Sütçüler İlçesinin Çandır Köyü,  markalaşan domatesi, lezzet iddialı yerfıstığı üretimi, lavanta fide yetiştiriciliği, alabalık tesisleri, doğal güzellikleri, bol suyu ve verimli toprağıyla deyim yerindeyse adeta yeryüzündeki cennet. Ancak bu cennetin de çözülmeyi bekleyen sorunları ve sıkıntıları var ne yazık ki. Çalışkan Çandırlı üreticiler seracılıkta bir hayli yol almakla beraber, seracılığın daha da gelişebilmesi için devlet büyüklerinden kredi desteği yanında, yıl boyunca bitmeyen tarım üretiminde üretimin fazlasının depolanabilmesi için soğuk hava deposu, alabalık üretimi ile konaklamada adını yeterince duyurabilmek için de turizm tanıtım desteği beklemekte.  


Antalya Bölgesi’nde domates sezonu bittiği zaman,  bu bölgede domates hasadının yeni başlıyor olduğu bilgisini paylaşan fıstık üreticisi çiftçi Süleyman Akıntürk, yöresi ve üretimi hakkında yaptığı bilgilendirmede:’’ Akdeniz Bölgesi’nin domates ihtiyacını bu bölge karşılıyor. Bölgenin toprak yapısı, havası ve iklim yapısından, fıstık hasadına yaklaşık 1 ay kala bölgemizde yaşanan çiğ, fıstığın kabuk içindeki boşluğunu dolduruyor. Adana, Osmaniye ve diğer yerlerdeki fıstık sökümü Ağustos ayının sonuna denk geldiği için, onlar bu boşluğu doldurmak üzere gübre veriyorlar. Biz gübre kullanmadığımız ve doğal ortamda olduğu için üretimdeki lezzet daha da artıyor. Üretimini yaptığımız fıstıkta iddialı bir lezzet var.Bu nedenle lezzet bakımından Türkiye’de biz bir numarayız.Bunun nedeni de bölge toprağının kumsal olması,deniz seviyesine olan  mesafemiz.Sert toprağa göre kumsal toprakta lezzet farklı.Rakım 250 üzerine çıkıldığında fıstık üretiminde ciddi bir sıkıntı söz konusu oluyor.Çünkü lezzet ve aromada büyük bir kayıp var demektir.Bizim bulunduğumuz bölgede rakım 234 ve yer fıstığında yayla üretimi olarak geliyoruz.Domates,patates ve fasulye de rakım yükseldikçe lezzet artıyorsa,yer fıstığında da en yüksek rakımda üretim burada lezzetimizin farklı olma nedeni de bu.Toprağımız ve havamız gibi bütün güzel koşulların bir araya gelmesiyle lezzet iddialı Çandır Fıstığı  ortaya çıkıyor.Çandır’da fıstık üretimi 1965 yılında başladı ve o günden bugüne devam etmekte.Seracılık da 1978 yılında başladı,alabalık sektörü de 1986-87 yıllarında başladı.Çandır suyu ve toprağını değerlendirerek üretimde dev adımlar atmış ve toprağının her karışını  en doğru şekilde değerlendirmiştir.Nüfusumuzda fazlaydı,ancak Çandır’ın istimlak olmasından dolayı 1984 yılında  97 hane Gökçeada’da iskan edildi.1992 yılında da yaklaşık 100 hanelik bir mahallemiz Çandır’dan ayrıldı.2800-3000 arasında bir  nüfusa sahipti ama çok büyük bir göç verdi.Fakat bugün köyümüze geri dönüşler var.Üretimdeki başarımızla  kentten köye göçle,biz bunu başardık.Bugün teşvikleri aldığımız zaman sera ya da yer fıstığında olsun,sadece 4-5 yıl sonra  adını yalnız Sütçüler,Isparta’da değil, tüm Türkiye’de adını duyurmaya aday bir köydür Çandır’’ dedi.


Fıstık Üreticisi Akıntürk ayrıca,’’Çiftçi olarak en büyük eksiklerimizden biri, ülkemizde çok büyük bir kriz var ve bunun içerisinden çıkmaya çalışıyoruz. Bu krizden çıkmak için  çiftçi ürettiği malı, yine çiftçinin  elinden  aracısız, doğrudan tüketiciye nasıl ulaştıracak. Çandırlı çiftçiler olarak bu konuda  Isparta Belediyesi’nden üreticiyle tüketiciyi aracısız bir araya getirmek üzere bizlere bir yer gösterilmesini bekliyoruz. Hasat edildiği yerde 2 lira olan ürün pazara gittiğinde 8 liraya satılıyor. Oysa çiftçi eliyle pazarda satışı mümkün olsa bu rakam yarı yarıya düşecektir.Bu durumda üreticinin emeği korunarak,tüketiciye uygun fiyat olarak yansıyacaktır.Böylece hem üretici,hem tüketici kazanmış olur.Bu konuda yönetici büyüklerimizden destek bekliyoruz.Aynı zamanda çiftçinin elindeki üretim fazlası ürünleri Ankara,İstanbul gibi büyük şehirlerin pazarlarına da gönderilerek değerlendirilebilmesi için BAKA ya da TKDK gibi kurumlar vasıtasıyla buraya bir soğuk hava deposu  kurulmasına da çok ihtiyacımız var.Yılın 12 ayı üretim yapıyoruz,üretim fazlamızı depolamamız lazım.Aracılar yerine emeği çeken üretici ile sofrasına götüren tüketici kazansın istiyoruz.Bunun gerçekleşmesi durumunda ülkemizde yaşanan krizden kendi kendimize kurtuluruz.Yetkililerimiz inşallah bu  konuda gerekli önlemleri alır,üreticinin de tüketicinin de yüzü güler ve her iki tarafta kazanır’’dedi.


