mahkûm ederek bağlamak, hem de nikâhsız evliliklere, kayıt dışı istihdama neden olan bir başka yanlıştır. 

* Evlilik kurumu kimsenin rant kapısı ( 10 bin TL avukatlık ücreti vermek gibi ve ardından gelen diğer artırım vb davalar ücreti gibi ) haline getirilmemelidir. 

* Boşanmak isteyen, çekişmeli çekişmesiz evliliği bitirmiştir. 

Bu durum ne hukukçuların ve ne tarafların suiistimaline izin verilmemelidir. 

* Şiddet konusu tamamen insana karşı yapılan bir zulümdür. Bunu boşanma, nafaka, velayet, çocuk haciz konusunun tetikleyicisi olduğu çok açık. 

Şiddet boşanma davasının dışında ayrıca müeyyide gerektirirken bunu körükleyenlere prim verilmemelidir. 

* Takı konusunda dahi Yargıtay’ın takıların kadının olduğu kararı, tek başına bu sürece bakışın yanlışlığını ortaya koyar. Oysa Türk toplumu takıyı hem kadın tarafının hem erkek tarafının daha önce yaptığı yardım borcu olarak verdiğini bilir... 

Sonuç olarak: 

* Boşanma azami 6 ay en fazla 1 yıl’da gerekçeli karara bağlanmalı, istinaf ve Yargıtay süreci dâhil. 

* Nafaka ve yoksulluk durumu fiili olarak 1 yılı aşmamalı. 

* Çocuk ortak olduğundan eğitim masrafları ortak olmalı ya da velayetini alan bu sorumluluğu taşımalı 

* Diğer alacak verecek konusu borçlar hukukuna göre muhakeme edilmeli 

* Maddi manevi tazminat: aşağılama, küfür, aldatma, şiddet olduğunda diğer tazminat davaları bağlamında düşünülmeli 

* Boşanma kararı ayrı,  diğer yargı süreci ayrı değerlendirilmelidir. 

Ara kararla boşanma gerçekleşmeli. 

* Alacak verecek davası ayrıca sürebilir.. 

İstanbul sözleşmesi yeniden değerlendirilerek milli ve manevi değerlerimize uygun hale getirilmelidir.  

Diğer taraftan,  

Boşanma kararı esasını teşkil eden evden uzaklaştırma kararları uygulamada çok büyük sıkıntılara neden olmaktadır. Bakanlığınızın kadın koruma evleri marifeti ile kadınların korunmasına yönelik tedbirler alındığı bilinmektedir. Ancak bu kararla birlikte evinden uzaklaştırılan erkeklerin nerede kalacağı,  ne şekilde nerede ikamet edeceği konusunda çok ciddi sıkıntıların ve problemlerin olduğu kulağımıza gelmektedir. Belki sadece evden uzaklaştırma kararı verilen erkekler için düzenlenecek erkek sığınma evleri bir çare bir çözüm olabilir. Hem de bu suretle şiddet önleme yasalarının tartışmasına son verilebilir ve bu konudaki suiistimallerin,  kötü niyetli insanların iddialarının ortadan kaldırılması sağlanabilir.''