Ispartamız güzel şehir. Yaşanabilir şehirler içinde ilk on şehir arasında. Terör yok. Hırsızlık yok. Uyuşturucu ile alakası pek yok. Yemyeşil. Bürokrat şehri bir anlamda. Tam görev yapılacak bir il. Eğitim ve sağlıkta çok ileri düzeyde. Yani çoluk-çocuğun yetişip güzel bir eğitim alması anlamında ideal bir il.

Şehrimizin tüm bu avantajlarının yanında bulunduğu konum itibariyle her güzelde kusurlar olduğu gibi tehditler de var şehrimiz için. Etrafımızda bulunan komşu şehirler (Konya, Afyon, Burdur ve Antalya) kendilerine göre marka şehirler oldular. Antalya ve Konya turizm, tarım ve ekonomide, Afyon termal turizm, ekonomi ve hayvancılıkta, Burdur ise hayvancılık ve süt konusunda aldılar başlarını gidiyorlar. Isparta ekonomik bakımdan hareketli bu şehirlerin ortasında kalması hasebiyle ve elinde gül, halı, elma ve Davraz gibi değerleri olmasına rağmen bir türlü istenen ekonomik seviyelere gelmedi/gelemedi.

Bunun sebebi; şehrimizde birliktelik kültürünün zayıf olması, ticari hayatın geleneksel yapıdan kurtulamaması, büyümeye müsait ekonomik değerlerin Demirel ailesinin tekelinde kalması, hemşerilerimizin elindeki paraları riske girmekten kaçarak ekonominin canlanması yerine mevduatta değerlendirmesi akla gelen ilk sebeplerden. Ayrıca şehrimizin motor yöneticisi durumunda olan belediye başkanlarımızın cevval, cesur, işbitirici, kucaklayıcı, ufku geniş, yönetim kabiliyetine haiz, yaşadığı  şehrin lokomotifi olacak, şehrin kazanımları adına her türlü şartta her türlü mücadeleye motive olmuş, merkezi otorite Ankara ile barışık şehrine sahip çıkan insanlar yerine, mevcut şartları kendi lehlerine kullanan ve siyaset adına şanslı insanlardan yani karambolden seçilmiş olması da işin cabası.

Bu noktadan hareketle gelelim Sayın başkanım Günaydın beye. Günaydın başkanım yüksek mimar ve tecrübeli bir belediye başkanı. Daha önce de beş yıl şehrimizde belediye başkanlığı yaptı. Dokuz yıllık bir başkanlık tecrübesi var. Kent ve kentleşme adına her şeyi bildiğini iddia ediyor. Daha da ileri giderek kendisinde Türkiye’yi yönetecek enerji görüyor.

Biliyorsunuz ki, ülkemiz deprem kuşağında olduğundan vatandaşının can emniyetinin sorumluluğunu hisseden hükümetimiz, 6306 nolu kanunla “kentsel dönüşüm” hamlesi başlattı. Bu dönüşüm Avrupa birliği müktesabatı kapsamında olsa bile sağlıklı kentlerde yaşama adına doğuştan gelen en tabii haklarımızdan.

Bir ara belediye meclisi gündemine kentsel dönüşümün Gülistan mahallesinden başlaması fikri dile getirilmesine rağmen Günaydın başkanım bu işin üzerine gitme derdinde hiç olmadı. Oysa ki, bulunduğu bütün platformlarda ilk yaptığı iş, kendisinin yüksek mimar olduğunu dile getirmektir. 6306 nolu kanunu uygulamayanlar hakkınca cezai hükümler de belli olmasına rağmen bu işi hala savsaklıyor.

Sayın başkanım, Mart ayının sonuna geldiğimiz bu günlerde, şehrimizde kentsel dönüşümün başlama ve yapılmasının, seçimde kendisine artı bir yarar getirmeyeceğini düşündüğünden Çünür mahallesinde 1.200.000 metrekarelik bir alanda, alt yapısının tamamen bitirildiğini iddia ettiği toplu konut alanının tanıtım töreni düzenliyor.

Otel Isparta arkasının Sidre mahallesine kadar, Bağlar mahallesi ve Gülistan mahallesine kadar, Davraz, Karaağaç, Kepeci mahallelerinin depreme karşı birinci derecede riskli olmaları belgeli olmasına rağmen, eski Isparta evlerinin bir bir yanması, yıkılması ve tinercilerin yuvası olmasına rağmen Halıkent ve Anadolu mahallesinin bina ömrünü tamamlamış olduğu yüksek mimar belediye başkanım tarafından çok net bilinmesine rağmen şehrini seven, insanını seven bu şehrin çocuğu başkanımın bu şehri kentsel dönüşüm fırsatından faydalanmasını sağlamak için elinden geleni ortaya koymasını beklerken, Çünür mahallesinin imara açılmasını son altı ayda yapmasına anlam veremedim. Açılış ilanlarını gördükten sonra basında çıkan bu alanlarda Günaydın ailesinin ve yakınlarının ne kadar arsa topladıklarına dair yorumlar, başkanımın kamuoyu önünde çizmeye çalıştığı “temiz adam, çalmaz-çırpmaz” profiline hiç uymamaktadır.

Bu şehir, imkanlarını bu kadar hovarda kullanan, beklentilerini bir bir öteleyen yüksek mimar (!) bir belediye başkanını hiç mi hiç hak etmiyor. Yaptığı işleri, sözüm ona, ya Avrupa’da birinci veya dünyada ikinci gösteren kendini beğenmiş bir anlayışla ve biz Isparta’lıları saf ve salak yerine koyarak göstermesi işin daha vahim bir tarafı. Sayın başkanımın belediyecilik yapmayı, ekibi ve akrabaları ile mahkeme mahkeme sürünmesini, ekibini 120 gün hapislerde yatırmasını, belediye şirketlerini dünyanın en çok kazanan şirketleri olarak ama maliyeye de her yıl ZARAR beyan eden şirketler olduğunu kamuoyundan saklamasını anlamak da mümkün değil. Anlayan varsa lütfen beri gelsin!

Bir şehrin belediye başkanı bu kadar karmaşık işlerin peşine düşmemeli. Yazık günah oluyor yarınlarımıza ve geleceğimize. Bu memleket bu kadarını hak etmiyor gibi. Son olarak Sayın Başkanımın, “62 yaşındayım ve kendimde Türkiye’yi yönetecek enerji görüyorum” demesi geliyor aklıma ve gülmekten karın kaslarım ağrıyor. Ispartalı hemşerilerime duyuruyorum. Benden söylemesi…

İsmail TANIŞMAN
AK PARTİ Belediye Meclis Üyesi