Seracılık yapan Çandırlı çiftçi Hasan Gökkaya, yörede tarladan daha çok sera üretimi yaptıklarını ifade ederek,sera üreticisinin duygu ve düşüncelerini yöresi adına şu sözlerle ifade etti: ‘’Serada domates,marul,fasulye,biber,patlıcan gibi her türlü sebze üretimini yılın 12 ayı  yapıyoruz.Lezzetli Çandır fasulyesi,domatesini Isparta ve çevresi bilir ancak biz istiyoruz ki lezzette adımızı tüm ülkemiz bilsin.Toprağımız çok verimli,köyümüzde seracılığın daha da gelişmesi ve üretimimizin pazarının artması için devlet büyüklerimizden destek bekliyoruz.Çiftçiler olarak,tarım girdilerinde maliyetlerin düşürülmesi,seraların kuruluşunda destek verilmesi en büyük beklentimiz.Arazimiz var,kredi desteği bekliyoruz.Allaha şükür köyümüzden dışarı göç yok.Eskiden gidip de ,köyümüze geri gelenler var.Gelme sebepleri de tarımda yüz güldüren gelişim ve üretim artışı.Suyumuz bol,en büyük nimetimiz de su.Çünkü o olduğunda her şey oluyor.İlk domates,sonra marul,ondan sonra da fasulye hasadıyla bir yıl içinde 3 kez hasat yapıyoruz.Bir serada 3 farklı ürün üretimi yapabiliyoruz.İlaçlara hızla  bağışıklık kazanan kelebek ( Tuta) ,sebzeyi çürüterek geçen yıl  olduğu gibi bu yıl da sera üretiminde sıkıntı yaşamamıza neden oldu.Domates de ciddi bir sıkıntı yaşadık,zeytinlerimize dahi girmeye başladı.Sofralık zeytinin daha aza,ancak yağlık zeytin ağaçlarımızın bol olduğu Çandır,Isparta’dan ziyade Antalya’ya yakın olması, rakımın daha  düşük olması,toprakların bereketli olması ve bunların yanında suyun bol olmasından kaynaklı olarak tarla üretiminde de patlıcan,bamya,yer fıstığı,karpuz,nar,mandalina,portakal gibi tarım ürünleri çeşitliliği  yönünden oldukça zengin.
Baysallar Alabalık Kurucularından Erol Baysal, amcası Osman Baysal’ın 1987 yılında başlattığı balıkçılığı, babasından sonra ikinci kuşak olarak devam ettirdiklerini belirterek, mesleği çocuklarına,hatta torunlarına kadar taşıyacaklarını ifade ederek,tesisleri ve alabalık üretimi ile ilgili şu bilgileri verdi: ‘’


Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’nda 1500 metre yüksekten kayaların arasından gelen,kanallar aracılığıyla da tesisimizin yanından akıp gider.Tesisimiz yanından  geçen bu  suyu tutmak için setler kurarak, misafirlerimizin yaz sıcağında tertemiz ırmağın içinde yüzme keyfi  yaşayabilmesi için derinliği 3-3,5 metreyi bulan doğal havuzlar oluşturduk.Yine aynı şekilde hemen tesislerimizin yanı başında alabalık üretim havuzlarımız da mevcut.Yaz mevsiminde tesisimize gelen misafirlerimiz leziz balık ziyafeti tatmanın ardından,buz gibi sularda ferahlamanın keyfini yaşarlar.


Yine misafirlerimize en iyi hizmeti sunabilmek, doğanın bu doğal güzelliğini tam anlamıyla yaşatabilmek,suya dokunarak keyifle oturabilmelerini sağlamak amacıyla ,yaz döneminde akarsuyun içerisine kamelyalar yerleştiriyoruz.’’ Alabalık tesisini ve bungalow konaklaması ailece işlettikleri belirten işletmeci Erol Baysal, tesisleri hakkında da şu bilgileri paylaştı:’’ Alabalık üretimine 1987 yılında başladık,2000 yılında da 3 ayrı tesisle restaurant hizmeti yanında, Köprübaşı Restaurant ve Baysallar Restaurant olarak ayrıca otel odası ve bungalow şeklinde yılın her mevsiminde konaklama hizmeti de vermekteyiz. Türkiye’nin her yerinden gelen misafirimiz var. Restaurantlarımızda aynı anda 1000 kişiye hizmet verme kapasitesine sahip. Bu yöreye özel alabalık öncelikli olmak üzere, menümüzde beyaz ve kırmızı et seçenekleri yanı sıra, arzu edenler için yöre ürünleriyle kurduğumuz eşsiz köy kahvaltısını tatma imkanı da var. Sağlığını kazanmak, doğal lezzetler tatmak, doğanın içinde olmak isteyen pek çok misafirimiz var. Oksijeni bol, suyu bol, muhteşem görsel güzelliği ve sayısız zengin üretimiyle Çandır Köyü’müzü herkes gelip görsün, bu güzellikleri doya doya yaşasınlar isteriz. Doğa severleri köyümüze bekleriz.’’ /Elif AKGÜL