Meme kanseri görülme sıklığının nedenlerinin evlilik ve doğum yaşının gecikmesi, doğurganlığın azalması, stres, yaşam şartlarının zorlaşması, kontrolsüz ve uzun süreli hormon kullanımı, çevre kirliliği ve dengesiz beslenme olduğunu kaydeden Dr. Aydaş, genetik faktörlerin de hastalığa yakalanma riski açısından önemli olduğunu söyledi.

Aile yakınları arasında meme kanseri vakası görülen kadınların, hastalığa yakalanma olasılığının diğer kadınlara göre daha fazla olduğunu belirten Dr. Aydaş, meme kanserinin en sık rastlanan belirtilerin ağrısız ve zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesi olduğunu vurguladı.

Dr. Aydaş, nadir olarak memede çekinti, deride kalınlaşma, şişlik, meme ucunun hassaslaşması gibi belirtilerin de ortaya çıktığını belirtti.
Meme kanserinin ölümlere yol açan kanser türleri arasında ilk sırada yer aldığını ifade eden

Dr. Aydaş, şöyle konuştu:  “Meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulaması çok önemlidir. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırır. Meme dokusu içerisinde herhangi bir şüpheli kitle ele geldiğinde vakit geçirmeden doktora başvurulmalı. Normalde 20 yaşından sonra kendi kendine meme muayenesi ve 40 yaşından sonra yılda bir kez klinik muayene, gerekli görülürse mamografi çekimi yaptırmak gerekiyor. 50 yaş ve üzerinde ise yılda bir kez klinik meme muayenesi ve 2 yılda bir mamografı çekimi yapılmalı. Bu şekilde takip edilen kadınlarda kanserin çok erken dönemlerde yakalanabildiği ve meme kanserine bağlı ölümlerde yüzde 30 oranında azalma olduğu tespit edilmiştir” dedi.