Sevgili dostlar hatırlanacağı üzere seçimlerde ponza savaşları yaşanmıştı.

Satmayız, sattırmayız diye günlerce kamuoyunda “algı” oluşturularak seçmeni etkileme “operasyonları” yapılmıştı.

Operasyon diyorum, çünkü hakikatler günü yüzüne çıktıkça, buzdağının arkasının “tozpembe” olmadığı görüldü.

Efendim yine hatırlanacağı gibi ponza savaşlarının odak noktasında “Ortadoğu’nun En Büyük Bims Blok Fabrikası” vardı.

Günlük 40 tırın girip, çıktığı söyleniyordu. Bir vardiya yetmedi iki vardiya çalışıyordu. Hatta bazı dönemlerde üçüncü vardiya devreye giriyordu. Fabrika “adeta para basıyordu.”

Fabrika, faaliyet raporlarında kardaydı.

Meğer hepsi; “Yalan rüzgarından ibaretmiş”

Ortadoğu’nun en büyük fabrikasıyla ilgili olarak gözümüzün içine baka, baka “yalan” söylenmiş bize. “Kandırılmışız” 

Yapılan incelemelerde fabrikanın iki hesabı da icralık çıktı. Maalesef, fabrika zarar ediyormuş. Gerçek bu.

Ayrıca ponza maden ruhsat yenilemeleri için gerekli ödemeler yapılmamış. Zamanında aylık olarak ödenmesi gereken ödemeler geciktirilmiş. Şimdi cezalı olarak faiziyle birlikte ödeniyor.

Yani Isparta Belediyesi zarara uğratılmış

Yazık, hem de çok yazık.

Adam saçını kestirmek için berber koltuğuna oturmuş ve heyecanlı bir şekilde;

Berber efendi söyle bakayım benim saçım siyah mı? Yoksa beyaz mı? Diye sormuş.

Berberde gayet sakin bir edayla,

Biraz sonra önüne dökülünce görürsün diye cevap vermiş.

Sevgili dostlar hakikat er ya da geç ortaya çıkmaktadır. “Ak” ta ortaya çıkmaktadır, “Siyah” ta.

Etliye, sütlüye dokunmayalım,

Ne şiş yansın, ne de kebap…

Her şey eskisi gibi aynen devam etsin, gitsin.

Böyle olmaz,

Madem her şey eskisi gibi olacaktı da, neden seçim yaptık o zaman biz.

Daha iyi bir şehirde yaşamayı hepimiz sonuna kadar hak ediyoruz. Onun için 5 senede bir sandığa giderek oy atıyoruz. Vatandaşlık görevimizi yapıyoruz, şehrimiz daha iyi yönetilsin diye.

Kim hata yaptıysa, kim yalan söylediyse bilinecek, duyulacak. Vatandaşın en doğal hakkı bu…

O nedenle “mızıkçılık” yapmaya gerek yok.

Hele, hele belediye meclisini bir “öfkeyle” terk etmeye hiç gerek yok.

Berberin dediği gibi sakin olacağız.

Başarılı idareci yalan söylemeye ihtiyaç duymaz.

“İçim yanıyor, içim” diyerek feryat eden, belgeleriyle hakikati ortaya koyan bir başkana mı inanalım. Yoksa sizin “mızıkçılık” hallerinize mi inanlım.