Engellilerin de bu toplumun bir parçası olduğunun unutulmaması gerektiğini ve engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracak altı yapı çalışmalarının yapılması gerektiğini ifade eden Ortopedik Engelliler Derneği Başkanı Ramazan Erdoğan; “Bu şehirde 4 bin 600 ortopedik engelli yaşıyor. Bu küçümsenecek bir rakam değildir. Ülkemizde birçok ilçemizin nüfusu bu sayının altında. Ülke nüfusumuzun yüzde üçü ortopedik konu ile ilgili sağlık sorunu yaşıyor.Sayı umulmadık kadar büyük, peki bu kadar insan nerede? Ne yazık ki evlerinde. Herkes işe gitmek, alış veriş yapmak, gezmek ya da hava almak için sokağa çıkarken onlar evlerinde. Şöyle düşünülebilir, ‘Otursunlar kardeşim, çıkacaklar da ne olacak, biz  sağlıklı olduğumuz halde yollarda yürüyemiyoruz’ İşin aslı öyle değil. Evde oturmak çözüm olmuyor. Herkes gibi engellilerin de sosyal yaşama, iş dünyasına katılma hakları var. Ama kendi engeli yetmezmiş gibi başka engeller çıkar ya da çıkarılır önüne. İlk engel için uzağa gitmek gerekmez, insanın en yakınındadır: Korumacı aileler. Yani bilinçsizce engelli yakınlarını gizleyen aileler. Bu evlât da olabilir, anne de olabilir.

Biz engellilerin yaşadığı sorunlar sadece evde veya işyerin mi? Tabiki hayır. Trafikte de büyük zorluklar yaşıyoruz. Olması gerekenden çok dar, yüksek ve rampasız kaldırımlar. Bozuk yüzeyli yaya yolları.Uygun geçiş genişliğini kapatacak biçimde yerleştirilmiş şehir mobilyaları (banklar, aydınlatma direkleri, posta ve çöp kutuları,telefon kulübeleri gibi). Taşıtların yaya kaldırımına park etmelerini önleyebilmek adına yapılan koruyucu engeller, (mantarlar, zincirli demirler gibi)
Yaya yollarına gelişigüzel yerleştirilerek bu yolları kullanılamaz duruma getiren kaldırım işgalcileri, (satış büfeleri, bilet gişeleri, reklam panoları ve taksi durakları gibi). Standarda uygun ölçü ve nitelikte yapılmayan rampalar. Yanlış yere dikilen ağaçlar. Yaya geçitlerinde rampa, işaretleme, sesli sinyalizasyon vb, uygun düzenlemelerin bulunmaması. Güvenlik önlemleri alınmayan altyapı çalışmaları. Yetersiz genişlik ve yükseklikteki toplutaşıma araçları. Taşıtlarda basamak bulunması. Okunamayacak kadar küçük harflerle yazılmış otobüs - dolmuş isimleri. Dar kapılar. Toplutaşıma araçlarında koltukların uygun düzende yerleştirilmemesi. Bulunulan yerle ilgili bilginin görülmemesi ya da duyulmaması. Durak tasarımının ve yerinin uygun olmaması. İşte trafikte bu ve bunlara benzer daha yüzlerce engel çıkıyor karşımıza. 

Şehirde yaşamanın getirileri kadar, götürüleri de var. Bunun muhasebesini herkes kendine göre yapıyor aslında. Büyük alış veriş merkezleri, üniversitesi ve benzeri unsurlar. Buna karşılık trafik sorunu, çarpık kentleşme ve benzeri büyük meseleleri var. Bir de kişinin özel durumuna ilişkin sorunlar var ki, bunun başında bu kentte engelli olarak yaşamak geliyor. Tüm insanların karşılaştığı şehre ait sorunlar bize nasıl yansıyor? Yaşamadan bilinmez. Neticede; Sorunlarımız elbette bir iki satırla bitecek kadar az değildir. Ama öncelikli olan düşüncelerin ve bakış açısının değişmesi. Bu gerçekleştiği zaman engellilerin sorunlarının çözülmesi için en önemli aşama gerçekleşmiş olacak diye düşünüyorum” dedi.